İyi akşamlar arkadaşlar. Biliyorum kurguyu özlediniz ama birkaç yapmamız gereken şey vardı bu konuyla ilgili. Oda hallolduğuna göre artık keyifle kaldığımız yerden devam edebiliriz. Bu hikaye kesinlikle ama kesinlikle tecavüzcüsüne aşık olan bir kızın hikayesi değil. Beyin yerine başka bir organ taşımıyoruz biz, bunu yazmayız ama okuyan bazı arkadaşlarımız maalesef anlamakta ve yorumlamakta biraz güçlük çekiyorlar. Bu onların sorunu artık bununla ilgilenmiyoruz. İsteyen istediği kadar kudurabilir. Biz yazmaya ve de sevilmeye devam edeceğiz. Hakaret edene de buradan kendilerine ayna tuttuğumuzu belirtmek isteriz. Küfürleriniz size ve sülalenize geri yansıyacak. Bizim açımızdan don't panic yorumlar hikayeyi üste çıkarıyor.🤣
Şimdi herkese keyifli okumalar❤🦋Gece yarısıydı. Saat üçle dört arası ancak olmalıydı ama buna rağmen Hermione gece boyunca bir kez bile gözünü kapatmamıştı. Sırtını yatağın eski oymalı başlığına yaslamış kapkaranlık odanın içinde tek aydınlık vasıtası olan ayın görüntüsünü açık kalan pencereden izliyordu. Ara sıra esen hafif rüzgar yüzünden içeri savrulan tül perde yanında uyuyan profesör Snape'in üzerini okşayıp tekrar geri çekiliyordu. İlk geceydi aslında, Hermione sırf kendi iradesi yüzünden uykusuz kalıyordu. Profesör Snape şaşılır bir şekilde gece boyunca rahat uyumuştu. Ne bir kabus, ne titreme, ne de acı çektiğine kanıt olan herhangi bir inleme duymamıştı genç kız. Sırf bu yüzden de varlığı tartışmalı Tanrılara minnet duyuyordu.
"Hermione, sen uyumadın mı?"
Ginny'nin uykulu, hafif hırıltılı sesi Hermione'yi düşüncelerinden ayırdığında genç kız yüzünü dönerek odanın girişine baktı. Arkadaşı hala esneyerek kapı koluna asılmış bir vaziyette ayakta dikiliyor, bir kendisine, bir de az önce izlediği pencereye bakıyordu.
"Uyuyamadım" dedi en son Hermione ve yatakta daha da doğrularak dizlerini bağdaş kurdu. Ginny, arkadaşının normal olmadığını fark ediyordu. Yüzü solgun ve endişeliydi. Bir hayli de yorgun görünüyordu. Genç kız endişeyle odaya girip yatağa oturdu.
"Yorgun görünüyorsun?"
Ginny, avuç içiyle Hermione'nin yanağını okşarken bir taraftan da yüzünü yan dönerek yatakta huzurlu bir şekilde uyuyan adama baktı.
"Ama profesör Snape oldukça huzurlu görünüyor. Gece boyunca hiç uyandı mı?"
"Bu gece kabus yaşamadık" diye kestirip attı Hermione. Sıkıntıyla iç geçirdikten sonra ellerini saçlarının arasından geçirdi. Adeta saç dipleri sızlıyordu. Bedeninde tarifsiz bir acı hissi mevcuttu.
"Mione, beni korkutuyorsun!"
"Her şeyi daha net hatırlamaya başladım Ginny. Bana verdiği sakinleştiricilerin etkisi geçti. Her şeyi anbean hatırlıyorum şu an."
Ginny, kızın itirafını duyduğu an elini uzatarak arkadaşının ellerini avuçları arasına aldı. Hermione buz kesmiş gibiydi. Göz bebekleri duyduğu tanımlanamaz acıdan büyümüştü.
"Sana o tarifsiz cehennemi anlatamam Ginny. Biz o kadarını hayal etmiyorduk inan. Savaşa katılırken ölmeye hazırdık hatırlıyor musun?"
Kızıl saçlı kız yutkunarak başını oynattığında Hermione alayla gülerek ters bir şekilde başını salladı.
"Lord'un öfkesi ve nefreti en korkunç kabuslarımızın bile üstünde Ginny. Ölüm çok daha kolay, çok daha cazip onun karşısında. O insanı yaşarken öldürüyor, Avada kullanmadan. Yaşama sevincini emiyor, öyle ki öldüren lanete ihtiyacı kalmıyor."
Hatırlamak en beteriydi. Uyuşmayı şu anki duygularının yerine tercih edebilirdi Hermione. Ama bu imkansızdı. Bir kere uyanmıştı işte ve acılarına son verecek olan adam kendisinden farklı olarak uzun bir uykuya dalmıştı. İçini saran ürpertiyle o anın etkisinden kurtulmak için güç almak istercesine Snape'e döndü. Elini sıkarken Ginny de gayri ihtiyarı aynı şekilde dönüp profesöre baktı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Blood and Darkness / Snamione
FanficKaranlık soğuk mahzende iki kişi duruyordu yüz yüze. İkisi de öfkeliydi, ikisi de üzgün. Ama birbirilerine değildi bu öfkeleri hayır... Kadın anlatamamasına, adam anlayamamasına öfkeliydi. Uzayıp giden sessizliği nihayet adam bitirmeye çalıştı. Kon...