Geciktiğini farkındayım ama tatildeyim ve nete girmem biraz zaman alabiliyor. Umarım telafi edebilirim, bir sonraki bölüm 3-4 güne gelir diye umuyorum.
Bu arada multimedia da bayankorkunun yapmış olduğu harika bir afiş var, kendisine çok çok teşekkür ediyorum! *-*
Keyifli okumalar, umarım beğenirsiniz. Yorumlarınız ve votelarınız beni çok mutlu ediyor, sakın unutmayın. Öpüyorum :*
8. BÖLÜM: ''GERÇEKLER''
Yaşamı boyunca sessizlik nedir bilmemiş olan insan, sessizlikten korkar. Gecenin dehşeti, karanlığından çok sessizliğinde yatar. Esiri mutsuz eden; zindan değil, özgürlüğün çınlayan ritminin eksikliğidir. Carlos Fuentes
Aşina olduğum oda, artık küçülüp beni yutacakmış gibi bir hisse kaptırıyordu beni. Günlerdir tek kelime etmiyorduk. Sessizliği beni düşündürüyordu, düşüncelerim korkmamı söylerken ben bu sessizliği bir nedene bağlayamıyordum.
Bugün onunla geçirdiğim 9. güne giriyorduk..
9 gün.
9 gün hayatımdan eksilmişti. 9 gün kaybetmiştim, bir hiç için 9 günüm gitmişti.
Kendime daha fazla Rüzgar'ı düşünmeme emri vererek yataktan çıktım. Odadaki büyük ayna tüm kusurlarımı göstermek istermişcesine bana göz kırpıyordu. Yavaşça aynaya yaklaştım ve sıcaktan dolayı kıpkırmızı olduğumu gördüm. Yanaklarımın üzerine tatlı bir kırmızı sinmişti. Gözlerimi kırpıştırdım, bu hareket beni gözlerime bakmaya zorlarken göz altlarımın morardığını görüp aynadan uzaklaştım.
Kendime eziyet edip, ne kadar rezil halde olduğumu görmemin bir manası yoktu.
''Nasıl görünüyor görmek istiyorum, çok canı yanıyor gibiydi.''
''Hande.'' uyarı dolu tanıdık ses.
Hande görüş alanıma girince aynadan bir adım daha uzaklaştım. Odaya öyle bir dalmıştı ki bu rahatsızlıkla dolmama neden olmuştu.
''Irmak!''
Ne sanıyordu bu kız, arkadaş olduğumuzu falan mı?
''Nasılsın? O günden sonra görüşemedik. Kendini iyi hissediyor musun?'' endişeli gözüküyordu. Ama ben onun Rüzgar'ı görmek için beni bahane ettiğini biliyordum. Basit bir kızdı, çözmesi kolaydı.
Kendimi gülümsemeye zorladım. ''İyiyim.''
''Morluk falan var mı? Bir doktora gözüktünüz dimi?'' gözleri benden kapıya yaslanmış bizi izleyen Rüzgar'a kaydı.
''Evet.'' dedi Rüzgar kısaca. Bu küçük yalana uymak yerine doğruyu söylemek istedim. Ama bu herifle daha fazla iletişim içinde bulunmak istemiyordum. Birbirimize bağırıcak olsak bile. ''Salona geçin.''
Rüzgar'ın emri üzerine benim kadar sinirlenmeyen Hande'ye kaşlarımı çattım. Biz salona geçerken Hande'nin topuklularla daha fazla dayanamadığını görüp çıkarmasını izledim.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
SAHİP
Teen FictionÖfkesi, merhametini bir kalkan görevi görerek gizliyordu. O öfkenin ta kendisiydi. Ve, bundan daha fazlası..