Sadece yere yığılmış anneme bakıyordum. Gözlerim yaşlı, beynimse durmuştu. Tek odak noktam annem. Başım dönüyor, nefesim daralıyordu. İçimden çığlık atma ve birilerini suçlama hissi vardı. Yapacaktım da. Annesi zombiler tarafından işgal edilen kız ne yapabilirdi ki? Yapacak birşeyi mi vardı?! Hayır. İşe yaramaz bir kızın yapacak başka birşeyi yoktu. Herşeyi berbat giden biri için ideal iş. Ve beklenen çığlık çıkmıştı ağzımdan. Ağlamakla karışık bir çığlıktı. Eda beni tutup sarıyordu. Ben sadece bağırıyordum. Kilin ise sadece bakıyordu. Bakıyordu!
Yanımda duran lanetli zombiye baktım. İşi tehlikeye sürükleyen diğer biri.
"Senin suçun!!" Diyerek ittim. Ve lafımı tekrarladım: "Senin suçun!...Yapmayalım dedim planı! Zorla bunu yaptırttın! Söylesene yoksa böyle mi intikam alıyorsun! SÖYLESENE!"
Lanetli zombi de birşey demiyordu. Kimse birşey söylemiyordu. Sadece ben konuşuyordum. Tabii zombilerin o garibimsi sesleride ihmal olmuyordu.
Ellerimi suratıma koydum ve yere doğru eğildim. Belki bizim sonumuz böyle olacaktı. Bir işi bile beceremiyorduk. Neden herkese bu kadar çabuk güveniyordum? Belki bu zombi bile bilerek yapmıştır bunu. Hatta birazdan size tuzak kurdum diyerek Kilin'in yanına bile geçer. Benim ön yargılarımda bitmiyor. Herkese çabucak güvenmemde. Olduğumdan daha inatçı, daha korkusuz olabilirdim. Ama duygusuz da olamazdım. Yapamazdım. Hem de bu geçirdiğim zamanlar beni iyice yıpratmıştı. Hem çok yıpratmıştı.
"Peki öyleyse B planına geçiyoruz." Akın'ın sesiyle yaşlı gözlerimi ona doğrulttum. Bu saatten sonra ne planı yapacaktık ki? Annem belki ölmüştü. Hayır. Hayır. Bunu kabul etmeyecektim. Gözlerimden bir yaş daha geldikten sonra Eda'ya baktım o da şöyle demişti: "B planımız mı var?"
"Ee-e oluşturuyorum işte."
"Nasıl yani?"
Akın ilk cevap vermedi ve elindeki ışınlama cihazından birşeyler ayarladı. Sonra silahı anneme doğru tuttu. Hemen onu ışınladı.
Eda tekrar bir soru sordu: "Kaçacağız mı?"
O sırada Kilin'de yakalayın diyerek zombilere emir vermişti. Zombilerde bize doğru geliyorlardı.
"Hayır. Kaçmak yok. Onları içten fethedeceğiz." Akın ciddi gözüküyordu. Ama bu sefer de planın işe yaracağını pek sanmıyordum. Zaten bana umursamazlık gelmişti. Kendimi hissetmiyordum. Annemi öyle görmek bana biraz bunu getirmişti. Yine de plan bozmayacaktım.
Kilin'e doğru silahlarımızı fırlattık. Lanetli zombiye baktığımda hala sabit duruyordu. Yüzünde bir öfke vardı. Ama benim öfkelenmem doğruydu. Çünkü öfkelenmekte haklıydım. Peki o haklı mıydı? Hayır.
Düşünceleri bırakıp gelen adamlara baktım. Bizi içerdeki odalara hapsedeceklerdi. Sonra ne olacaktı bilmiyorum. Akın nasıl bir plan yapmıştı onu hiç bilmiyorum. Bir adam koluma girdi ve binaya doğru yürümeye başladık. Ben Kilin'e kin içeren bakışlarımla baktım ama o sadece bana gülümsüyordu. Onu geçtiğimde yüzümü öne çevirdim. Arkadanda Kilin'in sesleri geliyordu: "Şunu ilk benim odama getirin."
Ama sözü bana değildi. Sanırım bizim lanetli zombiye demişti. Onu tanıyor gibiydi zaten.
Arkamı dönmeden yürümeye devam ettim.
***
Geçen seferkinden farklı bir yerde tutuluyorduk. Sanki hapishanedeydik. Parmaklıkların ardında ki sefiller gibi duruyorduk. Her birimiz farklı yerlerdeydik. Karşımda Eda vardı. Onun yanında da Rüya. Benim yanlarımda ise Akın ve Tan vardı. Görkem ise en dipte duruyordu. Tabii iki tane daha boş yer vardı. Birine zaten lanetli zombiyi koyacaklardı. Diğer boş kalanada babamı bulup buraya getirip koyarlarsa hiç şaşmam. Gözüm Rüya'ya kaymıştı. Gülümseyerek kaş göz işareti yapıyordu. Baktığı yere doğru baktım. Yani Tan'a.
