Perim de aynı şekilde karşılık verdi 'Nasıl istersen kocacığım'.
Tıpkı hayallerindeki gibi sabırla yavaş yavaş soyacaktı karısını. Önce
saçlarını tokalardan kurtarıp, güzelim uzun buklelerini serbest
bırakacaktı.
Ardından gelinliğin kopçalarını tek tek açıp, ayaklarının dibine düşüşünü
izleyecekti. Geriye iç çamaşırları kaldığında, ki bu noktada beyaz ya da
krem rengi bir jartiyerle karşılaşmayı bekliyordu, onu kucağına alıp yatağa
taşıyacaktı. İç çamaşırlarını da çıkardığında Perim'in hep olduğu gibi
utanacağını, elleri ile vücudunu örtmeye çalışacağını düşünerek kendi
kendine gülümsedi.
'Ne oldu? Neden gülümsüyorsun?' diye sordu Perim tatlı bir merakla.
Hakan'ın yüzünde çapkın bir ifade belirdi. 'Aklımda seni soyuyordum da...'
Perim dudaklarındaki yumuşak tebessümle tezat oluşturacak şekilde
kaşlarını çattı 'Oo sen tek başına başlamışsın eğlenceye' dediğinde Hakan
onun saçlarındaki küçük çiçeklerden birini almak için uzandı.
'O halde sen de katıl bana' derken bir çiçeği daha çekmişti saçlarının
arasından.
Bu şekilde yani saçlarını çözmeye çalışarak ne kadar zaman geçti
bilmiyordu. Muhtemelen yalnızca dakikalar sürmüştü ama Hakan'a saatler
gibi gelmişti.
Başka bir firketeye uzandığında beceriksizce gülümsedi 'Hay Allah burada
ne kadar çok toka varmış böyle. Dışarıdan bakınca hiç anlaşılmıyordu oysa'
Perim ona yardım etmek amacıyla ellerini başına doğru kaldırırken bir
yandan cevap veriyordu 'Evet bütün gece dayanabilmesi için oldukça sıkı
tutturdu kuaförüm'
Hakan onun ellerini yakalayıp, dudaklarına götürdü, parmak uçlarından
öptü. 'Hepsini ben çıkarmak, saçlarını omuzlarında aşağıya döken ben
olmak istiyorum'
Perim tek söz söylemeden kocasının arzusuna itaat etti. Az sonra Hakan
tüm toka ve firketeleri çıkardığından emin olunca saçların neden gür bir
şelale misali omuzlarından aşağı dökülmediğini anlamaya çalışıyordu. İşin
aslı Perim'im saçları kazık gibi sert ve hareketsizdi. Yine de bu konuda
yanlış bir şey söyleyerek büyünün bozulmasına izin vermeyecekti.
'Bütün gece dayansın diye fazlaca sprey sıktılar' diye açıklama ihtiyacı
duydu Perim kocasının aklından geçenleri tahmin ederek.
Hakan karısının yüzünü avuçları arasına alarak hafifçe kendine doğru
çekti. Dudakları onun dudaklarını bulduğunda dünyadaki her şey önemini
yitirmiş, her zamanki gibi boşlukta uçuyormuş hissine kapılmıştı.Öpüşmeleri gittikçe yoğunluk kazandığında elleri de karısının gelinliğinin
arkasındaki kopçalara uzandı. Olması gerektiği yerde olmayan kopçalara...
Karısına hissettirmeden elleri gelinliğin üzerindeki keşfine devam etti ama
kopçalar ya yoktu ya da çok iyi gizlenmişlerdi. Sonunda dudaklarını onun
dudaklarından çekip, omzunu öpmeye koyuldu. Bu vesileyle sırtına da göz
atabilecekti. Belki de kopçaların yerinde bir fermuar vardı.
Düğün gecesinde isteyeceği son şey karısını soyarken eli ayağı birbirine
dolaşan, tecrübesiz erkekler gibi görünmekti.
Gelinliğin arkasında sıkı sıkı bağlanmış olan fiyongu görünce rahatlayıp
kendi kendine sırıttı. Bu düşündüğünden çok daha kolay olacaktı demek
ki... Fiyongu çek tamamdır.
Gözlerini Perim'in gözlerinden ayırmadan eliyle sırtını okşayarak fiyonga
ulaştı ve hafifçe çekip çözdü. Tam olarak kendi de ne olması gerektiğini
bilmiyordu ama hiçbir şey olmamasını beklemediği de kesindi. Karısını
yavaşça döndürüp sırtını öperken fark etti ki, fiyongun altında iyice
büzülmüş sıra sıra ipler vardı. Tek yapması gereken ipleri gevşetmekti.
Sonra hop gelinlik ayakları dibine düşecekti tam da hayal ettiği gibi...
İpleri gayretle gevşetirken muzip bir ses tonuyla mırıldandı 'Gelinliğin
modelini annen seçmiş olmalı'
Perim hafifçe güldü 'Nasıl bildin?'
