Sehun banyo yaparken mutfağa geçip bir şeyler hazırlamaya başladım. Bu sırada bir kulağımda banyodaki su sesindeydi. Domatesleri tek tek doğramaya başladığımda dış kapıdan gelen sesle elimi tezgahın altındaki silaha attım. Bir kulağım hala banyodaki su sesindeydi. Bekleyip biraz daha sesi dinledim ama kesilmişti. Elimi tezgahın altındaki silahtan çekip koridora doğru ilerledim yavaşça. Vestiyerin kapağını açıp gizli gözdeki silahın şarjörünü kontrol ettim. Silahı pantalonumum arkasına yerleştirip kapı deliğinden dışarıyı kontrol ettim ama kimse görünmüyordu. Banyodan gelen su sesine ve Sehun'nun banyoda saatler harcamasına şükrederek hızla kapıyı açtım.
Ama kesinlikle kapının önüne eğilmiş bir Taemin beklemiyordum.
"Tae?"
"Hey Jongin! Yardım eder misin?"Gözlerim Taemin'den yerdeki kağıtlara kayınca hızla ona yardım etmeye başladım. Kapıdaki tıkırtı kağıtların olduğu dosyayı düşürünce olmuş olmalıydı.
"Bu saatte seni hangi rüzgar attı?"
"Dosyayı bitirip sana getirmem hakkında anlaşmıştık?"
İstemsizce kaşlarımı çatmıştım. "Öyle mi?" Kesinlikle hatırlamıyordum.
"Aslında dün bitirmem gerekiyordu ama tembellik yaptım. Çok üzgünüm Jonginnie~"
"Önemli değil Taemin. Hadi gel içeri biz de kahvaltı yapıyoruz."
"Rahatsız etmek istemem."
"Saçmalama gel hadi."Taemin'e mutfağa kadar eşlik ettiğimde su sesinin artık gelmediğini fark etmiştim. Nerdeyse hazır olan masaya son dokunuşları da yapıp Sehun'a bakacağımı söyleyerek mutfaktan ayrıldım.
Sehun banyodan çoktan çıkmıştı. Kapıyı çalarak odaya girdim. Sehun yatağın ucuna oturmuş duvara bakıyordu. Yüzünde sıkkın bir ifade vardı.
"Sehun?" Endişeyle seslendiğimde Sehun hızla kafasını bana çevirdi. Birden gözleri kısılana kadar gülümsedi. Malesef bu gülüş endişelerimi gidermemişti. "Bir sorun mu var?"
"Hayır" yerinden kalkıp beni kendine çekti. Üzerinde hala bornozu vardı.
"Tuhaf davranıyorsun."
"Öyle mi?"
"Bornozunla oturmuş duvara bakıyorsun?"
"Bornozumla durmayı seviyorum. Daha rahat" durdu ve yüzüne çapkın bir gülümseme yerleştirdi "ve özgür" derken bana sürtündü. Dudaklarıma ulaşan inlemeyi dudaklarımı ısırarak içerde tuttum. Beni birden yatağa çektiğinde ne olduğunu anlayamadan Sehun'nun altındaydım. Yüzündeki gülümsemeyi hiç bozmadan beni gıdıklamaya başladığında ona engel olmaya ve karşılık vermeye başlamıştım. İçerdeki misafiri unutmuş Sehun'la yatakta yuvarlanıyordum.Sehun'u durdurmayı başarabildiğimde hızla yataktan fırladım. "Üstünü giyin ve yemeğe gel." Kapıya doğru hızlı adımlarla gittim. "Seni seviyorum"
"Ben de seni"Mutfağa geri döndüğümde Taemin'nin pilavları kaselere koyduğunu gördüğümde biraz mahçup hissetmiştim. Misafire iş yaptırıyordum resmen.
"Ne kadar da kötü bir ev sahibiyim değil mi?"
"Ahh Hayır, sorun değil Jongin. Misafir sayılmam."
"Saçmalama ve geç otur hadi."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Klişe // Sekai
Fanfiction"Ateşle oynuyorsun Jongin. Çok fena yanacaksın" "Zaten yanıyorum görmüyor musun?" "Sen yandığını sanıyorsun." Luhan yarım saatlik görüşme boyunca ilk defa konuşmuştu. "Sehun gerçeği öğrendiğinde alnında 35 kalibrelik bir delik için yalvaracaksın KİM...