Aradan koskocaman 1 ay geçmişti ama hala annemi kurtaracak bir çözüm bulamamıştık. Sadece annem içinde değil, diğer zombileri kurtarabilecek en ufak birşey bulamamıştık. Onları yakmayı düşünüyorduk ama annemi kurtarma şansını değerlendirince onlarında bir şansı olduğunu kararlaştırmıştık. Tüm zombiler aslında insandı sonuçta. Onlarıda çevirmişlerdi. Fakat en başta ki ilk zombi nasıl oluştu onu bilmiyorduk.
Bu zamana kadar zombilerle ilgili pek çok şey öğrenmiştim. Özellikle lanetli zombiler hakkında. Onlar hem insan hem zombi. Hangisine yoğunlaşırlarsa o gibi davranırlar. Hangi özellikleri o duruma baskınsa ona göre hareket ederler. Bunu Kilin'de görmüştüm. Ne kadar zombice hareket etsede o da yarı insandı. Bunu özellikle onu yakaladığımız zaman belli etmişti. O gücünü kullanamıyordu çünkü korkuyordu. O gücünü kullanamıyordu çünkü içinde telaş vardı. O gücünü kullanamıyordu çünkü o an insani duyguları baskındı. Onu o gün korkutmayı başarmıştık, hemde bunu bilmeden. Bunlar yeniden aklıma geldiğinde her şeyi öğrenipte hala zombiler için bir çözüm bulamamamıza yanıyordum. Belki Kilin'in bana anlattığı gibi şimdi de bir plan yapıyorlardı ve oradan kurtulmak için çözüm arıyorlardı, bunu bilemezdik ama bir an önce yol bulamazsak bu hiç hayra alamet olmaz. Neyseki bildiğim diğer şey bizim evden ışınlanamazlar. Artık bilmem ne bitkisiyle malzemelendirmişlerse onları sakladığımiz yeri, orada lanetli zombi ışınlanabilme güçlerini kullanamıyorlardı.
O anda beni düşüncelerimden sıyıran kapı sesiyle aşağı indim. Gelen babam ve Bertan abi'ydi. Bana selam bile vermeden hemen yukarı çıktılar. Zaten bu sıralar formüllerle uğraşmaktan herşeyi unutmuşlardı. Açıkçası bu konuları anlamıyordum, o yüzden o kadar çok yardım etmek istesemde edemiyordum. Bana sadece sen okula git kızım diyordu babam. Bertan amca'ysa diğerleriyle konuşmuş onları tekrardan okula göndertmiş. Okulda kimse birşey farketmeden yollarına devam ediyorlardı. Bertan abi gelince Akın, Tan ve Görkem'in sorunuda çözülmüş sayılırdı. Bertan abi onların dayılarıymış gibi gelmişti. Yani hocalar öyle biliyordu artık. Bertan abinin ortadan kaybolma konusu ise Kilin'di. Bertan abi gibi kaç tane zombi avcısını hapis tutmuştu yanına. Ama o gün babam hem onları kurtarmıştı, hemde bizi. Kısacası tüm insanlığı. Yolumuz doğru mu bilmiyordum. Belki etrafta bir sürü zombi vardı ama malesef bunu şuan bilemezdik. Bu zamana kadar ne haber aldık onlardan ne de ses. Herkes normal hayatına devam ediyordu. O yüzden kalmamamıştır diyerekten tek bir konuya yoğunlaşıyorduk. Tedaviye. Annemi ve zombileri kurtaracak bir tedaviye. İhtiyacımız olan buydu. Düşünceler içinde odama doğru çıkmaya başladım ve içeri girip kapımı örttüm. Okulumuz için yeni yapılan okul formasını inceledim. Krem renginde bir şort etek ve beyaz renk lakos. Yanında da bir hırka. Askıdan alıp yatağımın üzerine koydum ve masamın üstünde çalan telefonuma baktım. Arayan Eda'ydı. Biraz daha bekledikten sonra bir nefes alıp telefonu açtım.
"Günaydın."
"Günaydın."
"Hazır mısın? Görkem'lerle geliyoruz kapıya doğru."
Nedense Görkem'lerle diyordu. Bu Akın'larla veya Tan'larlaya dönüşmüyordu. Normal zamanda da hep Görkem Görkem'di. Ondan hoşlandığını biliyordum ve onada bundan bahsediyordum ama hayır yok öyle birşey diye geçiştiriyordu. Ama o kadar çok belli ediyordu ki gülmemek için kendimi zor tutuyordum.
