"Avcı mı? Ne avcısı?!" Diye telaşlanmaya başlamıştım. Onun konuşmasını beklerken hemen kapının çengelini kapatıp delikten baktım.
"Şuan burda değiller. Yada bilmiyorum. Takip etmiş olabilirler."
Akın "Ne olduğunu anlatsana" diyerek dahil oldu. Diğerleride kulaklarını açmış bize bakıyorlardı.
"Birileri beni farketmiş herhalde. İlk defa insan gibi dolaşıyordum yakalandım. Bu nasıl bir şeydir bu anlamadım gitti. Kötü birşey yaparım ruhları bile duymaz, normal yürüyorum yolda vurdular beni!"
Hepimizin suratı buz kesilmişti. Çünkü kısaca 'sıçmıştık'.
"Ay şimdi napıcaz!" Diye başlamıştı Rüya korkulu bir halde. "Seni buldularsa bizide buldular. Yaaaa of!"
"Rüya'cım sen zombi misin haberimiz mi yok? Evet telaşlanmak normal tabii ki ama bizi buldular ne demek- bir dakika bir dakika." Dedikten sonra zombiye bakıp tekrar konuştum: "Şimdi yanımızdasın diye bizi bulup birşey yapmazlar değil mi?"
"Bilemeyeceğim artık Bahar! Yardım ederseniz memnun olurum."
"Ah evet doğru." Dedikten sonra onu salona kadar yardım ettik ve ben hemen telefonumdan babamı aramaya başladım. Bertan abi lanetli zombimizi iyileştirse iyi olacaktı. Telefon çalarken Eda'nın ilk yardım malzemelerinin bulunduğu çantayı getirmesini izledim. Zombiyi babamlar gelene kadar nasıl iyi tutabiliriz ona bakıcaktık derken telefonum meşgule atıldı. Umarım babam hemen döner bana.
"Ahh!! Yavaş ol!"
Lanetli zombinin sadece eli kanamıştı ama canı çok yanıyordu. Normal olarak acırdı tabii ki ama bu kadarı elin yaralanma acısı için fazlaydı. Telaşlanmakta haklı olabilirdim. O zarar ona ne yapacaktı bilmiyordum. Eda'yı izlemeye devam ettim. Onun elini sarmıştı bezle. Zaten tek yapabildiğimiz buydu. Malesef topluca pek becerikli değildik. Her işimiz yarım yamalaktı.
Zombi yerinde kıvranıyordu. Bende karşımda böyle acıyla kıvranan birini görmeye pek dayanamıyordum. Kim olursa olsun sanki benim canım acıyormuş gibiydi. Zombi demişken, ona sadece lanetli zombi demek garibime gitmeye başlamıştı. Ciddi ciddi bir ad bile söylememişti bize. Ona tek hitap şeklimiz "lanetli zombi"ydi. Bunun bu durumda aklıma gelmeside başka bir ironiydi. Sorsam o kadar zamansız olurdu ki o yüzden şimdi sormayacaktım. Önce bu işleri halledelimde aklıma geldiğinde sorarım artık.
Akın yanıma doğru geliyordu. Kendimi toparlayıp ona doğru baktım. "Ulaştın mı babana?" Diye sordu bana. Bende hayır anlamında kafamı salladım ve şöyle dedim: "Meşgule attı. Acil bir işi var demek ki." Babamın işleri hep acildi zaten. Acil olmayan birşey yoktu onun için.
"Ne düşünüyorsun?"
"Ne düşünebilirim?"
"Yorulduğunu görebiliyorum." diyerek bana daha da yaklaştı.
"Evet biraz."
"Yakında senin annen ve benim de ailem kurtulacak. Dayanmalıyız." diyerek elini benim omzuma attı. Bende kısık sesle "Tabii babamlar formülü bulabilirlerse." dedim. Ama Akın duymuştu ve konuşmaya devam etti: "Bak ben ne olursa olsun pes etmicem. Sakın sende pes edeyim deme. Herşey bitince çok güzel olacak emin ol. Ama bunu önce birlikte başarmalıyız."
Donup kalmıştım. Akın'dan bi anda bu mantıklı konuşmayı beklemiyordum. Evet yorulmuştum ama onunda dediği gibi pes etmemeliydim ve etmeyecektimde. Annemi kurtarmalıydım. Onu özlüyordum, hemde çok. Benimle doğru düzgün ilgilenemesede o annemdi. Bizimde onunla geçirdiğimiz zamanlar vardı. Umarım amacımı tekrar unutup kendimi tekrardan yorulmuş gibi hissetmem. Umarım.
Telefonumun çalmasıyla titredim ve hemen telefonu açtım.
"Baba nerdesin? Çok acil eve gelmeniz lazım. Lanetli zombi yaralı ve ne yapacağımızı bilmiyoruz." Zombiye doğru döndüğümdü bayağı kıpkırmızı olmuştu. Bunu görüp cümlelerime ekledim: "Elinden yaralandığı halde durumu çok kötü gözüküyor."
"Kızım biz şimdi yeni yola çıktık. Burası biraz uzak bir yer ve trafik var elimizden geldiğince erken gelmeye çalışacağız. Siz dikkat edin kendinize. Kapıları sakın açmayın."
Babam bunu der demez telefonu anında kapattı ve tam o anda kapı çaldı. Telefon kulağımda ben kapının olduğu yere doğru bakıyordum. Diğerleriyle bakışmaya başladım. Akın ve Görkem sessiz bir şekilde kapıya doğru yürümeye başladılar. Bende telefonumu masanın üstüne koyup onların arkasında yürümeye başladım. Zombi ise acı çekmeye devam ediyordu. Eda ona sessiz olmasını işaret etsede biraz zorlanıyordu. Kafamı kapıya doğru çevirdim ve biraz daha yürüdüm. Dışarıdan sesler geliyordu.
"Bir sokağa girdi ama evini tam tespit edemedik kontroldeyiz. Haber veririz."
Bir an polis sandım ama delikten baktığımda içimden geçen tek şey 'eyvah avcılar' oldu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Dikkat Zombi Var!
FantasyEvinizde bilmediğiniz zombiler olduğunda ve onlarla bir gün karşılaştığınızda ne düşünürsünüz? Daha doğrusu ne yaparsınız? Zombiler ortaya çıktığında Bahar ve arkadaşları ortalığı telaşa vermeden onları halledebilecek mi? Yoksa insanlığın bilmediği...