———
O sabaha uyandığımdan beri gözümü bile kırpmıyordum. Yoğun bakımın camından ayrılamıyordum. Doktorlar onu görebilirsiniz diyene kadar da rahat edemeyecektim. Bir daha onu yanımdan ayırırsam ben de Sinan değildim. Sevgilimi kendi ellerimle ateşe atmıştım.
O Oğuz şerefsizi sonradan pişman olup bana haber vermeseydi, şuan onu kaybetmiş olabilirdim. Düşüncesi bile aklımı kaçırmama sebep oluyordu. Oğuz eğer kaçmak gibi bir hata yapsaydı onu kendi ellerimle öldürürdüm ama o kendisi polise teslim olmuştu. Deli raporu vardı büyük ihtimalle bir hastaneye yatırılırdı ama o bile ona fazlaydı.
Bugüne kadar onu hep anlamaya çalışmıştım. Sevdiği kız benim yüzümden ölmüştü. Benim acı çekmediğimi sanıyordu ama ben Sahra'nın ardından bir yıl toparlanamamıştım. Ailem davranışlarım için bana deli damgası yapıştırken ölmek için bir yol bulmaya çalışmıştım. Sahra'yı seviyordum. Hala onun ölümü için kendimi suçluyordum ama Oğuz bunu bir türlü anlamamıştı. Ona göre tek acısı olan oydu.
Geceleri onu gördüğüm kabuslara uyanıyordum. Eskisi kadar değildi ama bazen Emre'yi sevdiğim için kendimi suçlu hissetiğim bile oluyordu. Ama ona bakınca o düşüncelerim de yok oluyordu. Sevmek hata veya suçluluk duyulacak bir şey değildi.
Gözümden akan yaşı silip karşıdaki koltuklarda oturan Neriman teyzenin yanına oturdum. Omun yanında da Orhan amca oturuyordu. Neriman teyze kulağıma yaklaşıp "Orhan amcan seninle konuşmak istiyor oğlum." dedi.
Ona şakınca kafa sallayıp "Tamam." dedim. Ayağa kalkıp "Ben kafeteryadayım, siz de konuşun." deyip gitti.
Korkmaya başlamıştım. Neriman teyze ilişkimize çok normal bir tepki vermişti ama Orhan amcanın nasıl bir tepki vereceğini bilmiyordum, belki de onaylamayacaktı.
Sessizlik aramızda hüküm sürerken ne Orhan amca konuşuyordu ne de ben konuşuyordum.
İkimizde camın ardındaki Emre'yi izliyorduk.Sonunda konuşmaya karar verip "Oğlum." dedi.
Kafamı Orhan amcaya döndürüp "Buyrun." dedim."Demek damadım olacaksın ha." dedi gülümseyerek. Rahat bir nefes verip kafamı eğdim. Utanmıştım, sevdiğimin babası bana damadım diyordu.
"Seni görene kadar bu tür ilişkilere sıcak bakmazdım ama ne güzel seviyorsun sen oğlum. Emre senin gibi birine sahip olduğu için çok şanslı." dedi.
Ben daha çok yerin dibine girerken yanımıza bir hemşire gelip durdu. Orhan amca omzumu sıvazlayıp "Şimdi normal odaya alacaklar. İlk sen gör." deyip ayaklandı.
Minnetle gülümseyip onunla birlikte ayağa kalkarak kollarımı ona sardım. Annem ve babamın bu olaydan haberi bile yoktu. İki çocuğa sahip olduklarını bile unutmuşlardı ama Emre sayesinde Anne baba diyebileceğim birilerini bulmuştum. Emre benim gibi birine sahip olduğu için şanslı mıydı bilmem ama ben ona sahip olduğum için çok şanslıydım.
Hemşirenin yanına bir sedye ile birlikte, iki kişi gelip Emreyi odadan çıkardılar. İki gündür ilk defa ona bu kadar yakındım. Peşlerinden ilerleyip onlarla birlikte Emre'yi yatıracakları odaya girdim. Hemşire son ayarlamaları yaptığında yanıma gelip "Birazdan uyanır ama hastayı çok fazla yormayın lütfen." dedi.
Sabırsızlıkla "Tamam." dedim. Artık gitmeliydi.
Sevdiğimin yanında olmak istiyordum. Hemşire sabırsızlığımı farketmiş olacak ki gülümseyerek odadan çıkıp gitti.Yalnızdık. O önümde benden habersiz uyurken ben az önceki heyecanıma ters bir şekilde yanına ilerlemeye çekiniyordum. Yapmayacağını biliyordum ama beni yanından kovmasından, onu ölüme sürüklediğimi söylemesinden korkuyordum. Ne yapsa haklıydı fakat böyle bir şey yapsa dünyaya tutunacak bir dalım bile kalmazdı.
Onu uyandırmaya korkarcasına yanına gidip başucunda durdum. Nefes alışverişleri uyuduğunu belirtircesine düzenli ve aralıklıydı.
Zaten beyaz olan teni daha da beyazlamış soluk bir hal almışken saçları birbirine yapışmış, üzerinde hastane kıyafetleriyle bile çok güzel görünüyordu.Kenarında duran elini tutup dudaklarıma yaklaştırarak defalarca kez öptüm. Doyamıyordum, günlerdir görüşmememiz yetmezmiş gibi birde üstüne sesinden bile mahrum kalmam katlanılır şey değildi.
Onu eski hayatıma dahil etmemek için çok uğraşmıştım. Resmen eskiye dair ne varsa ondan saklamıştım ama en büyük hatayı da sanırım o zaman yapmıştım. Ondan hiçbir şeyi saklamamalıydım. Saklamasaydım belki de onu bu halde görmeyecektim.
Her gün biraz daha kendimden nefret ediyordum. İnsanlara zarardan başka bir şey değildim. Ama vazgeçemiyordum, onun yüzüne baktığım her an ölüyor her an onu sarıp sarmalama hissiyle doluyordum. Yaşadığımı ona dokununca anlıyordum. O benim diğer yarımdı. Buna emindim.Dünyada her gün milyonlarca birbirine aşık olan çift ayrılırken ayrılmak aklımdan geçen ihtimaller dahilinde bile değildi. Onu hem sevgilim hem arkadaşım hem de ailem yerine koymuştum. Birinden birini hayatımdan çıkarsam bile diğerleri onun kalbimden çıkmasını engelleyecekti. Kalbimde en çok yer kaplayan şey oydu. Hatta kalbim atıyorsa bu sırf onun varlığındandı.
Gözleri kıpırdandığında gülümseyerek elimi yavaşça ondan çekip uzaklaştım. İki günden beri ilk kez gözlerini görecektim. İçine bakarken kaybolduğum, onun sıradan olduğunu düşündüğü benimse bu dünyada o iki yuvarlaktan daha güzel başka bir şey olmadığını düşündüğüm gözleri. Eğer daha güzeli varsa o yine Emre'ye aitti. Zaten onun her bir zerresini severken bir ayrım yapamazdım. Her noktası ayrı ayrı dünyanın en güzel şeyiydi.
———
Bir sonraki bölüm final desem
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Akılsız [ texting ]
Storie brevi"Sana ulaşmak için her yolu denedim. Ben senin için benden vazgeçtim." // 29.01.2018