Gaye Su Akyol- Rüyalarda Buluşuruz
"KYUNGSOO,"
"DURUR MUSUN LÜTFEN?!"
"YOLUN ORTASINDA BAĞIRTTIRMASANA!"
"SEVİYORUM AMA SENİ," bir hıçkırık sesi duyuyorum. Yolun ortasında kalakalıyorum.
"Çok seviyorum," sesi git gide kısılıyor. "Üzgünüm, seni üzüyorum hep üzüyorum nedensizce üzüyorum. Ama seni sevmekten başka hiçbir şey yapmıyorum, yapmadım."
Arkamı dönüyorum ve koşarak dibine geliyorum. Yüzüne yumruğumu indirdiğimde yere düşüyor ve daha çok ağlıyor mızmızlanarak. İçmiş, belli. Pis pis kokuyor.
"SEVME BENİ, bırak oğlum peşimi. Sevemem seni diyorum, kimseyi sevemem diyorum ağlamanı da istemiyorum ama bana yumruk atmaktan başka çare bırakmıyorsun."
Bu Chanyeol'un her ay yaptığı saçma sapan şeylerden sadece birisi. Genel olarak içip içip, beni bulup-her nerede olursam olayım- bana saçma salak aşk itirafları yapıyor ve daha sonra ağlayarak bir yerde sızıyor. Bazen onu tokatlıyorum, bazen yumrukluyorum bazen ise sadece bu salak haline gülmek istiyorum. Ama en sonunda o ne yaptıysa sabahına unutmuş oluyor. Yüzünde yumrukla uyandığında, yanımıza gelip "Ne olmuş bana böyle, yaaa?" diyor ama ben cevap vermiyorum. Hatırlamaması daha iyi çünkü. Çocuklar ise gülüyor, ne olduğu hakkında hiçbir fikirleri olmuyor. Genelde beni sinir ettikten sonra tek başına yolu buluyor ve evine gidiyor. Beni arayıp, eve geldim diye söylenmesinden biliyorum.
Ben ise onu utandırmamak adına sabahları ona ne olduğunu söylemiyorum. Bu ona yaptığım nadir iyiliklerden birisi. Tabii bu hallerinin fotoğrafını arada çekmediğimi de söyleyemem. Eğer beni bir gün çok fena sinirlendirirse, bu fotoğrafları yayınlayabilirim. Kim olduğumu gizleyerek tabii ki. İçkiye dayanıksız, iki bira içse bile kör kütük sarhoş oluyor. Ve saçmalıyor, saçmalıyor sonra eve gidiyor.
Ama şimdi o böyle yolun ortasında ağlarken ve sürünürken ne yapacağımı bilemiyorum işte.
"Kyungsoo, acıttın ama yaaa," Ağzını yaya yaya konuşuyor.
"Evine git, Chanyeol." Ayağımla bedenini dürterken ne desem bilemiyorum. Yine her zamanki gibi kapımda ağlıyor.
"Gidemiyorum, bak kolum kalkmıyor," Gözleri kapalı yarım yamalak gülerken ellerini oynatmaya çalışırken komik birisi. Genelde komik birisi zaten, ağlamadığı zamanlarda. Ya da bana bulaşmadığı zamanlarda.
Geçen ona gülümseyerek selam verdikten sonra kıpkırmızı olup, "Yahuuu benim bir işim vardı," diyerek kaçtı ve iki gün onu okulda hiç göremedim. Baekhyun'a, o nerede diye sormuş bile olabilirim ama o da bilmediğini söylediğinde işler çok daha tuhaf bir hal aldı. O gün ona karşı yumuşamış falan değildim, sadece arada gülümsemiştim işte. O sarışını orada bırakıp bana koşması da birazcık komiğime gitmiş olabilirdi, o kadar. Başka hiçbir şey değil. Ama onun bana laubali sözler söylemeyip-genelde öyle sırnaşırdı ne zaman yüz versem- kaçmasına anlam verememiştim işte. Yujin'e bunu danıştığımda, kıkır kıkır gülerek, "Aşık işte anlıyorum onu." demişti. Yujin, Chanyeol'le resmi olarak tanışmasa da ona bayılırdı. Bana söylediği sözlerden ve hareketlerinden sinirlenerek bahsetsem de o, Amanıııın, nasıl da tatlı biriymiş Kyungsoo, diyerek gülerdi. Yujin genel olarak her şeye gülerdi zaten. Aşık olurdu, hep aşık olurdu, gülerdi, arada "katil modu" dediği bir depresyona girerdi ve daha sonra yine gülerdi. On beş yaşında bir arkadaşınız varsa eğer bu durumlara hep alışırdınız.
Chanyeol, ayağıma kıvrılmış gecenin bir yarısı adımı sayıklarken ona sövüyordum.
"Lütfen, ayağımı BIRAKIR MISIN ULAN?!"
ŞİMDİ OKUDUĞUN
yüzümde hüzünden gölgeler var //chansoo
Fanfiction"Kyungsoo," "Hey Kyungsoo!" "Kyungsoo-yahhhh." "NE VAR ULAN NE VAR SABAHTAN BERİ KULAĞIMIN DİBİNDE CAR CAR?!" "Seni seviyorum."