13.bölüm-'Fool.'

1.5K 111 67
                                    

A/N: Hey uni-bitches! Korkunç bir şey yazdım ben ya... Gelecek bölüm düzelteceğim demiştim biliyorum ama daha da mahvettim sanırım.. Affedin?

Aslında çok konsantre olamadım.. Rüyamda 5SOS konserine gidiyordum ve konserden önce de kulise! Luke, Ashton ve Calum vardı ama M yoktu... Ve diğerlerini de hatırlamıyorum :D. Sadece Luke'ye sarıldığımı hatırlıyorum! Ehe, sonra da ordan çıkıp 1D konserine gidiyordum! Kuzenim Zeynep sahnede oturuyordu ve Niall da ona gülüyordu... :D Neyse. 

Ah, birde! YENİ KAPAĞIMIZ! Sizce de mükemmel değil mi?! Bunun için İrem'e çok ama çok teşekkür ediyorum. Ben resmen kapağa aşık oldum. Bakıp bakıp duruyorum! :3. Ellerine sağlık canım! 

Neyse ben baya uzattım! İyi okumalar hepinizi çok seviyorum!

Sıkıntıyla saçlarını karıştırıp yorganı biraz daha çekti kıvırcık çocuk. Hava aşırı sıcaktı fakat bunu umursamadan çektikçe çekiyordu yorganı. Stresliydi. Sıkıntılıydı. Nefes alamayacak gibiydi. Hayır, Louis ile ne ayrılacak duruma gelmiştiler ne de tartışmışlardı.

Dün evi temizlerken Louis ve Niall'ın kasetlerini bulmuştu. İzlemekte son derece kararlıydı. Birkaç saat sonra sabah olacaktı ve Louis'de annnesiyle alışverişe gidecekti. Harry'de o videoları izleyebilecekti.

Onun özeline girmek istemese de izlemek zorundaymış gibi hissediyordu. Onları görmeliydi. Louis'i, sevgilisini, uğruna ölebileceği adamı zamanında bu kadar kendine aşık eden çocuğu görmeliydi. Tanımalıydı. Onu bir başkasıyla görmekten ne kadar nefret etse de yapacaktı işte. Harry'nin mazoşist olduğundan şüphe duyuyorum. Hangi insan sevgilisini bile isteye başkasıyla görmek ister? Şahsen ben 'başkası' kelimesinden bile ölesiye nefret ediyorum. Ve Harry sevdiği adamı zamanında ölmesiyle o denli üzen, depresyona sokan kişiyle izleyecekti. Kısa ve öz. Mazoşist.

"Harry?"

Hızla yataktan kalkıp, karşısında saçlarını karıştıran ve uykulu olduğu her halinden belli olan sevgilisine baktı Harry. O kadar dönmemeliydi. Her beş saniyede bir endişeyle sağa ve sola dönüp duruyordu. 'Of'lamalarını da unutmamak lazım.

"Louis? Sevgilim seni uyandırdım değil mi? Tam bir aptalım!"

Cümleleri nefes almadan söylemiş, sonunda da kendini yatağına sinirle atmıştı. Louis gülüp, gözlerini ovuşturdu ve sevgilisinin yanına gitti. Tam bir aptaldı.

"Beni uyandırmadın kıvırcığım. Uyandım çünkü yanında uyumak istiyorum."

Yatıştırıcı gülümsemesiyle sevgilisine baktı ve onu itip yatakta yerini aldı. Harry'de onun bu 'mayışmış kedi' haline aşkla gülümseyip yanına kıvrıldı. Onu delicesine seviyordu ve bu sevgi artık korkuya dönüşmüştü. Kaybetme korkusu.

Her saniye Louis'in onu bırakacağından korkuyordu. Louis'in onu sevdiğini biliyordu. Fakat, her zaman ondan daha mükemmeli vardı. Harry belki de trilyonlarca kusuru olduğunu düşünürken, gözünde Louis kusursuzluğun tanımıydı.

Okyanus ve elektrik mavisi gözleri, yumuşacık saçları, gülümsediğinde elmacık kemiklerinin aldığı hal, kalemle çizilmiş gibi mükemmel ve öpülesi pembe dudakları... o mükemmeldi ve düşüncelerine göre Harry değildi. Hiçbir zaman da olmayacaktı.

"Yanıma gelip yatacak mısın yoksa öyle bakacak mısın?"

"Ah, şey evet. Üzgünüm. Dalmışım da."

Kıkırdayıp yorganı kaldırmış ve sevgilisinin yanına gelmesini beklemişti Louis. Harry'de bir gariplik vardı ve bu iliklerine kadar hissedilir derecedeydi. Eninde sonunda öğrenecekti. Öyle veya böyle.

Through The Dark (l.s)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin