Harika ötesi yorumlarınız ve votelar için teşekkür ediyorum.. Seviyorum sizi. ^^
Irmağın giydiği elbise için: http://i.hizliresim.com/1jPGOG.jpg
Parça: Blueneck - Seven
Kesinlikle görgüsüz gözükmek listemde olan son şeydi. Ama bu gözlerimi pörtleyip, dudaklarımı şaşkınlıkla aralamama engel olmadı. Davet'in Handelerin evinde verileceğini biliyordum ama havuzlu normal bir villa bekliyordum. Bu gördüğüm bir saray gibi bir şeydi. Ağzımı kapatıp kendime Rüzgar'ın aile dostu olduğumuzu hatırlattım. Kaçmayı düşünüyorsam bu oyuna bir süre katlanmam gerekiyordu.
Aslında bir planım yoktu. İçimden nasıl geliyorsa, şartlar neyi gösteriyorsa öyle davranacaktım. Bir plan ile kaçmamın imkanı dahi yoktu. Rüzgar son derecede zeki bir insandı ve beni şaşırtacak şeyler yapacağını biliyordum. Bu yüzden benim onu şaşırtmam gerekiyordu.
Arabadan inişimizden beri 3. tökezlemem gerçekleşirken Rüzgar homurdanarak beni kolumdan tuttu. Onu ittirmedim ya da kendim yürüyebileceğimi söylemedim. Bu benim açımdan ters bir durumdu.
''Düştüğüm hallere bak.'' küçük bir kız gibi isyan eden Rüzgar'a bakakaldım. Burada rezil olan bendim, o değil.
Benim tabirimle ''saray''ın kapısının önünde durduk ve tüylerimin ürpermesine neden olan bir güvenlik görevlisiyle bakıştık. Rüzgar adama yaklaşıp bir şeyler mırıldadı. Benim hakkımda olduğu güvenlik görevlisi bana kaçamak bir bakış atınca anlamıştım.
Rüzgar geri dönerek beni şaşırtan bir hareket yaptı ve koluma girdi. Ona şaşkınlığımı gizleme gereği duymadan baktım. ''Fahişelerini koluna alıyor musun?'' aynı zamanda kaşlarımı çatmıştım.
Bana alay kusan bir şekilde gülümsedi. Dişlerinin de mükemmel olduğunu fark ettim. Bembeyaz. ''Hemen alışma. Ayrıca kendini acındırmayı kes.'' emir kokan kelimeleri sindirmem birkaç saniyemi alırken görkemli kapıdan içeri girmiştik.
Gerçekten sürekli kendimi acındırıyor muydum? Buna acındırmak denmezdi ki. Sadece gerçekleri su üstüne çıkarıyor ve onları Rüzgarla karşı karşıya getiriyordum. Ayrıca kendisi de doğru olmadığını inkar etmiyordu. Bu gerçek beni bir kere daha aşağılarken yanımıza yaklaşan çifti gördüm.
İyi giyimlilerdi ve 40'lı yaşlarında olmalıydılar. Rüzgar anında girmiş olduğu kolumu sıktı ve kendime gelmemi sağladı. ''Bunlar Hande'nin ailesi. Sorularını kibarca cevapla ve fazla konuşma. Sürekli gülümse.'' emirlerine farkında olmadan onaylarcasına başımı salladım. Kendimi itaatkar bir köpek gibi hissederken Hande'nin ailesi yanımıza gelmişlerdi bile.
Babası Rüzgar'ın elini kibarca sıkarken aynı şey annesi ile de gerçekleşti. ''Rüzgar.'' babasının tonu son derece mesafeliydi.
Gözler bana dönünce ne yapacağımı bilemeyerek bir an ''Bu adam beni satın aldı!'' diye ciyaklamak, ardından beni kurtarmaları için onlara yalvarmak istedim. Ama Rüzgar'a olan korkum bu isteği elinin tersiyle itti ve kendime gelmem için beni çimdikledi.
''Genç bayan.'' kırmızıya boyanmış manikürlü tırnaklar bana doğru uzandı ve gülümseyip o eli sıktım. Babası da aynı şekilde uzattığında ona da sıcak olduğunu umduğum bir gülümseme gönderdim ve onunda elini sıktım.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
SAHİP
Teen FictionÖfkesi, merhametini bir kalkan görevi görerek gizliyordu. O öfkenin ta kendisiydi. Ve, bundan daha fazlası..