-3.BÖLÜM-

31 7 2
                                    

Umutlarım,kocaman iki duvarın arasında kalarak parçalanmıştı.
Küçücük aralıktan ,ben bile girip çıkaramazken.Bir başkasının gelip,girmesi doğrumuydu?
Doğru olmak zorundaydı çünkü Kamer gelip çıkarmıştı umutlarımı.
Kanlı ellerimin arasına koymuştu, sıcacık güven veren elleriyle.

Peki ben şimdi ne yapacaktım?

Hayatımı ,Kamer'i umut ederek mi geçirecektim?

Asla...

Ama gözünün içine baka baka,nasıl bu cinayetli hayatıma ,hiç birşey olmamış gibi devam edecektim?
'Affet o zaman' dedi onca yıldan sonra varlığını belli eden iç sesim.
'Affetmekten başka hiç bir şansın yok,hem seni yalnız bırakmamış.Mutlaka bir nedeni de vardır.'diyede devam etti. Kafamı salladıktan sonra ,gözlerimi araladım.Tabikide aynı yatakta uyumayı beklemiyordum daha doğrusu bunca yıldan sonra beklemiyordum.
Bundan yıllar önce bu olayı benimsemeye bilirdim çünkü kendimi bildim bileli hep birlikte uyurduk.Ben iki yaşındayken, taşındığımız evin alt katında Kamer'ler oturuyormuş.
Onun annesiyle benim annem arkadaş oldukları için bizde, arkadaş olmak zorunda kalmışız.
Beş yaşıma kadar yaşadıklarımı hatırlamıyordum,Kamer'de ben hatırlamadığım için tek tek ne yaptığımızı anlatır,benim bilgilenmemi sağlardı.
Gel zaman git zaman derken ,ailem iş gereği ülke dışına çıkmış benide Kamerlere emanet etmişti.
Sonrası muammaydı zaten.
Bir gün ,annesi Güneş teyzeyle birlikte parka doğru yürürken, benim yüzümden Güneş teyzenin dikkati dağılmış, kamyonun altında kalıp ölmüştü.Kamer ,benden hiç vazgeçmemiş hatta tek varlığı ben olduğum için dahada bağlanmıştı bana.Babası, Tekin amca Kamer daha doğmadan ,karısını aldatıp başka bir kadınla evlenmek için ortalıktan yok olmuştu.Sır gibiydi .Sonra yetimhaneye gitmiş,eğitimimize devam etmiştik.Ki işin garip kısmıda burasıydı ,ben yetimhane yıllarımı hiç hatırlamıyordum.Her sorduğumda da cevap vermeyip konuyu değiştiriyordu ,bende çocuk aklıyla çok üstelemiyordum.Ailem tekrar geri geldiğinde Kamer ile yaşantımıza kaldığımız yerden devam etmiştik.
On beş yaşıma kadar tabi.
Aldığım bilekliği göstermek için evine gitmiştim ,kapı açılmayınca 'nede olsa birazdan beni arar.'diye düşünüp evime geri gitmiştim.Aradan yıllar geçmişti ama yine de haber alamamıştım. Bir gün eve geldiğimde ,annem babam,kardeşim ,hiç kimse yoktu.Telefonuma önce mesaj geldi, kaçırıldıklarına dair, sonrada video...
Soluğu tekrar Kamer'in kapısında almıştım.Yine açmamıştı.Aradığımda ise telesekreterin 'aradığınız numara kullanılmamaktadır' konuşmasıyla karşılaşmıştım.Bir yandan ailemi diğer yandan Kamer'i bulmaya çalışırken kendimi bu lanet olası mafyacılığın içinde bulmuştum.
Neden ben?
Diye düşünmeden edemedim.Ne den tüm bunlar benim başıma gelmişti?Neden hayat bana da hiç gülmemişti?

