8.Bölüm-'Happiness Mountain.'

1.6K 126 36
                                    

A/N: 

Selam! Yeni bölüm bu kadar geç gelidiği için özür dilerim. İnanın isteyerek olmadı. İstanbula bilgisayarı getirdim fakat internette sorun oluştu filan. Ama şimdi düzeldi ve daha sık yayınlayacağım! Ah birde şu özel bölümü yazmak için yanıp tutuşıyorum resmen! Aslında erken gelecekti o bölüm fakar siz olaylar yavaştan ilerlesin dediniz o yüzden geç oldu.

Neyse öyle işte. Sizi çok seviyorum! İyi okumalar umarım beğenirsiniz! 

Louis ve Harry sonunda hazırlanmış ve restorana gitmişlerdi. Eh, yol uzun sürmüştü fakat geldikleri yere değmişti doğrusu. Dışarıdan bakıldığında bile ne kadar nezih bir yer olduğu belli oluyordu.

Harry kapıyı açıp çıktıktan sonra Louis’nin de çıkmasını bekleyip arabanın yanında durdu. Bu sırada etrafı süzüyordu. Gördüğü şey hoşuna gittiği gibi sıcak gülümsemesi yüzüne yayılmıştı. Adeta gülüşüyle etrafa ışık saçıyordu. Dudakları gerilmiş ve yanaklarını, gülümsediğinde mükemmel bir şekilde süsleyen gamzeleri ortaya çıkıvermişti. Louis o gamzelere tapacak kadar seviyordu. Aşık değildi. Seviyordu sadece. Ya da kendini kandırmakta ciddi derecede ustalaşmıştı.

Louis arabadan inmiş ve temiz havanın kokusuyla Harry kadar olamasa da sıcak bir gülümseme bahşetmişti dünyaya. Niall gittiğinden beri, Harry de geldiğinden beri anca bu kadar gülümseyebiliyordu. Gülümsemesi gözlerine ulaşmıyordu belki fakat gülümsemek için de elinden gelenin fazlasını yapıyordu. Gerçi Harry onu gerçek gülümsemesine ulaştırabiliyordu. Bazen.

"Louise."

Evet kıvırcık?”

Burası harika!”

Harry adeta kuş gibi cıvıldamış ve mutlulukla kahkaha atmıştı. Louis ise onu gülümseyerek izlemiş ve o da kendine engel olamadan gülmüştü. Harry gerçekten de yaşamayı biliyor ve en küçük şeyde bile mutlu oluyordu. Eh, burası pekte küçük değildi ya neyse.

Biliyorum kıvırcık. Ama daha yemeklerini görmedin.”

Harry acıktığını hatırlayınca karnı guruldadı ve Louis’nin yanına koşup onu kolundan çekiştirdi.

O zaman çabuk yürü! Ben sabahtan beri hiçbir şey yemedim ve çok açım!”

Biliyorum Harry bende yemedim. Aynı evde yaşıyoruz.”

Louis gülerken Harry gözlerini devirmişti. Harry açtı ve yemek yemeliydi fakat bu zerre kadar Louis’nin umurunda değilmiş gibi gözüküyordu.

Harry’nin çekiştirmeleri bitmiş ve kapıya ulaşmışlardı. İhtişamlı büyük altın ve krem rengi kapıyı açıp içeri girdiklerinde yerde uzun bir kırmızı halı vardı. Ve bu, sizi orada yürürken kesinlikle özel hissettiriyordu. Kırmızı halının sonunda bir kürsü ve onun önünde de şık giyinimli genç bir adam duruyordu. Oraya doğru ilerleyip Louis bütün konuşmayı yapmış ve boş bir masa olup olmadığını sormuştu. Orası ne kadar lüks bir restoran olursa olsun rezervasyon kavramı onlarda yoktu. İşte böyle zamanlarda da gelinebilecek yerler arasında burası listenin ilk sırasındaydı.

Louis ve Harry cam kenarında ki masalarına geçip temiz havanın kokusu ve manzaranın güzelliği ile mest olmuşlardı. Burası gerçekten güzel bir yerdi.

Sen burayı nerden biliyorsun Louise?”

Ailecek yemeğe gelirdik eskiden. Tabii sonra Niall öl-“

Tamam anladım.”

Harry sıcak bir gülümseme göndermiş ve güç vermek adı altında ki düşüncelerine uyarak uzanıp Louis’nin elini tutmuştu. Fakat şey, tabii ki de düşüncelerinde yaşasaymış sizce de daha iyi olmaz mıymış?

Through The Dark (l.s)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin