Lütfen yorumlarınızı esirgemeyin arkadaşlar... Emeğe saygı... NOt: finale doğru son iki bölüm
Akşam yemeği oldukça olaylı geçti. Herkes neler olup bittiğini öğrenmeye çalışıyorlardı. Anne ve babası büyük dikdörtgen masanın iki ucunda otururken Cameron, Galatriel ve başkomutan masanın bir tarafında, baş büyücü, Rhys ve Helen öteki tarafta oturuyorlardı.
Rhys dikkatli bir şekilde başlarından geçenleri bir bir anlatmaya çalıştı. Gemideki yolculuklarından başlayarak dağ yolunda şeytanın kendisini ele geçirmesini ve Galatriel'e saldırmasına kadar her şeyi anlattı. Bu sırada bazı şeyleri kendisine saklamayı tercih etti.
Galatriel, yemek boyunca hiç sesini çıkarmadan oturdu. Yemeğini dikkatle yedi ve zarafetle şarabını içti. Konuşma sırasında hiç konuşmadı. Ancak Rhys'in pek çok ayrıntıyı atladığını fark etmiş ve bundan memnun olmuştu doğrusu.
Rhys'in bedenini kullanarak Aoda ile beraber oluşunu, Rhys'in öfkeyle ona sahip olmasını, zihinlerinin bir şekilde birleşerek anılarını paylaşmaya başlamalarını ve göldeki gibi özel anılarını kendilerine saklamışlardı. Belki Rhys bunu onların özel anıları gibi görüyordu.
Özel oldukları kesindi. Ancak Galatriel bunlara anlam yüklemiyordu. O, en kısa ve en acı verici yoldan bu tarz şeylere bir anlam yüklememesi gerektiğini öğrenmişti. Yüzyıllardır yaşadığı yalnızlık bir anlam ifade etmiyordu onun için. Bu iş bittiğinde yalnız olacaktı tekrar.
Vanessa bütün olan biteni dinledikten sonra bir süre sessizce oğlunu ve getirdiği kadını inceledi. "Siz bu laneti kaldırabilirsiniz öyle mi?" diye sordu en sonunda.
Galatriel başını kaldırıp kraliçeye baktı. "Kaldırabilirim" dedi sakince.
"Ama bunun için ilk kraliçemizden bir parçaya ihtiyacınız var?" derken tek kaşını soru sorarcasına kaldırdı.
Aslında bu onun bahsettiği tarzda bir şey değildi. Galatriel, Lysandra'dan bir parça derken çok daha farklı bir şeyi kast ediyordu. Ancak bunu açıklayacak değildi. Rhys'de bilmiyordu istediği şeyi. Galatriel, hafifçe başını salladı.
Vanessa dehşet içinde elini göğsüne koydu. "Yüce kraliçemizin mezarını açıp ona ait bir şeyler alma" dedi korku içinde. "Tanrılar bizi ve krallığımızı lanetler anında" dedi. "Bu çok büyük bir günah"
Korkusu yersizdi. Hatta Galatriel kendisini gülmekten zar zor alıkoydu. Şarabını eline alıp hızlı bir yudum aldı ve o nazik gülümsemesiyle tekrar kraliçeye baktı. "Endişeniz olmasın, Kraliçe Vanessa" dedi sakince. "Benim istediğim şey kraliçenizin mezarında değil. Bu onunla gömülemeyecek bir şey"
Rhys kaşlarını çatarak kadına baktı. Onun ne demek istediğini anlamaya çalışıyor gibiydi. Kral Victor, hafifçe boğazını temizledi ve öne doğru eğildi. Dirseklerini masaya dayadı. "Leydi Galatriel" dedi sakince. "Lütfen anlamama yardımcı olun" dedi. "İlk kraliçemize ait bir şey istiyorsunuz ancak onun mezarında bulunan bir şey değil bu" dedi kadının onaylamasını bekleyerek durdu. "Peki, aradığınız şey tam olarak nedir?"
Politika ve siyaset bu adamın en güçlü özelliklerinden biri olmalıydı ki bunca senedir hiçbir savaş vermeden bu krallığı güvenle korumayı başarmıştı. Galatriel, ona aradığı şeyi söylemeye niyetli değildi. "Sevgili Kral Victor" dedi. "Benimde anlamak istediğim bir şey var" dedi. "Aoda'nın lanetinin çözülebilmesi için üç önemli şartın yerine getirilmesi gerekiyordu. Diğer ikisi bir yana oğlunuzun bir şeytanla kanla bağlı olması gerekiyor. Ancak oğlunuz bana böyle bir şeyin söz konusu bile olmadığını söyledi"
ŞİMDİ OKUDUĞUN
CAMELOT SERİSİ 1. KİTAP- CAMELOT PRENSİ
FantasyGenç adamın düşünmeye vakti olmadı. Kafasında tartmaya da vakti yoktu hızla öne atıldı ve yerdeki kılıcı aldı. Rhys, hızla savunma pozisyonu alarak şeytana döndü ve... Ve her şey birden karardı.