Kamer'in karışmış saçlarına son bir kez baktıktan sonra ,uyanmaması için yavaşça kalktım yataktan.
İşine gelince öküz gibi uyuya biliyordu.İşine gelmeyincede en ufak bir tıkırtıda, uykusundan uyanabiliyordu.İşte böyle dengesiz biriydi.
Çıplak ayaklarımı ,sıcak zemine basarken'zenginliğin gözü çıksın'diye düşünmeden edemedim.
Sessiz olmaya özen gösterdiğim adımlarımla pencerenin önüne gittim.Hava hala karanlıktı.
Komodinin üstünde duran saate baktığımda ,elimi enseme bastırıp lanet okudum.Tüm gün uyumuş olmalıydık yada uyumuş olmalıydım desem daha doğru olurdu.Saat akşamın yedisiydi ki buda toplantıya giremediğimin habercisiydi.Gözlerimi Kamer'e dikip incelemeye başladım.Sırt üstü yatıyordu ,sağ kolunu ensesinin altına koymuş ,diğer kolunuda karnının üstüne yerleştirmişti.
Dudaklarımı gülmemek için sıkıca birbirine bastırıp, Kamer'e doğru yürümeye başladım.Sanırım onu affedecektim.
Telefonunu elime alıp ,ayarlar kısmına girdim .O en nefret ettiği korna sesini zil sesi yapıptıktan sonra tekrar yerine bıraktım.
Yatağın karşısınsaki ,tekli koltuğa oturduktan sonra rehbere girip Kamer yazan yerin üstüne tıkladım.
Telefon çalmaya başladığında Kamer neye uğradığını şaşırmış gibi küfür atarak sıçradı yerinden.
Kafamı geriye atıp,kahkaha atmaya başladığımda Kamer 'de bana eşlik etmeye başladı .Sanırım , afettiğimi, cümlelere dökmek yerine bu gıcık eden zil sesiyle uyandırarak belirttiğimi hatırlamıştı."Ah be güzelim.Ne vardı yani tek kelimeyle affetiğini söylemek.Gıcık olduğumu biliyorsun."diye sitem etti kahkahalarının arasından.
"Napimm tabiatım böyleee."dedim Teoman'ın şarkısını söyleyerek.
"Vura vura dip oldum.Ona buna dert oldum.Yana yana söndüm çelindi gönlüm ,yaşamadan öldüm..."diye devam ettirdi şarkıyı.
Yataktan kalktı ve yanımdaki tekli koltuğa oturdu."Seninle birlikte şarkı söylemeyi özledim."dedi
Dudaklarımı büzüp kafamı onaylar anlamda salladım.Başımı tutup göğsüne yasladı. "Varamadım,doyamadım kokusuna tadına.Adım Adım kovaladım, bulamadım izini..."
Gülmemek için kendimi zor tutarken, şarkının devamını ben getirdim."Salınarak ,gezinerek beni deli ediyor.Ölene dek mezara dek yüreğimi yakıyor. .." dedim.Güldükten sonra şarkının devamını o getirmesi için sustuğumu anladı ve devam ettirdi
"Ölene dek ,mezara dek yüreğim yanıyor.Bu ne kaçış bu ne gidiş ,öyle delice bir aşk.Varılamaz dönülemez gel benimle dolaş..." sustu ,ben devam ettim."Ölene dek mezara dek gel benimle dolaş..."
Sonra birlikte devamını getirdik.
"Ahh kimin için atıyor bu yürek? Söyle kimin için atıyor bu yürek?
N'apıp ediyor sevdiğini üzüyor aklımız ermez.Naz mı ediyor gözlerini süzüyor ah geri gelmez."
Derince bir iç çektikten sonra saçlarımın üstüne küçük bir öpücük bıraktı.Durgun sesimle "geldin."dediğimde ,anında cevap verdi"Geldim,gitmeyede hiç niyetim yok."
Güldüm.
"Neden Duman?"diye sordum .Daha yeni birlikte söylediğimiz şarkı Duman'ın yürek adlı şarkısıydı.
