Chanyeol'u gördüğümde bana bakmıyor, bana dönmüyor bile. Kafasında siyah bir şapka ve gözlerini görmememizi istemiş gibi iyice aşağıya çekmiş. Gözlerim pek iyi değil zaten ama saçlarının renginin tuhaflığı gözüme çarpıyor. Yakınına gitmek istiyorum ama yapamıyorum. Bana eskisi gibi davranmayacağını biliyorum, moralinin bozuk olduğunu görüyorum. Ne yapmam gerek hiçbir fikrim yok. Benim de ondan bir farkım yok. Evde elime geçen şapkayı başıma geçirmiştim. Üstümde kokuşmuş bir tişört olduğuna emindim, altımda ise Baekhyun'un doğum günümde hediye ettiği bir kot vardı. Saçlarımın uzadığını biliyordum. Yifan'dan sonra kısacık kestirdiğim saçlarım şimdi eskisi halini almıştı. Chanyeol, onları seviyordu. Bana ikidebir saçların uzamış demeyi seviyordu. Eski halini de sevdiğine adım gibi emindim ama bu hallerinin daha çok hoşuna gittiğini biliyordum. Yüzünde kocaman bir gülücükle yanıma yaklaşır, elini çenesinin altına koyar ve "Kyungsoo-ya, saçın çok uzamış." derdi. Daha sonra elini saçlarıma uzatmaya kalkışırdı ama ben elini sertçe ittiğimde dudaklarını büzer ve kollarını birleştirip sandalyesinde kızgın kızgın otururdu. Bana küsmesi maksimum üç dakikaydı, üç dakika dolduktan sonra gözlerini kocaman açarak yine benimle konuşurdu.O zamanlar normaldik, Yifan yoktu, dudaklarımı sevdiğini söylerdi, beni kızdırırdı, her ay salakça içip kapıma dayanırdı, Apollon yoktu, evime gelmezdi, saçlarıma dokunmak isterdi, kafeteryada ve ortak derslerimizde yanıma oturur ve benimle uğraşmaktan büyük bir zevk alırdı. Dediğim gibi o zamanlar normaldik. Chanyeol benden, ben ise eskilerden vazgeçemezdim. Ama şimdi öyle hissetmiyordum. Onun vazgeçme evresinde olduğundan emindim, kafası karışıktı, eskisi gibi bakamıyordu bana biliyordum, bu beni üzüyordu.
Şu birkaç ayda neden parça parça olduğumuzu bilmiyordum. Neden bu kadar değişmiştim, neden ona daha yakın olmuştum da daha fazla üzülmesine izin vermiştim bilmiyordum. Sadece... sadece bana ne zaman gülümsese içimdeki bir şeylerin harekete geçtiğini artık saklamak istemiyordum. Daima ilgisinin üzerimde olmasını seviyordum ve bunu sevmeyi ona söyleyememekten bıkmıştım. Kendimle çelişiyordum, biliyordum. Bu hisler bana yabancıydı. Yifan varken bile ne hissettiğimi bilemeyecek kadar aptal bir ergendim. Ama şu an ne büyümüştüm ne de içimdeki kırgınlıklar geçebilmişti. Bir şeyleri aşabilmem zordu, ona ulaşam zordu. Sadece davranmak istediğim gibi davranacaktım.
Baekhyun'u çimlerin üstünde oturup elinde iki adet donutla birlikte görmüştüm. Ağzında bir şey çiğnediğinde ise yanına oturduğumda farkettim.
"Kyungsoo, bunu biz de denemeliyiz, Profesör Kim sınıftan çıkarken elime bunları tutuşturdu." dedikten sonra kıkırdadı ve devam etti. "Galiba benden hoşlanıyor,"
Byun Baekhyun, daima herkesin kendisinden hoşlandığını zannederdi. Eğer ona kapıyı tutarsanız, bir kahve ısmarlarsanız ya da çok yorulduğunu söylediğinde elindeki hırkasını, poşetini, çantasını alırsanız işte o zaman ondan hoşlanıyor olduğunuzu düşünürdü. Bunun çok garip olduğunu biliyordu ama yine de böyle düşünmeyi seviyorum diyordu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
yüzümde hüzünden gölgeler var //chansoo
Fanfic"Kyungsoo," "Hey Kyungsoo!" "Kyungsoo-yahhhh." "NE VAR ULAN NE VAR SABAHTAN BERİ KULAĞIMIN DİBİNDE CAR CAR?!" "Seni seviyorum."