"Şuan flörtleşmenin sırası mı?!" Diyerek atarlı bir şekilde konuşmuştum. Zaten bu durumlarda tepkim hep böyle olurdu. Rüya birşey demeden gülümsemeye devam etti ve olduğu yere çöktü. O sırada kapı açıldı ve biz o tarafa doğru baktık. Birkaç adam ve lanetli zombi gelmişti. Onu boş bir yere tıktılar ve kapıyı kilitlediler. Sonra "Elinizde ne varsa hepsini bize vereceksiniz." Diyerek emir verdiler. İlk en dibe, Görkem'in yanına gittiler. Kapıyı açıp üzerini kontrol etmeye başladılar. Ve ne varsa herşeyi aldılar. Başka bir adam benim olduğum yerdeki kilidi açtı ve cebimi boşaltmamı söyledi. Ben bir kız olduğumdan pek inceleyemiyorlardı ama neredeyse her yeri söyleyip açmamı istiyorlardı. Bende çaresiz bir şekilde tüm silahlarımı verdim. Bir planımız vardı ama nasıl bir plandı bu? Artık plan mlan takmıyordum. Sadece arkadaşlarıma uyum sağlıyordum. Onlar için. Benim gibi olmamaları için. Evet hala duygularım yerindeydi ama paramparça olmuştum. Aklıma telefonlarını açmadığım annem geliyordu. Keşke açsaydım diye geçiriyordum içimden. Açsaydım bari bir sesini duysaydım. Bunlar tekrar aklıma gelince gözümden bir damla yaş aktı. Normalde annemin ve babamın beni pek umursadıkları yoktur. Ama bu hiç güzel anlar paylaşmadığımız anlamına gelmez. Son zamanlarda ne kadar kötü şeyler yaşasamda geçmişte sevdiğim anlarda oldu tabii ki. Herkesin bir güzel anı olmalı bu hayatta. Tutunabileceği tek bir anı bile olsa.
Gözümü kapıya çevirdim. Adamlar dışarı çıkıyordu. Elimizdeki tüm silahları almıştı. O gittikten sonra parmaklıkların arasından Akın'a bakmaya çalıştım ama olmadı. Kafam acıyordu dışarı çıkartamıyordum. Planını anlatmasını bekleyecektim. Silahsız ne yapacaktık ki? Evet bir zombimiz vardı. Artık güvenmediğim ve ona öfke beslediğim zombi. Eda ona şöyle demişti: "Hadi şimdi zombilik cevherlerini görelim."
Zombinin yanıtı ise "Yapamam" oldu. Neden yapamayacakmış acaba?! Şimdi de yardım mı etmeyecek!
"Nasıl ya?"
Eda tekrar konuştuktan sonra lanetli zombi kolunu gösterdi. Kolunda bir bant gibi birşey vardı.
"Bana engel oluyor." Diye de söyledi. Al işte süper.
Akın: "Daha bitmedi merak etmeyin." Dedi. O da ne demek? Aramızda bilmediğimiz lanetli zombiler mi var? Onlar mı yardım edecek? O kadar atarlı ve agresiftim ki her şeye negatif yaklaşıyordum. Her şeye imkansız gözüyle bakıyordum. Evet şuan gerçekten imkansıza bakıyordum. Hemde gerçek bir imkansız. İmkanlı ama Rüya için imkansız. Rüya tekmesiyke iki tane demiri yerinde çıkartmıştı. Ona şaşkınlıkla bakarken içinden çıkardığı küçük acil durum toz torbasını gösterdi bize. İyi saklamış diye geçirdim içimden. Başka sağlam nereye saklayabilirdi ki zaten. Bizim yanımıza gelip tozları elimize döktü. Hemen yutmaya başladık. Etki etmesi içi en az beş dakika beklememiz gerekiyordu ama Rüya onu çoktan içmiş olmalı. Bizim olduğumuz yerledeki demirleride çıkardı. Hepimiz demirleri elimize aldık. Belki de zombi avlama sırası şimdiydi.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Dikkat Zombi Var!
FantasyEvinizde bilmediğiniz zombiler olduğunda ve onlarla bir gün karşılaştığınızda ne düşünürsünüz? Daha doğrusu ne yaparsınız? Zombiler ortaya çıktığında Bahar ve arkadaşları ortalığı telaşa vermeden onları halledebilecek mi? Yoksa insanlığın bilmediği...