Murat… işte oradaydı. Onca zaman sonra karşımdaydı işte. Hiçbir şey yapamıyordum, söyleyemiyordum. Öylece kalmıştım ona bakarken. Bakışları. Çok farklı bakıyordu. Eskisi gibi gözlerinin içi gülmüyordu artık. Sert bakıyordu. Sinirli. Bir o kadar da bıkkın. Yorulmuş. Sıkılmış. Şuan sadece onun boynuna atlayıp kokusunu içime çekmek istiyordum. Ama yapamazdım. O öyle soğuk, acımasız bakarken bu cesareti bulamazdım gözlerinde. Emir birden ayağa kalkınca onun yanımda olduğunu hatırladım birden. Birden beni de kaldırıp elimi tuttu. Yürümeye başladık. Hayır. Olamaz. Olamamalı. Tam olarak Murat’ların masasına doğru yürüyorduk. Emir’in yüzündeki sırıtış artarken Murat’ınki soluyordu. Hayır. Oraya gidemezdik. Şimdi değil. Onunla yüzleşmeye hazır değildim henüz. 1 dakika ya. Beynimde sürekli ertelediğim soruları düşünmüştüm sonunda. Murat’ın burada ne işi vardı. Yanındaki ona sülük gibi yapışmış kız kimdi ve Emir neden Murat’a gülümsüyordu?
‘kuzen?’ Emir’in hitabına karşı ağzım bir karış açık kalmıştı işte. Bunu engelleyememiştim. Sanırım bazı şeyler oturuyordu. Bildiğim kadarıyla Murat’ın yalnızda bir tane kuzeni vardı ve o da Amerika’daydı. Murat ailesi hakkında konuşmayı pek sevmezdi. Buna o meşhur kuzeni de dahil. Sanırım o meşhur kuzen Emir’di. Lanetler olsun bir bu eksikti. Bu demek oluyordu ki; Emir’le olduğum sürece Murat’la karşılaşmam, yüzleşmem an meselesiydi. Ondan nefret ediyordum aslında ama yine de onu gerçekten görmek istiyordum. Ama bu şekilde değil yanında o şıllık varken değil. Sahi kimdi o?
'naber kuzen?’
‘İyiyim. Sen hatta siz? Aslı nasılsın. İyi bakmışsın nişanlına dana gibi olmuş’
İşte bunu hiç beklemiyordum. Tamam sevgilisi belki ama nişanlı? Onunla olduğumdan beri Murat böyle şeylerden nefret eder. Evlilik yolunda nişanlı kalmak saçmadır ona göre. Ama birden ne değiştirmişti ki onu. Benimle bile konuşmayı sevmezken bu konuları o yanındakiyle yüzük bile takmışlardı. Demek onu o kadar çok seviyordu. Bana vermediği değeri ona verdiğine göre. Lanet olsun! Nefret ediyorum ondan. Bakışlarından. Saçlarını havalıca yukarı kaldırışından. Zorla da olsa gülümsemesinden. Emir doğru söylüyordu. Biraz göbeği çıkmıştı. Birazcık. Gerçekten çok az. Ama bu ona deli gibi yakışıyordu. Buradan hemen çıkmam lazımdı. Daha fazla dayanabileceğimi sanmıyordum.
‘hahahaa. Öyle mi? Aslında benimle birlikte pek yemez ama bunu duyduğuma baya sevindim. Sanırım sonunda bulmuşsun çözümünü.’
Çözümden kastı bendim sanırım. Çünkü beni işaret etmişti. O da her şeyi biliyordu sanırım. Bir ben mi bilmiyordum yani. Esas kızı bilmesi ne büyük trajedi ama. Adının Aslı olduğunu öğrendiğim kadın Murat’ın nişanlısı! yani konuşurken Murat bir kez bile gözlerini benden ayırmamıştı. Bu beni ne kadar rahatsız etse de hoşuma gitmişti. Bana yeniden bakması yani. Emir bana bakıp gülümsüyordu Aslı’nın söylediklerine karşı. Artık dayanamayıp dışarı çıkmak için bir hamlede bulundum. Emir’in kulağına doğru yükselip iyi olmadığımı ve biraz dışarı çıkacağımı fısıldadım. İtiraz etmeye ya da benimle gelmeye çalışsa dahi izin vermedim buradan gidemezdim ama kalamazdım da o yüzden yalnız kalacağım bir yere gitmem gerekiyordu. Dışarı çıktığımda hava soğuktu. Biraz üşümüştüm ama çok iyi gelmişti doğrusu. Birden arkamda tanıdık bir ses duydum. ’Defne.’
Mahcubiyetle çıkan bir sesti bu. Benim adım gibi bildiğim bir ses.
‘Murat.’
Onu beklemiyordum açıkçası. Aslında kimseyi beklemiyordum. Ama o. Neden gelmişti ki peşimden. O çok sevdiği nişanlısını bırakıp da neden gelmişti. onunla konuşmak istemiyordum. Şuan değil. Ona olan nefretim kabarmışken değil. Ama madem gelmiş bunu göze almış olmalı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Sana İhtiyacım Var
ChickLitHayatta en değerlilerini kaybetse bile eski benliğine dönmek için çırpınan genç bir kız. Ve ailesi yüzünden yaşamını mahvetmeye hazırlanan genç bir erkek. Bu iki genç birbirine yardım edebilecek mi? Yaralarını beraber sarabilecek mi? Yoksa hayatı ol...