*Ruhu Parçalanmış Bir Kız Çocuğu!*

77 10 4
                                    

Karanlığın ortasındaydım. Yine bir çıkış yolu yoktu, yine tektim. Bana yaklaşması nedeniyle büyüyen zifiri bir gölgeye dikkat kesildim. Oydu işte. yine,herzaman ki gibi. Pis nefesi, bedeninden daha önce varmıştı bana. Nefesimi tuttum. Dudaklarımı birbirine kenetledim ne ses çıkardım ne de kımıldadım. Gözlerimi sıkıca kapadım. Hissediyordum yanı başımda gözleri
mi açmamı bekliyordu. Hissediyordum,Buz gibi elleri boynumu kavramıştı, dehşetle irkilerek açtım sıkı sıkıya kapattığım gözlerimi. Tam karşımda,iğrenç yeşil gözleriyle bana sırıtıyordu. Yaklaştı,yaklaştı... Ve ben geri çekilemedim. Ondan kaçamadım. Ellerimle karşı koymak istedim, ama yapamadım. Arkadan sımsıkı bağlanmış ellerim vardı. Hiçbir işe yaramayan. Göz yaşlarım seller sular gibi akıyordu. Yüreğim sıkışıyordu ve o bundan zevk alıyordu. Çünkü kötüler acizlikten zevk alır, nefretten beslenirlerdi. Ellerimi çözmek için çabaladım. Bileklerim her denemem de kesiliyor, oluk oluk kanıyordu. Her çırpınışımda, daha da güçleniyor daha da yaklaşıyordu bana. dudakları acı tenime değince deli gibi çırpınmaya başladım. İşe yaramıyordu kahretsin. Ellerimin bağını çözünce onu itmeye başladım. Tüm gücümle onu kendimden uzaklaştırdığımda kapıya doğru koşmaya başladım. Yanımda olan kapıya yetişemiyordum, dokunup açamıyordum kapıyı. 4 duvar arasında koşuyor ama sonuca varamıyordum. Tektim, yalnız ve çaresiz. deli gibi ağlıyordum. Parmaklarımı saçlarıma geçirmiş bir çözüm bulamadığım için çekiyordum. Bana gittikçe dahada yaklaşan silüet korkumu kamçılamaktan geri durmuyordu. Kollarını dört bir yanıma sarmış beni zapt etmeye çalışıyordu. Serbest kalan ellerimle artık o kadar da savunmasız değildim. Diz kapağımla ona vurdum ama o zerre etkilenmemişti. Vurmayı bile beceremeyen bir kızdım. Kendini savunamayan, koruyamayan zavallı bir kız. Kımıldamadan durdum. O'da artık pes ettiğimi sanıp gevşemişti. Bir anlık dalgınlığı sayesinde ellerinden kurtulmuş ve uzaklaşmıştım. Bu boş oda da kendimi savunabileceğim herhangi bir eşya aradı gözlerim, ama yoktu. Gözlerimi güç almak için kapadım. İçimde güçten bir kırıntı dahi yoktu. Pes edecek miydim? Cevap belliydi ama yinede düşündüm. Hayır! Bir köpeğin önünde diz çökmeyecektim. Gözlerimi açtım. Eş zamanlı olarak gözlerimin kararması ve burnumun kanaması bir oldu. Bana tokat atmıştı pislik. Ensemdeki saçlarımı kavrayıp çekmeye başladı. Sonum, belliydi zaten. Yinede kaçıyordum ondan. Bu iğrenç gerçekten. Pis yüzü karşımda, öyle iğrenç şeyler planlıyordu ki.

Olacaklar,olmaması gereken şeylere yüz tuttular.

Bir kez daha kader mahkümu aldılar.

Umursamadılar,ölenleri,solanları.

Yaktılar, yıktılar. Bir kız çocuğunu esir aldılar.
Acımadılar,onu da yıktılar.

Bir kız çocuğunu tabuta yerleştirirken hiç bir şey olmamış gibi güldüler.

İşte yine bir kıyametin ruhları kuşatan acı inlemesi.

Yine koca bir enkaz geriye kalan.

Yine boynuzları ve kuyruklarıyla ölmüş kız çocuklarının başında zebaniler.

Yazık...

Canım yanıyordu. Kurtulamıyordum onda her çırpınışımda yediğim dayak vücudum da bıraktığı en temiz izlerdi belki de. Beni olduğum yerde hırpalarken, yere fırlatmıştı. Omzumun aldığı darbe hiçken bende son radde, yerde yatan beni acımasızca tekmelere boğmasıydı.

Aniden açılan gözlerimle sanki nefes almayı unutmuş gibi nefes almaya çalıştım. Terden sırılsıklam olmuştum. Pencereden sızan ışık gözlerime fazla gelmişti. Yattığım yatakta hareket etmeye çalıştım, beceremedim. Vücudum pelte kıvamına gelmişti. Zorda olsa sağıma döndüğümde, bana dikkatle bakan adamla göz göze geldim. Gözlerim dehşetle açılırken, bedenim aniden kendini savunma iç güdüsüyle ondan uzaklaşmıştı. Odanın içine göz gezdirdim, nerede olduğumu anlamak için. Henüz kendime gelememiş olmamdan karşımdaki adamı tanıyamamıştım. Bir çift kahve göz hala beni dikkatle izlerken rahatsızca kımıldadım. Oysa kımıldamadan hala beni izliyordu. Daha fazla sabredemeden konuştum.

SAFDERUNHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin