Herkese merhabaaa uzun zaman oldu biliyorum ama kızmayın elimden geldiğince bölüm yazmaya çalışıyorum.
Ama kimse vote ve yorum atmıyor bu beni üzüyor. (Çok samimiyetsiz oldu be)
Neyse diyeceğim o ki Allah rızası için Vote ve Yorum atın!!!!!!Beste 84, Ali 42...
Coğrafya hocası gözlüğünü burnunun ucuna itmiş, sinirle yazılıları okuyordu. Su 59, Emre 36, Can 23, İrem 39, Damla 8, Burak 63, Kayra 34, Mısra 12. Elindeki kağıtları birleştirip iki kere tahta masaya vurdu çıkan tok ses yıllardır azrailin bize bestelediği tanıdık şarkılardan biriydi.
Evet 12 almıştım. Sınıfın en kötü notu olmasada ikinci en kötü notu...
Üzgün müydüm tabiki hayır. Hatta hoca izin verse utanmadan horon tepebilirdim. Sonuçtu en düşük not benim değildi ve anneme bu durumu nasıl açıklayacağımı çok iyi biliyordum.
"Anne sınıfın hepsi çok düşük aldı hatta ben ikinci en yüksek notunu aldım."
"Anne herkes çok kötü aldı."
"Anne hoca benden nefret ettiği için hiçbir soruma puan vermemiş."
"Of anne kaydırma yapmışım." Bu gibi cümlelerle annemi kötü olmadığıma ikna edecektim. Annem dediklerimin hiçbirine inanmazsa on altı yıllık hayatımda söyleyebildiğim tüm yalanlarımdaki yeteneklerimi birleştirecek ve eve halay çekerek girecektim. "Oley be sınıfın en yüksek notunu aldım."diyerek bağıracak hem annemi hem kendimi mutlu edecektim.Ben nasıl mı mutlu olacaktım. Benim güzel annem her iyi not aldığım sınavda beni bir hafta boyunca kendi elleri ile besleyip bir lafımı ikiletmeden uygulayacaktı. Bu sayede hem ben hem o mutlu olacaktık.
Yalan, allahın çok sevdiği kulları için renklendirerek gönderdiği bir nimetti. Benim söyleyeceğim bu küçücük yalan ise yalanların en masumu; beyaz yalandı.
Elleri şıklatma sesi duyduğumda düşüncelerimden ayrılıp sesim geldiği yöne baktım. Kayra iki ellerini şıklatarak kafasını sallayıp garip bir şekilde dans ediyordu. "Plaka tuttu, plaka tuttu." Ne dediğini anlamayarak kaşlarımı çattım.
"Ne diyorsun kızım? Annenden yiyeceğin azarı düşünüp kafayımı yedin?"diye sordu Beste.
"Yok be ne kafayı yemesi. Kaç aldım ben?"
"34" dedi Beste kafası karışmış gibiydi.
"34 nerenin plakası." Kayranın sevindiği iğrenç şeyle yüzümü buruşturdum bu kız gerçekten orangutan beyinliydi.
"İstanbul."dedi Su herşeyden habersiz.
"Anlasana yavru ceylanım. İstanbul plakasını tutturdum. Bu ne kadar mükemmel birşey bilir misin sen? Sonunda be doğduğum şehrin plakasını tutturmasaydım gözüm açık giderdim valla. Oh be! Ölsem de gam yemem artık."
Emre gülerek kafasını iki yana sallarken Su yüzünü buruşturup kafasını Burak'ın omzuna gömdü.Şaka gibiydi ama onlar yaklaşık üç gündür sevgililerdi. Hala bu duruma alışamasak da bu duruma içden içe seviniyorduk. E kankamız yabancıya vermek kolay mıydı?
Hayır değildi.Düşüncelerimden ayrılıp Emreye döndüm. " 12 nerenin plakasıydı lan?"
"Bilmiyorum. Adana mıydı acaba?"
"Oha."diye cevap verdim. Adananın plakasının 2 olduğunu dedem bile bilirdi ne yaşıyordu bu çocuk?
"Saçmalama mal Adana iki."diye cevap verdim gözlerimi büyülterek insan alfabe sırasını bilse bile plakayı rahatlıkla bilirdi.
"E yuh yani." Gözlerini büyülterek bizi dinleyen Beste'ye döndüm. Şimdi farkediyorum da bu kız masha ve koca ayıdaki kıza ne kadarda çok benziyordu.
"Ne oldu aşkım."dedim ona öpücük atarken.
"Salak mısınız siz abi? Adana'nın plakası 01."
"Yok yav."diye cevap verdim hızla.
"Gerizekalı."dedi bana küçümseyici bakışlarını atıp anırmaya hazırlanan Emre.
Ona dilimi uzatıp sinirle bağırdım. "Ne var be çok kolaysa sen bilseydin."
Biliyorum çok çemkiriyordum ama sinirlerimi bozuyordu."Niye kavga ediyonuz?"diye sordu Kayra kıvırcık saçlarını sağa doğru atarken.
"Bir şey olduğu yok plakaları ezberlemeye çalışıyoruz."
"Bundan sonraki ders ne?"diye sordu Kayra beni umursamadan. Zilin çalmasına beş dakika kalmıştı.
"Matematik."dedi Burak.
"Oley be." diye cevap verdik.Ben Su ve Kayra.
Okulda en sevdiğimiz hoca matematik hocasıydı ve onun derslerinde inanılmaz eğleniyorduk.