"Heyy, konuşsana." Dediğinde hafif kıkırdamıştım ve hafif gülmeyle karışık şöyle birşey dedim: "Tamam gelin 'Görkem'lerle' "
Telefonu suratıma kapatmıştı ve ben gülmeye devam ettim. Ardından hızlıca üstümü giymeye başladım. Ayağıma kısa çorabımı geçirip aynanın karşısına geçtim. O kadar hızlı davranıyordum ki kıyafetlerimi düzgün giydiğimden şüpheliydim. Tarağımı alıp saçımı taramaya başladım. Saçımı salık bırakacaktım. Böyle iyiydi.
Kapının zil sesiyle çantamı yerden alıp odadan çıktım. Artık nasıl çıktıysam kolumu çok kötü acıtmıştım. Ona bakarken zil bir daha çalmıştı. Kolumdan kayan çantamı düzelttikten sonra inmeye başladım ama bu sefer sakince. Kapının önüne gelip açtım. Bizimkiler gelmişti. Esprili bir şekilde "Açmasaydın kapıyı." Diyip içeriye bir adım atmıştı Eda.
"Hiç girmeden gidelim." Diyerek Eda'yla birlikte kendimi kapının arkasında bıraktım. Kapıyı kilitlememiştim. Babamlar zaten her dakika dışarı çıkıp geldikleri için kapıyı kilitlerler diye düşünüyordum. Bizimkilere döndüm. Ve hayrete düşürecek birşey vardı ortada. Rüya yoktu. Çok garipti. Zombi işi bittiği halde yanımızdan ayrılmıyordu. Daha doğrusu Tan-Görkem-Akın üçlüsünün yanından ayrılmıyordu. Kesin başka şeylerle ilgileniyordur diyerek bu düşüncemi bir kenara atmıştım. Okula doğru adımlarımı atmaya devam ediyordum.
***
Okulun önüne gelmiştik ve tören vardı. Çoğu kişiye göre geç gelmiştik anlaşılan. Herkes yerine geçmişti. Bizde sınıfımız olan 10C'nin hizasına geçmiştik. Müdür yardımcısı ve bir hademe mikrofon ile uğraşırken ön sıralardan arkaya doğru gelen Rüya'yı görmüştüm. Evet bizden önce gelmişti. Ve elinde bir dosya kağıdı bulunuyordu. Aa bir de kalem. Hemen Eda'yla aramıza sıkıştı. Bize elindeki kağıdı gösterdi ve ardından şöyle dedi: "Okulda bir parti düzenliyoruz. Söyleyin bakalım köstüm partime katılıyor musunuz?" Bizim daha konuşmamıza izin vermeden "Tabii ki katılıyorsunuz canım." Diyerek o itici gülümsemelerinden birini atmıştı. Artık bizle ne kadar yakın olsada ona bir türlü ısınamıyordum. İkimizde çok farklıydık. Hem de çok..
Müdür yardımcısı eline mikrofonu alarak konuşmaya başladı ve etrafta bir sessizlik oldu. Konuşmaya başlama şeklinden anlaşılıyordu yine sıkıcı olduğu. Ne kadar bir özel okulada gelsek, müdürler, müdür yardımcıları hep aynı cinstendi. Bu apaçık ortadaydı. Belki de bizimkilere göre öyleydi. Müdür yardımcısı söze "Çok iyi bir özel okul olduğumuz halde..." Diyerek başlamıştı ama ben ondan sonrasını her zaman ki gibi dinlememiştim. Konuşma bittiğinde de de İstiklâl Marşı'nı okuyup sınıflara doğru ilerlemiştik. Okulun koridorlarında takım elbiseli adamlar bulunuyordu. Hani desek yeni hocalar geldi ama imkanı olamazdı. Birincisi okulumuzda fazlasıyla öğretmen vardı, ikinciside bu kadar kişinin hepsi çok resmiyete bağlayan hoca olamazdı herhalde. Başka birşey vardı işin içinde. Arkama bir kez daha bakıp sınıfın içine girdim.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Dikkat Zombi Var!
FantasyEvinizde bilmediğiniz zombiler olduğunda ve onlarla bir gün karşılaştığınızda ne düşünürsünüz? Daha doğrusu ne yaparsınız? Zombiler ortaya çıktığında Bahar ve arkadaşları ortalığı telaşa vermeden onları halledebilecek mi? Yoksa insanlığın bilmediği...