Tek istediğim ilginin artması, okuyan var biliyorum votelar iyi sayılır ama az yorum geliyor ve gelse bile çoğu ''yb, harika'' tarzı oluyor. Böylece olan hevesim kırılıyor :/
Sınır koymuyorum ancak lütfen vote tuşuna basmaktan ya da eleştirmekten çekinmeyin/üşenmeyin.
İyi okumalar, seviyorum siziiii :')
Düşüncelerim çırpılmış yumurta gibiydi. Kendimi tamamen boşlukta hissediyordum. Duyularım çalışmaz hale gelmiş, dudaklarım birbirine yapışmıştı sanki.
Korku.
Korku heryerdeydi, bu dört duvar arasında, düşüncelerimde, bedenimde. Her hücremde hissediyordum korkuyu. Şakaklarım zonkluyor, sırtımdan terler boşalıyordu. Beynim komutlarını yerine getirmiyor gibiydi. Bir beynim olduğundan bile emin olamıyordum, o derece bir korkunun içine batmıştım. Her yanımı korku sarmıştı.Karanlık.
Tüm korkularımın odak noktası olan karanlık buradaydı. Her yerdeydi, korkuya eşlik ediyordu. Kimse yoktu, yalnızdım. Tek başıma cehennemin içinde yavaş adımlarla ilerliyordum sanki.
Kaskatı kesilmiş bedenim hıçkırıklarla sarsılmayı kesmişti. Gerçi sorgulamıyordum, en azından düşündüğüm şey gözyaşlarımdı. Korkularım değil.
Göz yaşlarım akmaz hale gelmişlerdi, onun yerine sessiz iç çekişlerle süslenmişti odanın içi. Küçük fakat modern evde sesim yankılanıyordu. Duvarlara çarpan hıçkırıklarımın yansımasını duyabiliyordum. Kulaklarıma batan küçük iğneler gibiydiler.
Bacaklarımı karnıma çekip bir top böceği şekline geldim. Yorganın altında güvende hissetsemde nefesimin kesilmeye başladığını hissedebiliyordum. Yorgan beni korkularımdan sonsuza dek kurtaramazdı.
İnaçlığım yüzünden Rüzgar'a kalmasını söyleyememiştim. Bir kaç saate geleceğini söylese de hiç bu kadar kötü olduğumu hatırlamıyordum. Dışarıda olduğunu bildiğim Ufuk Bey bile korkumdan sıyıramıyordu beni.
O olmadan kaç gece dayanmıştım? 5 mi, 6 mı? Neden şimdi böyle davranıyordum? Neden duygularıma söz geçiremiyordum.
Düşüncelerim çırpılmaya devam ederken tüm evde yankılanan, kapının çarpılma sesini duydum. İçim anında korkuyla kavrulurken, kımıldamadan durmaya devam ettim. Derin nefes alış verişlerimi duyabilecekmiş gibi nefesimi tutmuştum. Yorganın içi insanı sıkıyordu, korku ise boğuyordu.
Bir inleme sesi kulaklarımı doldurunca seslere kulak kesildim. Parkede birden fazla ayak izinin sesi duyuluyordu.
Bir vazonun düştüğünü duyduğumda korkuyla büzüldüm. Ufuk Bey neredeydi?
Hırsız mı girmişti?
Belkide gelen Rüzgardır diye düşünmeden edemedim. Erken bir saatte gitmişti ve tek kelime etmemişti. Şimdi dönmüş olabilirdi ancak diğer ayak sesleri?
Korkunun beni daha fazla tırmalamasına izin vermeden derin bir nefes aldım. Koruyucu kalkan görevi gören yorganı kenara fırlatıp yataktan indim. Parkede ses yapmak istemediğimden, parmak uçlarımda salona yürüdüm.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
SAHİP
JugendliteraturÖfkesi, merhametini bir kalkan görevi görerek gizliyordu. O öfkenin ta kendisiydi. Ve, bundan daha fazlası..