Sabah uyandığımda Namjoonun kolları hala üzerimdeydi.
Ama bu sefer çok yakındık.Burunlarımız birbirine değiyordu o derece.
Bende bunu fırsat bildim ve dudaklarını dudaklarıma bastirdim.Birkaç saniye sonra Namjoonun uyandığını gösteren birşey hissettim.
Dudakları kıvrılmıştı.
Yani gülüyordu.
Bi anda ellerini belime sardı ve üstüme çıkıp öpüşmemizi sertleştirdi.
Kısa çaplı bir şok yaşadıktan sonra kendime gelip ellerimi boynuna doladım.
Bu sefer ben gülüyordum.
Uzun bir müddet sonra Namjoon dudaklarimizi ayırıp-Eğer durmazak sonucu kötü biryere gidebilir ji-huna.dedi
Haklıydı ama...
Kabul ediyorum kötü bir kızım.
-Haklısın Namjoon hem herkes uyanmıştır bizde dışarı çıkalım.dedim
Gülümseyerek beni onayladı ve ustumuzu düzeltip dışarı çıktık.
Herkesin kahvaltı ettiği alana doğru gittik ve tabaklarımıza biraz yiyecek aldık.
Ardından herkesten uzak biryere doğru ilerledik.
Ama çok da uzaklasmadıķ.
Namjoonla aramızda çok fazla yaş farkı yoktu ve ben bundan mutluydum.
Sevgilimden çok küçük olmak istemezdim değil mi?
Namjoona ailesini sorduğumda bir duraksama yaşadı.
Acaba ölmüş ler miydi?
-O-onlar öldü yani anne ve babam.
Düşündüğüm gibiydi.
-Çok üzgünüm Namjoon bilmiyordum.
-Üzülme birtanem beni kendime getiren sensin dedi ve başını boynuma gömdü.
Bende başımı onun başına yasladım.
Ona bazı sorular sormaya devam ettim ama sanki bundan rahatsız gibiydi.
Sanki kafasından bir yalan uydurup bana söylüyor gibiydi.
Ama neden böyle birşey yapsın ki?
Saçma hisler işte.
Bende kendimden bahsettim.
Hatta hiçkimseye bahsetmediğim öldürülen erkek kardeşimden de...
Namjoon bunu duyunca kaskatı kesildi ve kafasını başka yöne çevirdi.
Neden böyle birşey yaptı bilmiyorum ama sanırım aklına kendi ailesi geldi.
Ardından hışımla bana sımsıkı sarıldı ve-Özür dilerim sevgilim...dedi
Peki neden özür diledi?
Bende -Namjoon alıştım artık üzülmüyorum eskisi gibi dedim.
Cevap vermedi ve sadece sarıldı.
Bu beni mutlu etti çünkü benim birşeye uzulmeme uzulmesi acı cekmemi istememesi gerçekten beni sevdiğini gösteriyordu.
Namjoonu omuzlarından tuttum ve-Haydi bakalım yakışıklı devem artık geriye dönmemiz gerekiyor.dedim
Ona taktiğin lakap hoşuna gitmişti.
Ve muzip bir sekilde güldü
-Deve ha bunu sen istedin küçük hanım.dedi ve beni kendine çekti.
Bende kucağına düştüm.
Hemde çok kötü bir orantıyla. (Anladınız siz onu)
Düştüğüm gibi ellerini belime sardı ve beni öptü.
Bugün ikinci oluyor ama!
Hemen kucagindan kalktım ve-Haydi bakalım benden istediğin zaman yararlanamazsiniz küçük bey simdi ayağa kalk.
Namjoon küçük bir çocuk gibi mızmızlanırken onun bu halini izleyip güldüm.
Alana doğru ilerledik ve herkesin başka alemde olduğunu görmeyi beklerken herkesin ortadaki alana toplandığını farkedince ikimizde şaşırdık.
Çünkü kimse buraya başkasının sözlerine uygun bir sekilde rahatlamaya gelmemişti.
Usulca herkesin olduğu kısma doğru gittik ve kalabalığa karistik.
Pd-hah bizde sizi bekliyorduk çocuklar o zaman oynayacağımız oyunun açıklamasını yapmaya başlayabiliriz.
Oyun mu!?
Ya ne oyunu hiç ugrasamam.
Merhaba💓
Biraz fazla romantik bir bölüm oldu gibi😄
Nasıl bir bölüm olmuş??
![]()
Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin. (Feels geçirin diye bunu buraya bırakıyorum andjdnd)

ŞİMDİ OKUDUĞUN
Yalancı
FanfictionO sadece saf ve temiz biri gibi görünen bi çocuktu.Aslında içindeki sır perdeleriyle beraber tam bir yabancıydı...