"Ne?Ha...Bilmem aklıma bir an, o geldi."dedi.Burnumu çektim, kafamı göğsünden çekip ayağa kalktım.Ellerimi birbirine sürtüp"Açmısın?"diye sordum.Rahatlamış gibi kendini koltuğa yayıp"Bir an hiç sormayacaksın sandım."dedi "Evet, hemde kurt gibi."deyince gözlerimi devirdim."Tamam ,git duş al ,ben yemeği hazırlayıp seni çağırırım."dedim.Başını sallayıp banyoya doğru yürümeye başladı.Kapıyı kapatmadan önce bana bakıp 'gitsene kızım' bakışı atınca , odadan çıktım.Mutfağa girdiğimde , Kamer'in yemek işleriyle uğraşan Sevgi Hanımı ve benim adamlarımdan biri olan Baver'i görünce ,anında yine o sert ifademe takınıp başımla ikisinin çıkmasını emrettim .Kafalarını önüne eğip mutfaktan çıkınca, yüzümdeki sert ifadeyi silip ,tatlı düşündüğüm bir mimik yerleştirdim.Buz dolabını açıp içine göz gezdirdim.Meyveler,sebzeler, kahvaltılıklar,meyve suları,içkiler...
Dudaklarımı büzüp,"En iyisi ben bir şeyler hazırlayayım."dedim ardından ,yumurtayla yaptığım, adını koyamadığım şeyi yapmak için malzeme çıkarmaya başladım.
Kamer'in çok yemek yiyişi aklıma geldiğinde ,tezgahın üstünde duran iki yumurtanın yanına üç tane daha koydum.Gereken diğer malzemeleri de koyduktan sonra ,ocağın üstünde duran tencerelere baktım.
Neden yemek varken ,bu kendi uydurduğum tuhaf tarifli omleti yapma derdine girmiştim ki?
Omuzlarımı silkip ,tavayı çıkardım.
Yarım saatlik uğraşın ardından mutfağın talan oluşuna aldırmadan, anlımdaki teri ,elimin tersiyle silip şaheserime baktım.Bu kadar kısa bir süre için hiçte fena değildi. Arkamı dönüp ,Kamer'i çağırmak için yukarı kata çıktım.Kapının önüne geldiğimde ,kapıyı açacaktım ki Kamer'in sert sesi beni durdurdu
"Bunu ona yapanları bulacaksın.İki günün var,duydunmu beni!" dedi öfkeyle.Telefonda konuştuğu kişiyi merak ederken,kimden bahsettiğini anlayamadığım için kaşlarımı çattım.İçerden ses kesilince aramayı sonlandırdığını düşünüp kapıyı açtım.Tahmin ettiğim gibi olmuştu.Kamer ,koltukta oturuyordu.Dirseklerini dizine dayamış, kafasını eğmiş,başını elleriyle ovuşturuyordu.Kafasını kaldırmadan bana doğru çevirdi,beni gördüğünde ise ellerini indirip kafasını yukarı kaldırdı.Yavaşça ayağa kalkıp, iki büyük adımda karşımda durdu."Yemek hazır." dedim.Gerginliğinden dolayı bende gerilmiştim.Kafasını salladığında arkamı dönüp yürümeye başladım.Yemeğimizi yedikten sonra ikimizde projeler için çalışma odasına geçtik.Üç saatin sonunda bitirebildiğim çizimlerime gururla bakarken Kamer'in çizimlerime 'bu ne iğrenç bir şey böyle'bakışlarını attığını fark ettiğimde"Ne o beğenmedin mi?"diye sordum."Yooo güzel olmuş da niye bu?"diye sordu.
"Bilmem, canım öyle istiyor."dedim kısaca.Gözlerini kağıtlardan çekip doğrudan gözlerimin içine baktı ."Harbiden değişmişsin.Kızım silah tasarlamak nedir ya.Tamam holding açtın'eyvallah'dedik .İntikam peşine koştun onada 'eyvallah'dedik ama bu... Başka sektör bulamadın mı?Turizm üzerine açabilirdin,aksesuarlarla ilgili bir şey açabilirdin ,giyim, tekstil gibi şeyler varken niye silah tasarımcılığı?"dedi şaşkınca .Omzumu silkip önüme döndüm.
Sanki mafya lideri benim...
Dışarıdan bakılınca saygın bir iş adamı gibi görünen Kamer Yalman aslında mafya lideri olan birisiydi.
Yaklaşık iki saat daha işlerimizle uğraştıktan sonra odalarımıza gittik.Ve uyuduk.

KARANLIĞIN TOHUMUHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin