Gözümü açtığımda salonun ortasındaydım. Uyuyakalmış olamalıydık. Akın, Tan, Görkem'de burda kalmıştı. Hatta Rüya da. Etrafa göz gezdirdim. Babam burada değildi. Lanetli zombi de yoktu. Hemen ayağa kalktım ve odalara bakınmaya başladım. Belki gerçekten intikamını şimdi almayacak bir zombi vardı ama buna kendimi inandırabilecek miyim bilmiyordum. Kalbim hızlı atıyordu. Babamın birden yanıma gelip noldu kızım demesini istiyordum. Birşey olmamış olsa bile bir ses çıkarması beni rahatlatabilirdi. Yine de içimdeki histen kurtulamıyordum. Yukarı doğru çıktım. Odamın kapısı açıktı. İçeri bir göz atmaya başladım. Sanki biraz dağılmıştı. Ya da birazdan fazla dağılmıştı. Odamı unutmuştum resmen. Tüm sıkıntılara rağmen yatağımda güzel bir uyku çekmek isterdim. İç geçirerek arkamı döndüm ve kapının sesiyle irkildim. Ödüm kopmuştu. Lanetli zombi tuvaletten çıkmıştı. Ve o sırada rahat bir nefes alış verişi gerçekleştirmiştim. Buna hiç bu kadar sevineceğimi düşünmezdim. Tabii içimden 'sana demiştim, şuan babama zarar vermez.' düşüncesini çıkartamıyordum.
Zombi bana bakıyordu, bende ona. Ve ağzımdan o soru çıktı: "Bir zombi tuvalette ne yapar?"
"Sıçabiliyorum mesela. Yarı insanım ben." Dedi samimi olmayan yüz ifadesiyle.
Bu lanetli zombiler hakkında gittikçe bilgi ediniyordum. Bunun daha kolayı vardı ama iki lanetli zombide bunları anlatmakta güçlük çekiyorlardı sanki. Anlatsalar ölürler mi ki? Tabii benden sorularının yanıtlarını alıyorlar. Ben de mal gibi kalıyorum. Yine düşünce cümbüşü içindeyken farkettim ki ben bunları aklıma getirip götürene kadar lanetli zombi aşağı inmiş olmalıydı bile. Acaba öyle nasıl gözüküyordum? Tabii ki berbat. Koridorun ortasında da düşüneyim diye durulmaz ki.
Kendimi toplayıp ben de merdivenden aşağı inmeye başladım. Bizimkiler yavaş yavaş kalkmaya başlıyordu. Eda hızlıca yerinden doğruldu ve telefonuna doğru baktı.
"Eyvah! Saat dokuz olmuş. Bugün okula gitmem gerekiyordu!"
"Eda bu durumda okulu mu düşünüyorsun?"
"Okulu düşündüğümden değil tabii ki. Hem okula gidip anneme okula gidiyorum, derslerime çalışıyorum izlenimini vermek için hem de salı günü Beyza'ya olanlardan sonra okulda ne oldu onu öğrenmek için gidecektim."
"Yediğim kız mı?" Lanetli zombi sinir edici tavrıyla konuşmaya katılmıştı.
"Evet. Öldürdüğün kız. Ailesinin hayatını mahvettin!"
"Ne bekliyordun? On beş senedir evinde hapsdolmuş bekliyordum. Aç susuz. Zombiyim ben!"
Zaten işine gelince insan, işine gelmeyince zombi oluyordu. Artık onu televizyon dizilerinde ki vampirli olanlara benzetiyordum. Kimi zaman insan gibi kimi zamanda vampir gibi gözüküyorlar. Ama onlar efsane. Tabii kim bilebilir ki evinde zombi besleyen bir insanın olduğunu? Evcil hayvan mı bu?!
Kafamı çevirip Eda'ya baktım ve şöyle dedim: "Okula gidecek misin?" O sırada açılan kapıdan bir poşetle babamın geldiğini gördüm. Bana bakarak konuşmaya başladı: "Ne demek okula gidecek misin? Okula gitmeniz gerek."
"Baba bu durumda okula gitmeyeceğim."
"Kızım öğretmenleriniz ve arkadaşlarınız da meraklanır. Bugün gidin." Babam bunu söylerken kendinden emindi. Ama ben ondan emin değildim. Burada silahları tamamlamalıydık. Ve tek sebep bu da değildi.
"Hem öyle bile olsa seni burada lanetli zombiyle tek bırakamam."
Sanki babamım annesi-babası gibi konuşuyordum.
"Tek kalmayacak zaten." Akın'ın konuşmasıyla ona döndüm ve bende konuştum: "Siz gelmiyor musunuz?"
"Gelemeyiz."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Dikkat Zombi Var!
FantasyEvinizde bilmediğiniz zombiler olduğunda ve onlarla bir gün karşılaştığınızda ne düşünürsünüz? Daha doğrusu ne yaparsınız? Zombiler ortaya çıktığında Bahar ve arkadaşları ortalığı telaşa vermeden onları halledebilecek mi? Yoksa insanlığın bilmediği...