Şarkı: blueneck lilitu*************************
*
*Kalın, soğuk ve paslanmış demir zincir, bileklerimde yerini almıştı.
Tahta kapıya defalarca vuran tek bir kişi vardı malesef. Kadir Seyhan.
Bu seramoniyi çok iyi biliyordum.
Beni zorlayacaktı, yıpratacaktı.
Ben güçlü gözükecektim O'da sinirlenecek ve beni dövecekti.
Yanımdayken ağlamayacak, alçalmayacaktım ama o gidince hıçkırıklar dizilecekti boğazıma. Boncuk boncuk acı dökecektim gözlerimden, küf kokulu odaya.
Saçlarımı çekiştirecektim sinirden.
Ölümü dileyecektim herdefa, bir deva uğruna. Ölemeyecektim de. öldürmeyecekti beni kendini kabul ettirmek için. Bense asla kabul etmeyecektim.
Vücudum kuruyacaktı, gücüm kalmayacaktı. Hareket edemeyecek hale gelecektim O'ysa bir bardak su bir kuru ekmek atacaktı önüme.
Derin bir nefes çektim. İçim titredi. Yada Zar zor ayakta kalan ruhum düştü bedenim bir köşesine.
Denizin dalgaları ruhuma çarpıp geri giderken ben boş boş izliyordum onun tertemiz mavisini. Göz yaşlarım denize vurulunca teker teker intahar ettiler ona kavuşabilmek için. Hiçbiri kavuşamadı, hepsi yanaklarımdan süzülürken çenemde kuruyup kayboldular.
Neyle tehtid ederse etsin, gitmeyecektim. Bu benim için felaketten başka birşey olamazdı. Saatlerdir elimde evirip çevirdiğim bu telefonu atmak kurtulmak istiyordum. Kameralardan ,ses kayıtlarından, mesajlardan nefret ediyordum. Bir kölelik yaratıyordu. Ya cihazın kölesiydiniz, yada başka bir cihaz kullanıcısının. Şuan elimde olan telefonu denize fırlatmak istiyordum. Kurtulmak. Artık mecbur bırakılmamak. Olabilirmiydi? bu cihaz elimdeyken asla.
Hızla oturduğum yerden kalktım, göz yaşlarınmın misafirlik yaptığı yanaklarımı kuruladım. Son kez baktım telefona. Denize, en uzağa fırlatmak için elimi en geriye uzattım hızla ileri atarken, bileğimi aniden tutan kişi yüzünden telefon elimden kaldırıma düşmüştü.
Gözlerim, kahve kokusuyla karşılaşınca bileğimdeki ellerin sahibine baktım. Çatık kaşları gözlerini saklarken buram buram kahve kokusu yayılıyordu sanki.
Başımı aşağı eğerken, bileğimi kalın parmaklarından kurtarmaya çalıştım.
Uzaklaşmayan bileğim avucuna iyice yerleştikçe panik dalgası vücuduma dahada fazla sarılıyordu. Bileğimi çektikçe parmakları tenime kazınıyordu sanki. Parmakları gevşediğinde bileğim serbest kalmıştı. Tek eksik ellerimizin aşağı inmesiydi. Ama onlar yukarıda kalmışları.
Sebebi belkide ani bir dalgınlıktı.
Ayaklarının hareketiyle duruş pozisyonunu değiştirdiğini anlamıştım. Düzeltme gereği duyulmayan sesiyle;"Ne yapıyorsun burada!?"
Bana karşı yükselmeyen sesi, korkutmaksızın uyarıyordu.
Korkutucu olmayan sesi vardı bana karşı. Belkide özenle sesini bu tonda kullanıyordu bunu bilemiyordum ama bu adamın hiçbir adama benzemediğini de anlamamak aptallıktı. Yıllardır ailem dışında hiçbir erkeğin gözlerine bakamamıştım. İnsanların nasıl kişilikler olduklarını, gözleri anlatırdı.
Ve ben korkularım nedeniyle o gözlere bakamazdım bu da kimseye güvenememem ve her an dikenler üzerinde durmam demekti. Ama bu adamın gözlerinin içinde küçük bir çocuk vardı tıpkı benim gibi. Gözlerine baktığımda etrafa sanki sıcak kahve kokusu yayılıyordu. Buda kendimi garip hissetmeme neden oluyordu."Herkes seni arıyor. Sense burada oturmuş saatin geçmesini bekliyorsun."
Omuzlarımı silkelemekten başka birşey yapmadım. Konuşmadım da. Ne diyecektim ki. Bana yardım etmişlerdi ama ben bir açıklama bile sunmadan çekip gitmiştim değil mi? Gitmem gerektiğini söylemiştim yeterli değildi oysaki. Denize karşı oturdum ayaklarım denize değmiyordu ama arasında çokta mesafe yoktu birkaç santim ancak . Yanıma oturan
Fatih Bey'le sağıma döndüğümde tebessüm etti ve denize baktı."Eve gitmek istemiyorsun."
Başımla onayladığımda oda aynını yaptı.
Ayakkabılarını çıkarmaya başladığında neyapmaya çalıştığını anlamamıştım doğrusu denize mi girecekti?

ŞİMDİ OKUDUĞUN
SAFDERUN
Genç KurguSadece bir şans. Sadece bir şanstı onun için. Nefes alabilmek, nefes olabilmek için, Ziftle kaplanmış ruhu için bir şanstı. Fetih edilebilmek için. Peki bedenindeki izleri nasıl silecek, çığlıklarını nasıl bastıracak ve vücudunu nasıl zaptedecekti...