13. Bölüm

755 95 16
                                    

#Jongin

Baekhyun'nun sesini kulaklıktan duyduğumda Chanyeol ve ben dükkana giden yolu yarılamıştık.
"Onları buldum. Chanyeol un tahmin ettiği gibi 2 sokak arkadaki yüksek binanın çatısındalar. Çatıdaki güvenlik kamerasını hackledim ama kameraya arkaları dönük olduğu için kimlik tespiti yapamıyorum. Ateş için hazırlanıyorlar. İki kişiler. Siz onları fark ettiğimizi çaktırmadan devam edin. Ben onları izliyorum."

Baekhyun sözlerini bitirdiğinde Chanyeol ve ben bakıştık. Saha ajanı olduğunuzda böyle şeylerle çok sık karşılaşırdınız. Chanyeol'un hemen sağ kulağının üzerindeki yeni kabuk bağlamış yara da ya bir çatışma kurbanı ya da keskin nişancı kurşunuydu. Keskin nişancı kurşunları oldukça hızlı hareket etmeyi gerektirirdi. Chanyeol çok konuşan, aptal bir ajan olabilirdi ama işini iyi yaptığı yadsınamazdı.

Önden gidip dükkanın kapısına doğru eğildim. Ben kilitle uğraşırken Chanyeol etrafı kolaçan ediyordu. İçeri gizlice girecek ikili için oldukça normal bir sahneydi yani. Derken Baekhyun'nun sesini tekrar duydum kulaklarımda "Şimdi"

Baekhyun daha kelimenin sonuna gelmediğinde biz Chanyeol'a yer değiştirmek için hareketlenmiştik. Chanyeol eğildiği için kurşunun biri onu geçip dükkanın duvarına saplanırken ben onun kadar şanslı değildim. Ayaklanırken kendimi olabildiğince geri çekmeye çalışsam da kurşun direk koluma saplanmıştı.

"Kaçtırlar"
"Boşver şimdi onları Kai vuruldu."

#Sehun

"3 e kadar sayıyorum. 1... 2... 3..." Luhan'la mükemmel bir kordinasyonla aynı anda tetiğe bastığımızda Kai ve ortağının işi bitmişti gözümde. Ama daha biz tetiğe bastığımız anda ikisi de hareketmişti. Luhan'nın kurşunu hedefi şaşırırken benimki omzuna saplandı.

"Siktir" Yine mükemmel bir kordinasyonla aynı anda küfür ettiğimiz de hızla silahları topluyorduk.
"Ne oldu orada?" Lay'in mekanik sesi ortamdaki parçaları ayrılan silah sesine karıştı.
"Kai yanında 4 yapraklı yoncasını getirmiş." İşini bitiren Luhan telsize konuştu. Zaten ben konuşacak durumda değildim. Dişlerimi sıkmış sinirmi parçalarını sökercesine çıkardığım silahtan çıkarıyordum.

Ben işimi bitirdiğimde binayı aynı hızla terk etmiştik. Binanın yan sokağında bizi bekleyen arabaya varır varmaz direksiyondaki çocuğu kaldırıp arkaya oturttum. Şuan deli gibi araba sürüp arabayı bir yerlere çarpmak istiyordum. Gaza birden öyle yüklenmiştim ki araba ara sokaktan çıkarken tekerlekler asfaltta iz bırakmıştı. Çıkan gürültüden bahsetmek bile istemiyordum. Lay'in peşi arkası kesilmeyen sorularına bir de Tao eklendikten sonra telsizi kapattırdım Luhan'a. En azından karargaha varana kadar kafa dinlemeyi hak ediyordum.

***

Ne kadar zamandır atış alanındaydım bilmiyorum. Elime geçen her türlü ateşli silahın şarjörünü ve yedek şarjörlerini boşaltmıştım çoktan. Biten şarjörleri nereye gittiklerini önemsemeden etrafa fırlatıyordum. İlk defa ıskalamıştım. Ben ilk defa bir hedefi kaçırmıştım.

"Bütün cephaneliği bitirmeyi mi planlıyorsun Sehun?" sesi oldukça keyifli gelen Kris birkaç adım gerimde duruyordu. Kulağımdaki kulaklığı çıkarıp silahımı indirdim. "Bilmiyorum bütün cephaneyi bitirirsem cezalandırılır mıyım?"
"Büyük ihtimalle"
İstemsizce gülümsedim. "Neden bu kadar keyiflisin?"
"Sen neden değilsin?"
"Iskaladım."
"Doğru bu mükemmel portföyünde kara bir nokta olacak."

Kris birkaç adımda yanıma gelip belindeki silahı çıkardı. Hızla nişan alıp hedeflerden birine ateş etti. Duruşu öyle sağlamdı ki silah sanki hiç geri tepmemiş gibi sabit duruyordu Kris'in eli. Silah en ideal açıyla hedefe doğrultulmuştu. O ne zaman atış yapsa ben böyle kalıyordum. Adam mükemmeldi resmen ve bu bana tekrar ıskaladığım gerçeğini hatırlatıyordu.

Klişe // SekaiHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin