Yazar: fauxglitter
Çeviri: MonaCumartesi akşamı, Chanyeol, beyaz Audi'si ileBaekhyun'u almak için saat 18: 00'de gelmişti. Baekhyun, pahalı, şık bir takım elbise giymiş olan Chanyeol'un yanında çok utanmış hissetmişti. Baekhyun, görkemli Park Chanyeol'a nazaran çok sefil hissediyordu. Baekhyun aşağıdaki mağazadan aldığı eski ve biraz fazla büyük olan ikinci el bir takım elbise giyiyordu.
Tüm kıyafeti hakkında ki tek bir özellik varsa o da safir kol düğmeleriydi. Çok acınasıydı, çünkü çok daha iyi bir takım elbise giymeyi kesinlikle hak ediyordu. Baekhyun içten bir şekilde içini çekti ve Chanyeol'un davetini kabul etmede bir hata yapmış olabilir mi diye defalarca kez düşündü.
"Harika görünüyorsun." Chanyeol önünde ki varlıkla kalbinin takla atmasına neden olarak genişçe sırıttı. Gözleri, Baekhyun'u onaylayan bir şekilde yukardan aşağıya doğru süzdüğü için beğenmiş bir şekilde büyüdü. Elbette, takım elbisesi daha iyi günler görmüş gibi görünüyordu ama Baekhyun mükemmel bir şekilde üstesinden gelmişti. Baekhyun'un pürüzsüz alnını ortaya çıkaran mükemmel bir şekilde arkaya yatırılan saçları ile bir manganın sayfalarından çıkmış prense benziyordu.
"Teşekkürler. Sen de çok şık görünüyorsun." Baekhyun yüzünde saf bir gülümseme ile cevap verdi. O, özgür ruhlu ve neşeli adamın mükemmel bir şekilde uygun bulduğunu düşündü Chanyeol'un ateşli kızıl saçlarına dokunmak için çok tuhaf bir dürtüye sahipti.
"Ne söyleyebilirim ki? Doğduğum günden beri inanılmaz DNA'larla kutsanmıştım."
Baekhyun kıkırdadı. Bu, Baekhyun'un, fırtına sırasındaki kırılgan, savunmasız adamdan farklı olarak alışkın olduğu, kendinden emin ve kendine güvenen Park Chanyeol'du. Bir bakıma fırtına, ikisini birbirine daha da yaklaştırmıştı ve Baekhyun hala öpücüğü aklından çıkarmamıştı. Anıları tekrar tekrar aklından geçerek, gece gündüz ona işkence ediyordu.
Chanyeol de öpüşmeyi onun düşündüğü kadar düşünmüş müydü merak etti, ama ne yazık ki öpücüklerin onun gibi bir playboy için pek bir şey ifade etmediğini sonucuna üzülerek varmıştı.
******
Geldiklerinde, parti zaten misafirlerle dolup taşıyordu. Baekhyun çevresini baktı, biraz bunalmış ve yerinden edilmiş hissediyordu. O herkesin en iyi kıyafetleri ve elbiseleriyle tertemiz bir şekilde giyinmiş ve garip ama zorunlu muhabetlerin yapıldığı resmi partileri hiç sevmezdi.
Baekhyun, dış bahçeye kadar uzatılan altın ve gümüş flamalar ile zevkli bir şekilde dekore edilmiş partiyi aklına not etti. Papyonlu garsonlar ise tabakları ile dolaşıyordu ve odanın ortasında uzun bir açık büfe masası vardı. Birkaç çift, mini orkestranın pürüzsüz klasik müziği eşliğinde dans ediyordu. Orkestra, Baekhyun'un dikkatini hemen çekmişti. Gözlerini kapadı ve kendisinin müziğin keyfini çıkarmasına izin verdi.
"Chanyeol"
Bir grup insan Chanyeol'a heyecanla el sallamıştı ve Baekhyun'un konsantrasyonunu anlık olarak dağılmıştı.
"Kendini evindeymiş gibi hisset ve biraz yiyecek al. Kısa bir süre sonra geri döneceğim." dedi Chanyeol, Baekhyun'un sırtını sevgiyle patpatlayarak. Baekhyun cevap vermeden önce, Chanyeol çoktan ayrılmıştı.
Baekhyun parlak kırmızı bir kokteyl aldı ve odanın göze çarpmayan bir köşesine doğru ilerledi. Duvara yaslanıp içkisini sessizce yudumladı. Herkesin çiftler halinde ya da gruplar halinde olduğu için biraz garip hissetmişti ve birileriyle konuşmak için can atıyordu. Ancak, çok fazla dikkat çekmemiş olması kendisi için daha iyi olacağını hatırlattı kendine.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
OF GOLD AND OBSIDIAN
FanfictionEn hızlı arabaları kullanan ve en iyi elbiseleri giyen Pis zengin Park Chanyeol, tek odalı dairesinin aylık kirasını ödemek için bile mücadele eden fast-food satış elemanı Baekhyun ile tanışır. Bu bir çeviri fanfictir. Yazarı FAUXGLITTER'dan izin a...