Ruhuna uzun zamandır huzur tanımayan adam derinlemesine daldığı tatlı rüyasında mışıl mışıl uyuyordu. Her zaman sabaha kadar içip sızmasıyla beraber rahatsız koltuklarda gördüğü yarım yamalak siyah beyaz rüyaların, kabusların tam aksine bu gece oldukça huzurlu bir rüya görüyordu. Sevinçliydi bulunduğu rengarenk rüya dünyasında. Mutlu ve tamamdı."Severus!"
Yattığı derin rüyadan hiç ayrılmak istemese de bedeninin tam üzerinde hissettiği ağırlık tenini yakıyordu.
"Sev.... Sever....."
Kabusdan uyanırcasına gözlerini telaşla açtığında çoktandır şöminenin söndüğü, mehtap'ında gecenin daha karanlık kuytu köşelerine çekildiği simsiyah, zifiri karanlık bir odaya uyandı. Hızlıca nefes alıp veriyor, neler olduğunu kestirmeye çalışıyordu.
"Sev..."
Evet Hermione'nin sesiydi bu. Dün gece kızla beraber uyumuştu. Ancak şu anda kafasını meşgul etmesi gereken detaylar bunlar değildi. Hermione inliyor, gördüğü rüyada ismini sayıklıyordu. Bedeni alev alevdi genç kızın. Omuzu üzerine bıraktığı başı sürekli hareket halindeydi.
"Hermione uyan kabus görüyorsun!"
Korkuyla yataktan sıçradığında genç kızın terden sırılsıklam kalmış yüzünü elleri arasına aldı. Özenle asla dokunamam dediği saçlarını okşadı. Defalarca diline yakıştırmadığı ismini fısıldadı ama nafileydi, genç kız uyanmıyordu.
"Hermione sen yanıyorsun."
Yataktan fırlayıp komedinin üzerine bıraktığı asasını eline aldığında odadaki bütün ışıkları açtı. Üstündeki siyah gömleği çıkarıp hiç düşünmeden yatağa neredeyse çırıl çıplak yatan kızın bedenini kolları arasına aldı. Dün gece ona iksirleri içirirken böyle bir yan etkinin olacağını düşünmemişti.
Hermione'nin ateşinin çıkması kızın içtiği iksirleri bünyesinin geri püskürtmesiyle alakadardı. Ama neden? Ne diye....?
Böyle bir vakayla daha önce karşılaşmamıştı ancak yine de bunu düşünecek, sorgulayacak zaman yoktu. Hermione'nin bedenini kaptığı gibi banyoya koştu. Duşakabinin içine yerleşerek duştan akacak olan suyu en soğuk dereceye ayarladı."Şimdi iyi olacaksın Hermione. Biraz sabret, sık dişini geçecek."
Dondurucu derecede buz gibi su kafasının üzerinden yüzüne süzüldüğünde uzun siyah saçları çıplak omuzuna yapışarak tenini irkiltti. Buz gibi suyla yıkanmayalı uzun zaman olmuştu. Lily'nin ölümünün ardından girdiği içki komasından çıkmak için en son bu yöntemi denemişti. Şimdi ise kollarında hayatını bitirdiği genç ve zarif bir kızla beraber onu tekrardan hayata döndürmek için duruyordu.
"İşe yarıyor Hermione. Beden ısın normale dönüyor."
Başının üzerinden akan suya oldukça minettardı Severus çünkü yüzüne akan su olmasa ağladığı çoktan ortaya çıkardı.
Evet ağlıyordu hem de delicesine. Öyle bir korkmuştu ki, kucağında tuttuğu hafif, tatlı yükü cayır cayır yanarken bir daha asla o kehribar renkli gözleri göremeyeceğini sanmıştı. Ancak hayır, yanılmıştı Severus. Genç kız hafif bir şekilde göz kapaklarını araladığında adam da ağlamayı bırakmış tebessüm etmişti.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Blood and Darkness / Snamione
FanfictionKaranlık soğuk mahzende iki kişi duruyordu yüz yüze. İkisi de öfkeliydi, ikisi de üzgün. Ama birbirilerine değildi bu öfkeleri hayır... Kadın anlatamamasına, adam anlayamamasına öfkeliydi. Uzayıp giden sessizliği nihayet adam bitirmeye çalıştı. Kon...