serdar ortaç- yürek haini
farkında değil yürek,
sevmem gerekBüyük büyük hatalar yaptım. Çok büyük. Hem de ne büyük hatalar. Hepsi kötü hissettirdi. İğrenç hissettirdi, unutulmadı belki ama şu an yaptığım her şey artık hata gibi hissettirmiyor. Belki de yaptığım şey doğrudur, bilmiyorum. İnanın ki bilmiyorum artık sorgulamaktan yoruldum, kendimleyim, kendimdeyim ama bilmiyorum. Boşvermeye çalışıyorum, olmuyor, artık tamam bitti bırak şu duvarları, yık diyorum olmuyor. Ne yapsam geri tepiyormuş gibi hissediyorum ve bu aralar en çok kendimden nefret ediyorum. Ama artık hatalarım umrumda falan değil, hiçbir şey umrumda değil çünkü ben de vazgeçtim. Çoğu şeyden vazgeçtim ki artık hareket edebileyim.
Park Chanyeol'un evinde küçük sarı koltukta tek başıma oturup telefonumla araba yarışı oynarken bunları düşünüyorum, Baekhyun'un birkaç şeyleri bilmesinden ve onunla, saçma salak cevap veremediğim tartışmamdan sonra eve gidip yatağımı tekmeledim. Bağırdım, Yujin'i arayıp biraz ağlanmış olabilirim o ise buna gülüp telefonu daha sonra yüzüme kapattı. Baekhyun'dan nefret ediyordum. Jongin'den de nefret ediyordum. Özellikle Jongin'den nefret ediyordum çünkü yanındaki sarışınla ilgilenmeyip ne yani Chanyeol ve beni mi dikizliyordu?
İnsanlardan nefret ediyorum.
Ama demiştim ya, aştım ben bunları. Artık umrumda değil hiçbir şey. O günün sonunda Byun'un sırıtan yüzüne yumruk atmamış ve sakin bir şekilde nefes alıp söylediğim o saçma sapan şeyleri unutup Chanyeol'un evine gideceğimizi söyledim. Baekhyun ise zafer kazanmış bir edayla yüzüme bakıp, yanımdan ayrılmıştı.
Byundan nefret ettiğimi tekrar tekrar söylemek istiyorum. Ama ona düşündüğü şeylerin yanlış olduğunu kanıtlamak için uğraşacağım. Park Chanyeol'le aramda bir şey yok. Çünkü olması imkansız. Benden vazgeçti. O vazgeçiyor gibi görünmeyebilir ama öyle. Olamayız biz, itiraf etmem gereken bir şey yok. Hatta vazgeçtiğini kendi ağzıyla söylemedi mi, hepimiz duyduk, ordaydım, ordaydınız.
Daha fazla onunla yakın olmayacağım, bugün evine gelmiş bulunabilirim, ama bundan sonra, Byun'a yanıldığını gösterdikten sonra, onunla ilişkimi keseceğim. Artık onunla yakın olmak bile beni kırıyor. Wu Yifan'la yakın olmanın beni kırdığı gibi.
Kim Jongdae, buraya gelmekten hiç mutlu değil. O yüzden bugün onu kendime daha yakın hissediyorum. Sızlanarak ne işim var benim burda diye bağırıyor. Chanyeol'un stres olduğu her halinden belli. Daha önce sadece bir kerecik konuştuğu bir avuç insan şu an aynı odanın içinde olunca böyle olması normal geliyor. Pembe saçları kabarık, üstünde siyah düz bir tişört var, evi soğuk ama üşüyor gibi durmuyor. Üşümesi gerek halbuki, belki de üşüyordur bilmiyorum. Altında ise skinny siyah pantolonlarından biri var. Bugün farklılık olarak boynuna altın sarısı bir kolye takmış. Yüzü de yorgun görünmüyor aslına bakarsak. Ayrıca tuhaf gelebilir ama yanağı resmen parlıyor. Gözleri de arada bana bakınca parıldıyordu ama konumuz kesinlikle bu değil.
Byun Baekhyun daha gelmedi. Beni buraya zorlayıp getirten kendisi değilmiş gibi, işi çıktığını söyleyip geç geleceğini söylemişti. Umrumda değil gerçi. Tek istediğim o cazgır sesini duymamak, tek istediğim Park Chanyeol'un insan içinde bana karşı utandırıcı bir harekette bulunmaması ve tek istediğim bu boktan günün çabucak bitmesi. Dediğim gibi hepimiz bir köşede dinleniyorduk. Ve ben araba yarışımı oynarken göz ucuyla karşımdakilere bakıyordum. Kim Jongin ve Oh Sehun daha ne kadar yakınlaşabilirler diye düşünmeden kendimi alamıyordum. Sehun, Jongin'in kucağında kıkırdıyor ve arada burunlarını birbirlerine değdiriyorlardı. Jongdae ise zırlayarak bira içiyordu, Chanyeol'un sessiz arkadaşlarından Minseok da gelmişti. Onu gördüğümde gerçekten yakışıklı olduğunu düşündüğüm nadir kişilerden biriydi. Pek fazla konuşmaz ve aslına bakarsanız çoğu zaman görünmezdi bile. Ama ne zaman kampüste yürüse, işte herkesin dibi düşerdi. Benim gibi. Şaşırmış olabilirsiniz ama ben de insanları hoş bulabiliyorum. Yakışıklı ya da değil, çekici, hoş bir aurası var ya da boktan gözüküyor diyebiliyorum. Sadece genel olarak yorum yapmamayı daha çok seçiyorum. Ama Kim Minseok, ondan bahsediyoruz. Şu kasabada onun hakkında yorum yapmamayı seçen tek bir kişi tanımıyorum.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
yüzümde hüzünden gölgeler var //chansoo
Fanfiction"Kyungsoo," "Hey Kyungsoo!" "Kyungsoo-yahhhh." "NE VAR ULAN NE VAR SABAHTAN BERİ KULAĞIMIN DİBİNDE CAR CAR?!" "Seni seviyorum."