Bölüm 15

160 19 2
                                    

Dae hyunun ağzından ;

Müzikçi bir haftadır yok neymis efendim. Balayindalarmis. Galiba unutuyorum gibi onu. Geçen de burslu öğrenci müzikçiyle Ken denen adamı gordugumde üzülmüştüm ya işte orda bana

"Onu mu seviyorsun. Bak yanlış yoldasın hem kendini de uzuyorsun" demişti. Bende ona

"Sen beni mi seviyorsun hah seni ilgilendirmez ben unutacaksam onu sende beni unut anladın mi?"

dedim. Ve sonra sınıftan ciktim. Galiba gerçekten beni unuttu ki o olaydan sonra benle konuşmuyor. Hatta sadece şarkı söylüyor provada yani. Biraz değişik hissediyorum.

Bir de barışmak için onu sinemaya goturdum. Ama bir şey yok aramızda sadece şarkı yarışmasında aramızda bir şey bir sorun olduğu gözükmesin diye. Yani bir nevi pacayi yırtmak amaç. Sinemadan ciktik. Dışarıda yürüyerek giderken dev televizyonlarda we got married programı vardı. Tam da opustukleri sahne denk gelmişti ve benim istemsiz gözümden yaş gelmişti ve Jin Ha bana yine aynı şeyleri demişti. Ama bu sefer beni unuttuğunu da söyledi. Fakat bence unutamamis.

Evde annemin azarlarıyla beraber kahvaltımi yaptım. Üzerimi değiştirip evden ciktim. Bugün müzikçi gelecekti. Annemden öğrendim. Alıştım ya artık umursamiyorum. Jin Ha bana daha şey geliyor nasıl desem off neyse ne.

Okula geldim. Sınıfa çıktım. İlk ders edebiyattı. Sırada gittim. Ama Jin Ha ortalıklarda gözükmüyordu. Bende takildigi bi kız var sınıfta adı Min Su mu ne ona sorayım bari.

"Hey şu burslu nerde"

"Ha şey Jin Ha mi?"

"Ondan başka burslu göremiyorum ben"

"Şey Jin Ha hastalandı yani hasta evindeymis"

"evi nerde "

"şey soyleye... "

"Şimdi söylüyor musun yoksa kaydını başka bir ülkeye aldırmak zorunda kalirsin"

Nihayet söyledi bende arabama atladım ve evine doğru gittim. Tarif ettiği adrese geldiğimde yıkık dökük bir baraka beni karşıladı. Olamaz o burada mi yaşıyor. Daha doğrusu yaşamak zorunda.

Kapinin önüne geldim.Tuttuğum gibi Bir an da açıldı. Küçücük bir yerdi. Her yerde Jin Ha nin kokusu vardı.

"Aaaaaah "

Bu ses de nereden geldi. İçerideki odaya gittim. Ve Jin Ha yerde bulunan şilte ye cenin şeklinde uzanmış terler içinde kivraniyor. Hemen onu kucağıma alıp arabama götürdüm. Arabayı hastaneye sürdüm. Gelen sedyeye yatırdım onu ve doktor bana dışarıda beklememi söyledi. Hepsi benim yüzümden dün gece ona dışarıda bekle demiştim onu sinir etmek için yağmur da çok yağıyordu. Off şu anda kalbime bir şey saplandi sanki.

Ben dışarıda beklerken doktor geldi.

"Nesi var doktor"

"Zatürre olmuş bugün ve gece hastanede kalması lazım şu anda onu agri kesicilerle uyutuyoruz. refakatçisi var mi?"

" refakatçisi ... benim ben bakacağım ona"

her şey benim yüzümden di. Ben dün gece öyle bir şey yapmasaydım öyle bir şey olmayacaktı.

Jin Ha yi özel odaya aldirttim. Uyuyordu. Mışıl mışıl. Elimle yüzüne gelen saçlarını çektim ve çok güzel saf bir yüzü vardı. Kendisi de oyleydi zaten

keşfedilmemiş bir inci o...

dalına dokunulmamış bir gül o...

Hiçbir yerde bulunmayan en özel olan...

Saate baktigimda çoktan 3e geliyordu. Biraz kestireyim en iyisi. Oturduğum sandalyede gozlerimi kapattım.

"Annemi ne olur almayın anne nereye gidiyorsun anneeee "

Ne oluyor ayıklama seslerine uyandım. Jin Ha sayiliyordu. Ama niye acaba bir şey mi oldu.

Hemen sağ kolum babamın adamıni aradim.

"Buyrun Dae Hyun Bey"

"hah bak dediğim kişinin gecmisini felan her şeyini araştırıp gönder bana tamam mi"

"peki efendim"

"Young Jin Ha"

telefonu kapattım. Biraz hava almak için hastane bahçesine çıktım. Acaba ne olmuş olabilir ki. Annesi babası nerede.Ben bunlarla mesgulken telefonuma

mesaj geldi. Adamim atmisti.

'adı Young Jin Ha

yaşı 18 babası o daha 5 yaşındayken babanızın alışveriş merkezi insaatında çalışırken çıkan yanginda hayatını kaybetmis. Annesi de o 15 yaşındayken ölmüş. efendim şimdilik bu kadarı biliniyor.'

Demekki öyle ha olamaz babası bizim yüzünüzden ölmüş. İnanamıyorum. Ama niye ...

İMİTASYON KORELİHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin