9. BÖLÜM

2.9K 124 8
                                    

 ***

''İnsanı olgunlaştıran, yaşı değil, yaşadıklarıdır. '' /Necip Fazıl Kısakürek/

9. BÖLÜM

Emir’le beraber evden çıkıp arabaya bindik.

‘ ee nereye gidiyoruz?’

Tam o sırada telefon çaldı. Tam da sırasıydı yani. Çantamın derinliklerindeki telefonumu en sonunda bulmuştum. Telefonu elime alır almaz içimi bir sıkıntı kaplamıştı. Zeynep teyze?

‘alo?’

‘kızım öncelikle sakin ol.’

‘zeynep teyze noldu? Kötü bir şey. Anneannem o nerde? Cevap versene!’

‘ah! anneannen fenalaştı. Hastaneye getirdik.’

Başımdan aşağı kaynar sular boşaldı. Emir çoktan arabayı durdurmuş benim yere düşürdüğüm telefonu alıp konuşmaya başlamıştı. Olamaz değil mi? Anneannem de beni bırakıp gidemez değil mi? Tek ailem o! O olmazsa ben nasıl yaşarım. Hayır hayır. Emir kapımı açıp inmem için yardım etti. Ne zaman hastaneye gelmiştik? Aceleyle nerede olduğunu öğrenip yanına gittik. Yoğun bakıma almışlar benim tontonumu. Öylece ruhsuz yatıyordu. Her yerine kablolar hortumlar bağlamışlar. Ona bir şey olacak düşüncesiyle nefes bile zor alıyordum. Doktorun yanına gittik. Kalbinde sorun varmış. Yaşı gereği ameliyat riskliymiş. İlaçlarla tedavi yapılacakmış fakat o da atakları geçiriyormuş. İyileşmesi olanaksızmış. Sanki kafama balyozla vuruluyormuş gibiydi. O olmazsa ben nasıl dayanırım ki onsuzluğa. İçeri girmek için zar zor izin aldım. Pamuk gibi ellerini ellerimin içine aldım.

‘tontonum. Bak ben geldim. Yanındayım. İyi olacaksın söz veriyorum. Beni bırakmayacaksın dimi? Hem sen beni çok seviyorsun bırakamazsın ki dimi? Ama annemle babamda çok seviyorlardı ama artık yoklar. Sen öyle yapma. Yalvarırım. Sana yalvarıyorum beni bırakma. Sende yapma bunu. Lütfennn.’

Emir gelip zorla dışarı çıkardı beni. Hıçkırıklarıma engel olamıyordum. Omzunda devam ettim. Sıkıca sarmalamıştı beni. Hiç bırakmayacak gibi. Bende ona sıkıca sarıldım. Ağlamam daha da şiddetlenince beni kucağına alıp dışarı çıkardı. Hala kucağındayken bir banka oturdu. Bacaklarımı iki yanında uzatıp beline sımsıkı sarıldım. O da bir eliyle beni sıkıca sarıp diğer eliyle saçlarımı okşuyordu.

‘şşşt. Tamam. Bak anneannen iyi olacak tamam mı? Hem buna sen inanmazsan ona nasıl moral vereceksin ki.’

‘iyi olacak dimi? O da beni bırakmayacak dimi? Nolur bırakmasın Emir. Bir kaybı daha kaldıramam. Kimi sevsem gidiyor. O da gitmesin. Lütfen.’

‘o da, bende bırakmayacağız seni. Üzme kendini bu kadar. Ona bir şey olmayacak. Tamam mı? Bana güveniyor musun?’

Kafamı kaldırıp yüzümü ellerinin arasına aldı. Bende kafamı onaylarcasına salladım. Neden bilmiyorum ama kalbimin derinlerinde bir şey ona güvenmem, inanmam gerektiğini söylüyordu ve şuan bunu sorgulayamayacak kadar bitkindim. Kafamı tekrar göğsüne yasladım. O da hemen beni sıkıca sarıp saçıma öpücüğünü bıraktı. O kadar iyi geliyordu ki bana. Onun yanında aradığım huzuru buluyordum sanki.

‘güçlü olmalısın Defne. Anneanneni ayakta tutacak şey senin gülümsemen. Şimdi oraya gidelim ve uyanmasını bekleyelim. Uyandığında da ona olabildiğince destek olmalısın. İyi olduğuna inandırmalısın ki o da iyi olsun.’

‘ sanırım haklısın. Artık gidelim mi? Onun yanında olmak istiyorum.’

Gözyaşlarımı silip kucağından kalktım. Beraber içeri girdik yoğun bakımdan normal odaya almışlar. Odaya gülerek girdiğimde onun da o bitkin yüzü parlamaya başladı. Çok özlemişim anneannemi.

Sana İhtiyacım Var Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin