daldan düşer gibi

27.5K 1.4K 973
                                    

Başlamadan önce ufak bir yazar notu:
Arkadaşlar bu hikaye karşı çok büyük bir utanç duyuyorum. Hep düzenlemek ve bir miktar daha okunabilir hale getirmek istedim ama fazla üşengeçlik ve fazla utançtan dolayı asla düzenleyemedim. Bu hikayeyi çok çok eskiden yazdığımı ve yazı stilimin, konuyu işleyiş tarzımın tamamen değiştiğini göz önüne alarak okuyun lütfen. Bu hikayeyle pek de gurur duyduğumu söyleyemem, yorum veya oy bildirimi geldiğinde hala utanç duyuyorum maalesef hikayeye karşı. Okuyup beğenenler elbette oldu ama cringe bulanlar daha ağırlıkta olabilirler.
Sadece bu ufak bilgilendirmeyi yapmak istedim,
Bu dahil olmak üzere herhangi bir hikayemde görüşmek üzere💖💖
---





Jimin yatağın soğuk çarşafının üzerinde ayağını gezdirerek gözlerini biraz daha sıkı kapattı. Sadece beş dakika daha uyumak bir adım ötede kendisini beklerken kafasının dibinde susmak bilmeyen ses bu bir adımı on adım yapıyor, Jimin'in sabrını her saniye biraz daha zorluyordu. Şu kesinlikle daha önce duymadığı melodinin kapanması şu an ihtiyacı olan tek şeydi  ama ertelenme süresi bile olmadan çalan melodi beyninin içinde yer etmeye yeminli gibi çalmaya devam ediyordu. Jimin artık pes etmiş, kafasında kendisine karşı yapılan bu hain komplo planı yüzünden tatilinin zehir olma düşüncesi gezinmeye başlamıştı.

Eski sevgilisini, kendine evlilik teklifi edecek diye beklerken başka bir kıza evlilik teklifi ederken yakalamak büyük bir yıkıma uğratmıştı. Yani sonuçta böyle bir şeyle her zaman karşılaşmıyordunuz. Bu yüzden, bu lanet depresyonu da üstünden biraz olsun atmak için kendini sıcak iklimlere atmaya karar vermiş ve klişelerden kaçmayarak Maldivler'e gelmişti. Fakat şu an kafasının yanında son ses tüm oteli uyandırmaya yemin etmiş telefon Jimin'in depresif halini tamamen bitirerek içindeki canavarı uyandırıyordu. Kalkıp telefonu duvara fırlatmasına sadece iki saniye kalmıştı.

Sırt üstü yatmaya çalıştığı için bedenini tüm gücüyle kaldırmasıyla tekrar yatağa kapaklanması bir olunca acıyla yüzünü buruşturdu. Dün gece neler olduğunu hatırlamıyor, arkasındaki acıya bakılırsa da hatırlamak dahi istemiyordu. Büyük ihtimalle odasına gelirken felaket bir şekilde düşmüştü. Hiç olmazsa böyle umut ediyordu. Daha yeni aldatılmasının etkisine girmişken biriyle hiç hoş olmayan bir gece geçirmek Jimin'i ikinci bir depresyona sokabilirdi. Birden kafasının yanındaki ses susunca sakin bir şekilde gülümsedi. En baştan beri olması gereken bu huzurlu sessizlikti. Şimdi her ne kadar bir kısmı gitmiş olsa da biraz çalışmayla eski uykusuna tekrar dalabilirdi fakat az önceki deli edici o ses yerini başka bir sesin almasıyla bedeni kaskatı kesildi. Bunu beklemiyordu.

"Ne var sabahın köründe?" Jimin'in kalbi deyim yerindeyse ağzında atmaya başlamıştı. Şu an odasında muhtemelen yatağında başka bir erkek yatıyordu ve bu ihtimal gecenin sadece merdivenlerden düşerek son bulmadığını kanıtlar niyelikteydi. Jimin yüz üstü duruşunu bozmadan kafasını diğer tarafa çevirmeye çalıştı. Görmekten korktuğu birçok şey vardı. Eh takdir edersiniz ki  dünyanın bin bir türlü hali  olduğu gibi, bin bir türlü çeşitli insanı da vardı. Jimin'in ideali sadece tanıdığı, hoşlandığı ve mümkünse ciddi bir ilişki de olacakları biriyle yatağa girmekken, daha tanımadığı, sesini daha önce duymadığına yemin edebileceği  kişiyi  görmek  Jimin'i uçurumların dibine sürükleyebilirdi. Şu an tüm uykusu açılmış bir şekilde buradan toz olmak istiyordu.  İlahi bir adalet tarafından yanına çağrılmak tam olarak ihtiyacı  olan şey olabilirdi. Cesaretini sonunda toplayarak kafasını diğer yana geçirdiğinde gördüğü manzara ne içine su serpebilirse yine de tüm benliğine durumun gerçekliği çarptı. Karşısındaki yarı çıplak olduğunu umduğu beden ona göz kırpıyor ama geceye dair hiçbir şey sunmuyordu. Yatağın diğer tarafını dolduran adam bir süre daha konuşmuştu ama Jimin kendi sarsıntısı içinde yüzerken pek dinlememişti.

✓ Fated | kookmin Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin