akşam yapılacak şeyler

10K 1K 116
                                    

"Nasıldı ilk gün?" Taehyung derin bir şekilde iç çekerek Jimin'e ardından tekrar duvara baktı. İlk günü nasıl geçmişti?  O da bunu pek bilmiyordu gerçi, sadece işini yapmış ve günün bitmesini beklemişti.  Birazcık zor olsa da geçmişti işte. Tekrar konuşup o hatıraları tekrar hatırlamanın ne gereği vardı ki?

"Yorucu ama beni yoran şey iş değil, kaçık şefim." Jimin sadece kaşlarını kaldırarak Taehyung'a baktığında elindeki kocaman kaseyi masanın üstüne yerleştirmişti. İçine patlamış mısır, cips ve jelibon koymuş sonra da hepsini karıştırarak dünya üzerinde bulunan en güzel abur cubur tabağını hazırladığını düşünerek büyük bir sevinçle salona gelmişti. Koltuğunun altına aldığı içecekleri büyük bir özenle masaya dizerken bardak almak için amerikan tarzı mutfağa geri döndü. "İş yerine gittiğimde şefim olan adamla konuşan ultra yakışıklı biri daha vardı. Açıkcası eğer şef denilen şahıs o olsaydı iş yerinde bile yatabilirdim fakat sevgili tarzı bir şeylerdi sanırım. Ya da çok yakın arkadaşlardır bilmiyorum. Tuhaf bir anlaşma şekiller vardı."

"Sen az önce bir erkekten hoşlandığını mı söyledin?" Taehyung bu yorum üzerice avcunu yüzüne bastırarak başını koltuğun arkasına yasladı. Vurulan bir geyiğin çıkaracağı inlemesi evin içinde yayılırken Jimin'in neden bu kadar tuhsf bir anlama şekli olduğunu düşünüyordu. Bir sözden binbir çeşit anlam çıkartacak kadar manyak bir insandı ve bu Taehyung'u her zaman geren bir özellikti. Ne söyleyeceğine her zaman dikkat etmek zor zanaattı.

"Tüm her şeyden çıkardığın sonuç bu mu yani? Her neyse. Kimseden hoşlanmadım ben, sadece doğruları söyledim. Ayrıca şef denilen kaçık adam tüm gün boyunca bana ışığın nasıl ayarlanacağına dair korkunç şeyler yaptırdı. Gece rüyama gireceğine eminim." Jimin artık yorgun düşmüş bedenini koltuğa attığında önlerindeki masayı kendilerine doğru çektiler.

"Şefini merak ettim Taehyungie."

"Şunu deme diye kaç defa diyeceğim sana?" Büyük bir kızgınlıkla söylemeye çalışsa da yorgunluktan dolayı sesi anca bir karıncayı ürkütebilecek düzeyde çıkmıştı. "Her neyse sen ne yaptın gördün mü ofisini?" Jimin inlemeye benzer yavru kedi sesi çıkarında başını yumuşak koltuğun yastıklarına gömdü. O da en az Taehyung kadar yorgun ve bitkindi. Bir de babası bu ofis meselesini başına çıkarmış, Jimin'e daha fazla eziyet etmeye karsr vermişti. Ofis bularak çocuğuna yardım etmesi elbette hoş bir şeydi fakat bu kadar çabuk olmasını beklemiyordu.

"Babam yine hiçbir masraftan kaçınmamış. Çok  lüks olan bir yerden almış ofisi ve ben gidene kadar zaten her şeyi döşemiş. Bana kabul etmekten başka seçenek bırakmıyor." Taehyung ile Jimin birbirlerine ağlamaklı birkaç bakış gönderdikten sonra kendilerini toparlayarak film gecelerine başlamak adına kumandaya uzandılar aynı anda. 

"Senin şu müthiş zengin kocana ne oldu?"

"Bilmiyorum. Daha kendisine nasıl ulaşacağımı bile bilmiyorum. Sanırım sonsuza dek evli kalacağız." Jimin cümlesinin sonunda omuz silkerek ayağa kalktı ve ışıkları kapattı. Birkaç saat boyunca sadece filme odaklanmak istiyordu. Aklını boşaltmak ve sonrasında yatıp uyumak istiyordu, aslında istemekten çok buna dehşet düzeyde ihtiyacı vardı. Yorucu  geçen günün ve düşünmekten artık ağrımaya başlayan beynini boşaltmalı ve sonra da bir güzel dinlendirmeliydi. Sabah ise erkenden kalkar ve ufak tefek ofis eşyaları ile birlikte yeni ofisine uğrar, birkaç gereksiz işi hallettikten sonra da ilk müşterisi ile görüşmeye giderdi. Tüm bu planı uygulamak adına ne zaman başladığını fark etmediği filme odaklandı ve bunu film boyunca devam ettirmeyi umdu.


Sabahın ilk ışıkları Jimin'in yüzüne ulaşırken Jimin gözlerini tavandan ayırmayarak derince bir nefes aldı. İşler hiç de düşündüğü gibi olmamıştı. Lanet filmin her saniyesinde Jungkook'u düşünmüş, filmdeki çiftleri kendileri olarak hayal edip durmuştu ve buna kesinlikle son verememişti. Filmden sonra ise aklı hala dolu olduğu için sabaha kadar oldukça sağlıksız bir uyku çekmişti.

✓ Fated | kookmin Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin