Oldukça yorulmuştum. Peşimizden biri gelebilirdi ve hızımızı arttırmalıydık. Burası labirent gibi bir yerdi. Her yerde kaybolduk mu düşüncesi aklıma geliyordu.
Bu adam hala maskesini çıkarmamıştı. Belki onun için daha iyidir. Ne de olsa zombilerden başka bir sürü de maskeli adam vardı. Şimdilik kendini gizlemiş oluyordu. Bense durup durup kameralara hareket yapıyordum. Eğer yakalarlarsa bunu açıklayamazdım, o yüzden yakalanmak kelimesi şimdilik ölüme giden yol olarak adlandıracaktım.
Garip yerlere girip çıkmamız bu yerin bayağı büyük olduğunu gösteriyordu. Çoğu oda bizim evimiz kadardı. Ama beni hapsettikleri oda küçük bir odaydı. Hemde gün ışığı girenlerden. Ne güzel bir gün ışığı giren bir pencereydi. Hayatımda unutamazdım.
Hala burdan çıkamamamız beni deli ediyordu. Adama yine soru yönelttim: "Ne zaman çıkacağız?"
"Sabret bu durumdan bende hoşnut değilim. Ana kapıların önünde bir sürü zombi var. Çıkacağımız kapı güvenli."
Kafamı salladım ve karşımızda duran büyük kapıyı incelemeye başladım. Kapının yanında şifre isteyen tablet duruyordu. Maskeli adam tuşlara dokunarak kilidi açmıştı. O kadar hızlıydı ki şifreyi anlamamıştım.
Kapıyı iterek içeri girdik. Ve karşımda gördüklerime inanamadım. Kocaman cam fanusların içinde garip sıvılarla birlikte zombiler duruyordu. Şaşkınlıkla onlara baktım sonrada adama.
"Bunların burda ne işi var?"
"Koleksiyon yapıyoruz."
Anlamaz bir şekilde adama baktım ve bu bana birşeyi hatırlatıyordu. Adam bana hafif bir gülümseme atarak: "Koleksiyon dediğim ölü zombileri uyandırma koleksiyonu."
"Bu da ne demek?"
"Zombiler zaten ölüdürler yani Kilin'e göre ölen zombi tekrar kalkabilir. Ve kalkıyorlarda. Kilin bu savaşta tüm zombilerin uyanık olmasını istiyor."
Bu demek oluyor ki geçen gecede öldürdüğümüz zombiler geri kalkacak. O kadarda iyi performans göstermiştim oysa. Ama şimdi kalkacaklar. Bu kötü bir haberdi hemde çok kötü bir haber.
Adamın konuştuğunu görünce kafamı ona çevirdim.
"Daha fazla sallanmayalım. Belki bizi farketmişlerdir ve öyleyse birazdan burada olurlar."
Fanustaki zombilerin yanından ilerleyerek küçük bir kapının önüne geldik. Kapıyı açtık ve kafamızı eğip ordan geçtik. Adam bir yerde durup duvara vurmaya başladı. Sağlam bir yumruk atıp yere taş parçalarını düşürdü sonra elini vurduğu yere sokarak bir silah çıkardı. Adama baktım ve o da cevap vermesi gerekirmiş gibi konuştu: "Işın bombası silahı. Onları yakar. Belki yakalanırız diye."
Tekrardan yürümeye başladı ve bende onu izledim. Yukardaki bir kapağı açtı sonra bir merdiven indirdi aşağı. Onu takip ederek yukarı tırmandım. Sonunda oradan çıkmıştık. O garip yerden ayrılmıştım. Eve gidip güzel bir plan yapmalıydım.
Adama bakıp teşekkür ederim dedim.
"Birşey değil sende bana yardım edeceksin sonuç olarak. Bu arada çukurluk alanlara dikk---"
Adam bunu söylerken bir yere düşmüştük. Evet çukura. Bu ne ya? Daha ne kadar lanet okumam gerek.
Bu sefer sinirli bir şekilde adama baktım.
"Hani güvenliydi burası?!"
"Zombiler açısından. Genelde ana kapılardalar. Ama çukuru unutmuş olmalıyım."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Dikkat Zombi Var!
FantasyEvinizde bilmediğiniz zombiler olduğunda ve onlarla bir gün karşılaştığınızda ne düşünürsünüz? Daha doğrusu ne yaparsınız? Zombiler ortaya çıktığında Bahar ve arkadaşları ortalığı telaşa vermeden onları halledebilecek mi? Yoksa insanlığın bilmediği...