BÖLÜM 11: KÖTÜ OLAN HER ŞEY

26 4 1
                                    

Utku yüzüme şaşkın şaşkın bakmaya devam ederken kendimi gülmemek için zor tuttum. Adımlarımı Utku'ya çevirdim. Yanına geldiğimde eğildim ve yanağına minik bir öpücük kondurdum.  bunu neden yaptığımı bile bilmiyorum. İçimden geldi işte. Şaşkınlığı daha da artarken büyük bir kahkaha attım ve hemen yanına oturdum.

" Sadece şakaydı.... Korkmana gerek yok... Seni yemem..." şaşkınlığını üzerinden atmak istercesine başını sağa sola salladı. Ani bir haraketle ayağa kalktı. Elini saçlarına daldırdı ve Dudaklarını araladı.
" korkmadım zaten. Sadece. sadece böyle bir şey beklemiyordum o kadar! " şaşkınlık yok olurken sinirli ses tınısı hakim olmuştu ona. " Sakin ol şampiyon. Sadece şakaydı. " Dudaklarını yaladı ve odadan çıktı.

Utku'nun ardından bir kapağı kırık dolabına yaklaştım ve kırık olmayan kapağını narince açtım. Kırılıp üstüme kalmasını istemem sonuçta. Elime ilk gelen tişörtü üzerime tuttum. Uzundu. Aslında Utku giyse poposunu kapatmazdı lakin bana uzun geldi. Tişörtü utanarak burnuma götürdüm ve kokusunu içime çektim. Neden utandığım hakkında en ufak bir fiktim bile yok. Kokuyu derince çektim içime. Acaba giyince onun gibi kokar mıydım?,  Ona benzer miydim?

İç çamaşırı olarak bir şey bulamayacağımdan dolayı sütyenimi ıslatmayacağım. Kilot yerine ise Utku'nun boxerini giyeceğim, yapacak bir seyim yok. İmkanlar el vermiyor. Kıyafetleri giydiğimde nasıl olacağımı düşündüm ve kendi kendime gülümsedim. Aklıma birden bire Utku'yu öptüğüm geldi. Şuan ki aklım olsaydı asla böyle bir şey yapmazdım. Ama o an o tatlı suratına karşı gelemedim ve hormonlarım tarafından gazaba uğratıldım. Acaba onu öptüğümde ne düşünmüştü? Off! Sıkıntı ile derin bir nefes aldım ve banyoya ilerledim. Utku ise lavobadan çıkıyordu. Tek bir kelime bile etmeden yanımdan geçip gidiyordu. Arkasından seslendim,
" boxer çocuk! Şohbenin suyunu ayarlar mısın? Tabii... Zahmet olmazsa " Elini sıkıntıyla saçlarına daldırdı ve Dudaklarını yaladı. Neden zaaflarımı tetikliyordu ki şimdi! Ben hormonlarım ile savaş ederken, Utku yanından geçti ve banyoya girdi. Bende beşinden girdim.

Utku suyu açtı ve sıcaklığını test etmek için elini suya tuttu. İstediğini almış olacak ki gülümsedi. " geç yıkan lağım faresi " Sinirle ona yaklaştım. " n-ne dedin sen! " bu sefer koz ondaydı, gülme sırasının onda olduğu gibi. " hiç " dedi bakışlarını başka bir yere çevirirken.
" unuttuysan hatırlatayım! BEN   TIRTIL'IM ,  SENİN TIRTILIN! Farede nereden çıktı şimdi? " Kahkahası banyo duvarlarında yankılanırken ne kadar sevmesemde gözlerimi devirdim.
" Çık yıkanacağım.. Tabi çok istersen kalabilirsin " yanakları anında kızardı. Utanacağını biliyordum. Ve bu hoşuma gitmişti. Bunu daha öncede söylemiştim, hoşuma giden şeyleri yapmayı severim.

Utku hızla banyodan çıktı, çıkarken kapıyıda kapatmayı ihmal etmedi. İlk önce eğildim ve çoraplarımı çıkardım. Sabırsız bir şekilde suyun altına girdim. Hemde kıyafetlerim ile. Suyun altına dönüp duruyordum. Dans ediyordum. Sanırım burada mutluydum. Utku'nun yanında. İlk önce üzerimdeki penyeyi çıkardım ve bir kenara attım. Hemen ardından altımdaki eşofmanı da çıkardım. İç çamaşırlarım ile yıkanıyordum. Ne!  Bir dakika, iç çamaşırlarım ile mi ? Sütyenim ıslandı!
Aptal kafam! Utku'yu utandırayım derken sütyenimi çıkarmayı unuttum. Ve şimdi evde sütyensiz dolaşmak zorundayım. Allah'ım bir düşünsenize löp löp.