'Annen komplike bir kadın ve gelinlik de onu yansıtıyor bebeğim' diye
karşılık verdi Hakan şakayla karışık.
Hakan'ın ensesine kondurduğu öpücüklere yer açmak için Perim saçlarını
yana toplayıp başını hafifçe öne eğerken karşılık verdi 'Annem konusunda
yalan söylemene gerek yok. Ondan hoşlanmadığını biliyorum ve son derece
de haklı nedenlerin var sevgilim'
'Hoşlanmamak değil de çözememek' diye mırıldandı Hakan 'Tıpkı bu
gelinliğin ipleri gibi...'
Perim'in elleri telaşla arkaya uzandı 'Ooo yadım etmemi ister misin? Yani
bu biraz karmaşık bir giysi. Her gün üzerimde görmeye alışık olduklarından
değil'
'Ben de onu diyorum ya... Annen komplike bir seçim yapmış. Ama sorun
değil, çözdüm' diye karşılık verdi sırıtarak, bir yandan da karısını kendine
doğru çevirirken.
Perim iyice heyecanlanmaya başladığını hissediyordu. Kocası smokin
içerisinde ne kadar da yakışıklı görünüyordu. Ve az sonra kocası, Perim'in
ona ait olduğunu bir kez daha ispatlarken yaşayacağı zevki hayal ederek
hafifçe ürperdi. Bunu fark eden Hakan göz kırparak ona takıldı. 'Bebeğim şimdiden
ürperdiysen az sonra daha da üşüyeceksin çünkü üzerinde hiçbir şey
kalmayana kadar durmayı düşünmüyorum'
Perim kocasının papyonunu sökerken seksi bir şekilde karşılık verdi. 'O
halde kocacığım şartları eşitlemek için ben de seni soymaya başlasam fena
olmayacak'
Papyon, ceket ve gömleğin çıkması bir dakikadan az bir süre almıştı ve
Hakan kendisi çıplaklığa giden yolu hali hazırda yarılamışken Perim'in tam
anlamıyla giyinik olduğunu fark ederek kaşlarını çattı.
'Hadi seni şu gelinlikten kurtaralım artık' dedikten sonra eteklerinden
tutup aşağıya hızlıca çekti.
'Önce fermuarı açsak daha iyi olur bence' dedi Perim kıkırdayarak.
'Doğru fermuar' diye tekrarladı Hakan fermuarın nerde olduğunu
anlamaya çalışarak.
Perim yan tarafını işaret ettiğinde sabırsız parmakları hemen aşağı indirip
açtı. 'Evet artık hazırız' dediğinde Perim kollarını havaya kaldırdı.
Hakan şaşkın bir şekilde önce kollarına sonra ona baktıktan sonra olayı
kavrayarak gelinliği yukarı sıyırdı.
Perim de bir yandan anlatıyordu 'Biliyorsun belinin sıkı sıkı oturması için
iyice dar olması gerekiyordu. Aşağıdan çıkarmamız imkansız. Üstten giyilip
üstten çıkarılıyor'
'Sorun değil sevgilim. Sonunda elime makas alıp gelinliği kesmem gerekse
de, annenin kurduğu tuzağı alt edeceğimden emin olabilirsin'
Perim cevap veremeyecek kadar meşguldü. Bedenini iyice eğmiş,
kocasının gelinliği çıkarması için kolaylık sağlamaya çalışıyordu. Ama
gerçekten oldukça ağır ve bedeni dar bir gelinlikti. Sonunda Hakan hızlı
bir hamle ile çekip çıkardığında genç kadın dengesini kaybedip arkaya
sendeledi.
Doğrulup, karman çorman olmuş saçlarından gözlerinin üzerine düşen bir
perçemi üfleyerek yüzünden uzaklaştırırken gülümsedi. 'Başardık'
Hakan karısının dağılmış haline bakıp güldü 'Haklısın. Kolay olmadı ama
başardık!' Sonra gözü karısının alt tarafına kaydı. Üstünde kabarık, eteğe
benzer bir şey daha vardı.
Kaşlarını çatarak merakla sordu 'O ne?'
Perim başını eğip baktıktan sonra cevap verdi 'Ha o mu? Tela...Gelinliğin
kabarık durması için. Ama merak etme çıkarması çok kolay' diyerek aşağı
çekip içinden çıktı.
İşte güzeller güzeli karısı muhteşem fiziğiyle karşısında duruyordu. Ve tam...
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Aşkla Kal
Teen Fictionİnsan olmaktan yorulur bazen insan. Hayat yorar, aşk yorar, yalnızlık yorar, kalabalık yorar, gelen yorar, giden yorar... Sana sunulan hiçbir şeye alışma bu yüzden. Terk edenler yorar... Daha az güvenmeye, daha az sevmeye ve daha az inanmaya tecrübe...