Parsların İçinde Bir Geyik

Ben nerdeyim?

       
   Acaba doğduğum günde üzerimde bu kadar kara bulutlar var mıydı diye gökyüzünü izlemeye dalmıştım ki  o sıra da bir arabanın bana doğru hızla gelişini ve ısrarla kornaya bastığını hatırlıyorum. Sonrası mı…
   Gözlerimi açtığımda nerde olduğumu tam kestiremedim. Etrafa usulca göz gezdirdim. Ve ben hiç böyle bir hastane veya başka bir yer hatırlamıyorum, bilmiyorum mağara tarzı bir yer burası. Tekrar gözlerimi kapatıp, derin bir nefes alıp gözlerimi tekrar açtım. İnanmıyorum yine aynı yerdeyim rüya sanıyordum diye kendi kendime söylenirken kaba ama çok çekici bir ses: -iyi misin,  kendine geldin mi? dedi.
-sen kimsin? Benim burda ne işim var? Burası neresi? Diye soruları ardı arkası kesilmeden sıralıyorken bir yandan da kendimi doğrultmaya çalışıyordum.
-kendini fazla kıpırdatmamaya çalış, göğsündeki yaranı zor dağlayabildim, kanaman çoktu, hem kadın olduğundan mı ne pek bir sızlandın, şerefsizlerin attığı oklardan 1 tanesi isabet etmiş.
-Ok mu?
   Ben ok kelimesinde takılıp kalmıştım, benim beynimde en son hatırladığım şey hızla gelen araba ve onun korna sesi. Kendimi tam olarak doğrultup göğüsümde gerçekten bir dağlama görünce beynimden vurulmuşa döndüm kendi kendime ufak çaplı mantığa aykırı olan hikayeler uydurdum ama oku açıklamaya yetmedi. Hadi onu uydursam bu bulunduğum mağara neyin nesiydi. Arkamı dönüp arkamda bulunan şahısa neler olduğunu benim buraya nasıl geldiğimi burada olmamam gerektiğini bir taksi çağırmasını söyleyecektim ki. Arkama baktığımda kimsenin olmadığını gördüm.
   Ben nerdeyim, bu ok neyin nesi, benimle konuşan kişi kim, halüsinasyon mu gördüm, annemlerin haberi var mı acaba burda olduğumdan, eğer bunlar rüyaysa bir an önce uyanmak istiyorum. Ağlayarak bunları düşünürken bir yandan da acımın dinmesini bekliyordum…
   Bilmiyorum kim okur kime hitap eder. Çok eğlenceli olacak okumanızı tavsiye ederim. :)