Rahat bir banyo seansından sonra odaya doğru ilerlemeye başladım. Utku'dan ses seda çıkmıyordu. Odaya girdim ve kapıyı kapattım. Giymek için hazır ettiğim kıyafetleri yatağın üzerinden aldım ve üzerime geçirdim. Üzerimde sadece boxer ve tişört vardı. Tişört bol olduğundan dolayı göğüslerimi abartarak kadar belli etmiyordu. Boxer ise tişört uzun olduğundan ötürü gözükmüyordu.
O kadar da şanssız sayılmam ha! ne dersiniz? 

Odadan çıktım ve direk tablo ile bakıştım. Koza... Ona göz kırptım, ardından Utku'yu bulmak üzere oturma odasına girdim. Tamda tahmin ettiğim gibi deri koltuğa uzanmıştı. Yanına doğru ilerledim. Sadece bu odada parke vardı. Ayaklarım soğuk ile buluştuğunda ürperdim ve sonuç olarak tüylerim diken diken oldu.
Utku'nun yanında otudum ve elimi çıplak göğüsünün üzerine koydum.

" Sana bir şey sormak istiyorum. " kapalı olan gözlerini açtı ve beni süzdü.
" ilk önce saçlarını kurut! Hasta olmanı istemem " gülüşüm yavaş yavaş yüzüme yayıldı.
" gülümsemeni gerektirecek bir şey yok, Tırtılım. Sadece hasta olduğunda seninle uğraşamam " gülüşüm anında yok oldu. Sesli bir şekilde yutkundum. Üzülmüş olduğumu düşünmüş olacak ki
" şaka yaptım... Sadece sen şaka yapacak değilsin değil mi? " Başımla onayladım. Yattığı koltukta doğruldu ve gözleri ile küçük masanın üzerinde duran penyeyi işaret etti. Bu penye markete giderken giydiği penyeydi. Oturduğum yerden uzandım ve penyeyi alıp ona uzattım. Penyeyi saçlarıma götürdü, yavaş haraketlerle kurutmaya başladı. Karnımın karıncalanmaya başladığını hissettim birden. Bir yandan saçarımı kurutma çalışıyor , bir yandan da beni tembihliyordu.

" Eğer saçlarını kurutmazsan sinüzit olabilirsin ve bu feci baş ağrısına yol açar.... Herneyse sorunu sor " nihayet bana söz hakkı verdiğinde  düşüncelerimi nasıl kelimelere dökeceğimi düşündüm.
" Utku.. Hani böyle.. Kızlar heyecanlanınca karnında kelebekler uçuşuyorya... Bende de oluyor mudur?"
Ellerini saçlarımdan çekti ve saçlarım nedeniyle ıslanan penyeyi bir kenara attı.
" Hayır.. Sende olmuyordur " Ona sorarcasına baktım. Neden olmazdı. Ona bunu düşündüren şey ne?
" çünkü " dedi gözlerini gözlerime sabitlerken " Senin kelebeklerin yok... Çünkü sen bir kelebek olacaksın. "
Heyecenıma yenik düşerek
" peki ben ne zaman kelebek olacağım "
Gözlerimdeki gözlerini çekti.
" Benden gitmeden önceki gün.. O gün kelebek olacaksın. " Başımı olumsuz anlamda salladım. Ama konuşamadım. Ondan gitmek istemiyorum. Hep onunla kalmak istiyorum. Karnıma bir öküz oturdu resmen. Ondan ayrılma düşüncesi bile üzülmeme sebep oluyor.

Başını yana çevirdi, bana bakmıyordu. Elimi büyük bir cesaretle çenesine götürdüm ve bana bakmasını sağladım.

" Senden gitmek istemiyorum " Gülümsedi. Minik gamzesi beni selamlayıp hemen yok olurken karnım tekrardan karıncalandı.

" Bende " dedi devamını getirmek istemezcesine " Bende... Benden gitmeni istemiyorum " nerin bir nefes aldı " ama benim küçük tırtıl'ım da kelebek olmayı hak ediyor " Ellerimi dizine koydum ve yüzüne yakınlaştım.

" a-ama senin yanında da kelebek olabilirim"
Başını sağa sola salladı
" kelebekler sadece bir gün yaşar tırtıl'ım. Ben senin ölümünü görmek istemiyorum. Ben kelebeğimin ölümünü hatırlamak yerine, tırtılımın gülüşünü hatırlamak istiyorum "

İnciliyordum. O'da gitmemi istemiyordu ama sanki gitmek zorundaymışım gibi davranıyordu. Artık tırtıl da olmak istemiyorum, kelebekte... Ben ben olmak istiyorum. Eğer kelebek olacağım için Utku'dan ayrılmak zorunda kalacaksam, kanatsız olmak istiyorum. Belkide o zaman ondan gidemezdim. Kozam açılıp içinden düşerdim. Ya Utku beni düştüğüm yerden kaldırırdı,  ya da birinin beni gelip ezmesini beklerdim.

Ben senin için olmayan kanatlarımdan vazgeçtim, Utku. Acaba sen benim için nelerden vazgeçeceksin.

.

.

.

.

Bölüm Hakkındaki fikirlerinizi duymak için can atıyorum doğrusu. Bir daha ki bölümde görüşmek dileğiyle...

GÜNAH TOHUMU Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin