(5 sene önce)
Soluk soluğa ormanın derinliklerine doğru koşuyor,bastığı kuru otlardan çıkan sesler onu ürkütüyordu. Neyden kaçtığı pek belli değildi, onu avlamaya çalışan birisi mi ? Ay'ın gölgesinin düştüğü ağacın yanından hızlıca ilerleyip karanlıkta iyice boğulmuş ağaçlara oradan, keskin kayalara...
Bir nehre doğru geldi, nehir öyle öfkelenircesine akıyor ki elleri titremeye başlamıştı Stera'nın. Düşman bir an olsun aklından çıkmıştı, onu takip eden şey kısa bitkilerin içinden yükselerek çıkıyordu. Yaklaştığı her adımda silüet insan şeklini alıyordu ve bu şekil bir Samuray'a benziyordu. Uzun saçlı, burnunda sanki bir yara izi vardı. Boyu da hafif uzun. Orta kilolarda bir genç. Kafasını kaldırdı ve Stera'ya doğru baktı.
-Merhaba, seni takip ediyordum da. Bu yakınlarda bir köy varmış, buralara ilk defa geliyorum ve köyün nerede olduğu ile ilgili hiçbir fikrim yok. Sana seslendim fakat duymadın. Beni oraya götürebilir misin?
-(Nereden geliyor acaba ? Pek yabancı gibi durmuyor)
Diye düşündü Stera, biraz tetirgindi fakat gözlerinin içindeki o parlaklık bir an olsun güneşi bile kandırabiliyordu. Sanki o an için Kenos'a aşinaymış gibi, sükunetle bakan o yüz...
Sessizliği bozdu sabırsız Kenos
-Bana yardımcı olabilir misin?
Stera yanıtladı:
-Elbette
ve yola çıktılar...
Köyün girişine vardılar. Köy büyüktü, çok fazla insana ev sahipliği yapmaktaydı ve büyük yapılardan oluşuyordu hemen hemen. Yine de yoksulların olduğu evler de kendilerini gösteriyordu.
Yavaş adımlarla köyün giriş kapısından uzaklaştılar. Etraf ağaçların ahengi ile büyülü bir zemin oluşturuyordu, Sanki içine mutluluk doğuyordu, bu Kenos'un her halinden belliydi. Özellikle o keskin bakışlarının yerini, rahatlatıcı, huzur verici bakışlar yer almıştı. Stera'nın kafasında durmaksızın takla atıp duran soru, neden buraya gelmek istediğiydi. Aslında tahmin ettiği bir şey vardı ama...
- Niçin buraya geldin ?
-Burada savaşçıların katıldığı,büyük dövüşlerin olduğu yer varmış. Yeteneklerimi test etmek için buralara kadar yolculuk ettim. Şans eseri ki sen bana yolu gösterdin.
Hafif bir tebessüm ile cümlesini sonlandırdı. Stera'nın da tahmin ettiği gibi... Stera Kenos'u biraz köyde dolaştırdıktan sonra savaşların olacağı yere götürdü
Kenos heyecanını gizleyemez. Kılıcı kınından fırlayacak gibidir, koşmaya başlar ve kalabalığın arasından insanları kağıt gibi zarif ve süratle delip geçer. Stera sadece bakmakla yetinir. Kenos gözden kaybolduktan sonra Stera da oradan ayrılır.
Kenos arenaya uzanan taşların sonuna vardıktan sonra savaşların yapılacağı yere doğru göğüs gerdi, biraz içerledi. Yaraları çehresinden belli. Bir yandan mutlu, sevinçli ya da heyecanlıydı. Hislerini bazen ben bile anlamıyorum .
Kenos bu dövüşlere katılma izni için kayıt noktasına ulaştı. Oradaki sorumlu kişiye bildirdi, kabul görüldü ve birkaç gün sonra meydanda savaşların duyurulacağı zaman gelmesi söylendi. Kenos biraz şaşkın da neden ? Sağına soluna hızlıca bakındı fakat Stera'yı göremedi. Sanki ortadan bir anda yok olup gitti. Haberi yoktu, halbuki heyecanından onu çoktan unutmuştu. Gençlik duyguları fazla kabarıyor, dışarıda olanlar tiz bir ses gibi geliyordu başı eğik ama savaşın sıcak heyecanıyla. Arenadan dışarı doğru süzülüp gözden kayboldu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Kenos'un Öfkesi
FantasyHikaye bizden oldukça farklı büyülü yaratıkların, lanetli yerlerin, doğa üstü insanların olduğu Thyda adı verilen alternatif bir dünyada, Zyphria adlı ülkede yaşamını sürdüren genç samuray Kenos'un Karanlıklara hükmeden, kendini tanrıya eş tutan Xep...