27. Bölüm

232 16 1
                                    

Herkese iyi bayramlaaar! Neden bu kadar uzun süre yazmaya ara verdiğim hakkında hiçbir fikrim yok, sadece az bir zaman yazmadığımı düşünmüştüm ama bakıp da neredeyse 4 ay önce bu bölümün taslağını oluşturduğumu gördüğümde gecikmeli de olsa tamamlayıp paylaşmak istedim.

Lütfen oylarınızı ve yorumlarınızı eksik etmeyin, benim en büyük motivasyon kaynağım sizsiniz. Bu yüzden de #Wattys2018 'e katıldım, umuyorum ki güzel şeyler başarırız birlikte. 

Benimle hikayemin yolculuğuna çıktığınız için teşekkür ederim.

İyi okumalar! 

*

"Tanrım, her şey hazır değil mi?" Kapının zili çaldığında aynadan görünüşüme bakıp etrafa hızlıca göz gezdirdim.

"Güzelim, rahatla. Her şeyi en az 10 kere kontrol ettin. Bir sorun çıkmayacak." Dedi Harry, kapıyı açmaya giderken.

Kıvırcık kafanın doğum gününü kutladıktan sonra kendimi tamamıyla okuluma ve ailemin beni ziyarete geleceği zamana hazırlamıştım. Neredeyse 6 aydır Londra'daydım –benim, bizim evi ziyaret edemememden dolayı ailem de özlemime dayanamayıp beni ziyarete karar vermişti.

Ailemi ilk defa bir erkek arkadaşımla tanıştıracaktım (ki zaten ilk defa doğru düzgün bir erkek arkadaşım olmuştu.), bunun heyecanının yanı sıra uzun süredir kendi şehrimde bile değildim –ağır bir özlem duygusu her tarafımı sarmıştı. Derin bir nefes almamın ardından kapı açıldı, kendimi bir anda annemle babamın kolları arasında buldum.

"Sizi çok özlemişim!" Tamam, her ne kadar teknolojik gelişmeler sayesinde istediğimiz herkesi bir görüntülü arama uzağında görebilsek de hiçbir teknoloji bizden kilometrelerce uzaklıktaki bir kişiyle duygusal olarak bu kadar yakın olmamızı sağlayamazdı. Işınlanmak hariç tabii, zaten böyle bir olay henüz mümkün olmadığından hala teknolojinin hala gelişmesi gereken yönünü savunabilirdim. "İyi ki geldiniz!"

Kapının önündeki valizleri içeri aldık. Harry gergin bir şekilde gülümseyerek kapının kenarında duruyor ve anlamadığı dilimizle ettiğimiz sohbeti bitirmemizi bekliyordu. Herkes içeri tam anlamıyla girdiğinde kıvırcık kafa boğazını temizleyip:

"Hoşgeldiniz, ııı- ben Harry." Elini ilk önce sıkması için anneme uzattı. "Kızınızın erkek arkadaşıyım." Annem ise sanki kendisine uzatılan eli görmemiş gibi ona sarılıp tanıştığına memnun olduğunu söyledi ve Harry'nin yüzündeki rahatlama kilometrelerce öteden görülebilecek hale geldi. 

"Ve bu da babam." Annemin aksine babam, yüzündeki gülümsemeyle Harry'nin uzattığı elini sıkmakla yetindi. 

"Haydi, elinizi yıkayın siz; biz Harry ile yemekleri koyalım. Umarım açsınızdır." 

Saatlerini kontrol ettiler. "Uçakta yemiştik aslında ama vakit geçmiş. Sen koy biz geliyoruz hemen." dedi annem.

"Türkçe konuşurken çok seksi oluyorsun!" dedi Harry. Ailemden birisinin bu cümleyi duyunca uğrayacağım utancın etkisiyle karnına vurdum ve beni takip etmesini söyledim. Kıkırdamalarıyla bana karşılık verdi. "Saatler boyunca seni dinleyebilirim." 

Arkamı dönüp yanağını öptüm. "Sen salona geç ben yemekleri koyup getireyim, sohbet etmiş olursunuz." Dediğimi onaylayıp içeriye geçti. Ancak birkaç dakika sonra tabakları doldururken bana yardıma gelmiş, sohbet ederken yemekleri içeriye taşıyordu.

"Sen burada iş yaparken gidip içeride ailenle birlikte oturamazdım. Onlarla gidip gelirken de sohbet edebilirim." Düşünceliliği, hayatımda tanıdığım tüm insanlardan daha yüksek bir seviyedeydi. 

Şişe ÇevirmeceHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin