"Tam olarak ne yapacağımı bilmiyorum işte." Jimin sıkıntılı bir şekilde önünde buharı yükselerek havaya karışırken karşısındaki stajyer ve artık yakın bir arkadaşı olarak gördüğü kıza laf yetiştirmeye çalışıyordu.
"Yani sonuçta artık yapmış bulundunuz, bence durumu kabullenin derim." Kyungwon hem etraftaki dosyaları yerleştirmeye çalışırken hem de Jimin'i rahatlatmaya çalışıyordu. Normalde Jimin'in önceki anlattıklarına bakarak verdiği kararların bu derece güçlü çıkacağını beklemezdi fakat ne söylediyse çıkmış bu yüzden de Jimin'i kendine kuyruk etmişti. Kendisine yardım ettiği takdirde Kyungwon'a ekstra tatil vereceğini söyleyerek birkaç gündür köşeye sıkıştırıyordu fakat kesinlikle hangi fikri önerirse önersin Jimin o fikrin çok kötü olduğunu savunuyordu. Şimdi ise dosyaları düzenlerken yapacağı fazladan bir gün tatili unutarak buradan kaçmayı düşünüyordu. "Taehyung neden bu kadar nefret ediyor ki ondan?"
"Aslında etmiyor ama gördüğü yerde öldürebilir." Kyungwon derin bir iç çekişle Jimin'e döndü. Patronu tüm dikkatini önündeki çaya vermiş ve sanki bir şeyler görebilecekmiş gibi bardağın içini izliyordu.
"Nefret etmiyorsa neden öldürmek istiyor?"
"Sanırım diğer kızdan dolayı." Ah tabi bir de o mesele vardı. Kyungwon ilk başta elbette anlam verememişti bu olaya. Nereden bakılırsa bakılsın saçma ve olmaması gereken bir şeymiş gibi geliyor ama yine de patronunun başına gelmiş olmasından dolayı bir kez daha nasıl bir yerde yaşıyoruz diye düşünüyordu. Jimin'in anlattığına göre, ona fikrini soran olmaz gerçi, Jungkook gayet iyi biriydi. İlk başta birazcık pislik gibi davranmış olabilirdi ama Kyungwon bunu durumu ele alınca gayet doğal bulmuştu. Sonra ise Jimin birden bire aslında başkasıyla nişanlı olduğunu filan söylemişti. Durum karışıktı ve Kyungwon bununla uğraşacak kadar beynini açık hissetmiyordu. "Gerçi biliyorsun, Jungkook o kızdan uzak durmak için elinden geleni yapıyor ama..."
"Ama?" Bir süre ikisi de birbirinin gözlerine baktılar. Kyungwon, ama bağlacından sonra gelen cümlenin en önemli cümleler olduğunu bilirdi, Jimin ise bunu pek önemsemezdi, sadece aklına gelenleri karışık bir sırayla söylerdi. Kyungwon en sonunda dosyaları düzenlemekten pes ederek Jimin'in karşısına oturdu. Son günlerde davalara girip çıksa bile aklının bir karış havada olduğunu elbette biliyordu. Özellikle şu son zamanlarda bir şeyler yaşanmıştı tahminine göre. Jimin detaya pek inmeden üstü kapalı anlatsa da bir şeyler olduğu belliydi, içsel ya da dışsal, kesinlikle bir şeyler vardı. Jimin de artık çayı ile girdiği anlamsız bakışmalarına son vererek iki kolunu da masaya dayadı.
"Bilmiyorum. Jungkook'u iyice yakınımıza getirince ne olacak? Bu elbette benim için güzel bir adım ama geniş düşününce,"
"Sonuçta bu hayatta kimseyi memnun edemezsin değil mi? Sen mutluysan gerisini çok umursama." Herkes bunu söylüyordu gerçi. Herkes birilerine sadece kendini düşünmesini, başkalarının umursamamasını söylüyor ama kesinlikle buna destek çıkmıyorlardı. İnsan ssdece kendini umursamaya başladığında yine aynı çevre çok değiştiğini söyleyerek onu eziyorlardı. Dünyanın bir başka saçma kanunuydu bu da. "Hem daha önce doğru düzgün tanışmadılar. Neden bir yemek ayarlayıp adam akıllı bir şekilde tanıştırmıyorsun?" Gayet mantıklı bir öneriydi ve Kyungwon bunu en başta da söylemişti ama Jimin'in tepkilerine bakılırsa onu pek dinlemiyordu zaten.
"Aslında olabilir. Bunu Jungkook'a sunacağım. " Kyungwon sonunda Jimin'in bir şeyi kabul etmesinin verdiği rahatlık ile gülümseyerek karşısına oturdu. "Ama bu önemli bir adım."
"Çocuk ailenle tanışmayacak, arkadaşlarını da zaten bilmesi gerekiyor eğer ciddi bir ilişkiniz varsa." Ciddi bir ilişki diye düşündü Jimin. İlişkilerinin ciddiyet seviyesi ne kadardı? Bir iki defa Jungkook onu öpmüştü, bir geceyi beraber geçirmişlerdi ama aralarında isim konulması gereken bir ilişki var mıydı? Hala evli oldukları gerçeği göz ardı edilirse tam olarak sevgili gibi de davranmıyorlardı. Hala Jimin kendinde, birden bire şirketine giderek onu rahatsız edecek, belki de işinden alıkoyarak kendisiyle ilgilenmesini isteyecek hakkı bulamıyordu. Elbette Jimin onu sevdiğini hissediyordu ama bu hissin hala geçici bir heves olmasından korkuyordu. Dehşet verici bir terk edilmenin ardından daha aradan bir hafta bile geçmeden başka birine vurulmuş olmak birazcık sakat bir işti. Kendi hisleri bir yana Jungkook da neler hissettiğini bilmiyordu. "Onunla konuşmadan bir şeyleri çözemezsiniz, doğum yapıyormuş gibi görünmeyi bırakın." Jimin şaşkınlıkla sarsılarak karşısındaki stajyer kıza baktı. Düşünürken öyle göründüğünü bilmiyordu. "Her neyse ben çıkıyorum zaten mesai de bitmek üzere. Onu arayın bence. Bir şeyler için adım atılması gerekiyor artık." Kyungwon omuz silkerek Jimin'in yanından ayrılırken Jimin haklı olduğunu düşündü. Bir şeylerin açığa kavuşması gerekiyordu ki bu iş ilerlesin. Bu düşünce içinde bir şeyleri ters düz ederken titrek elleriyle telefonuna uzandı. Şimdiden bu kadar heyecanlanması normal değildi. Gerçi şimdiye kadar yaptığı ve yaşadığı hangi şey normaldi ki?
ŞİMDİ OKUDUĞUN
✓ Fated | kookmin
Fanfic「Bazen sarhoş olmak kötü şeyler yapmanıza neden olabilir fakat aklı başında kimse sarhoşken tanımadığı biriyle evlenmez.」 • @nephophilia • 'ya ithaf edilmiştir. |Bilgilendirme; One more happy ending ve Fated to love you dizilerinden esinlenilmiştir.|