Gördüklerimle hışımla yerimden kalkıyorum ve onların masasına doğru adımlarımı yaklaştırıyorum. Onların masasına doğru yöneldiğimde görüş alanıma ilk Olesya giriyor. Ona ifadesiz bir yüzle bakıp adını fısıldıyorum.
F:Olesya..!
#
Karşımda Fernando'yu görmemle bütün dünyam yerle bir oldu. O'nu karşımda görmeyi beklemiyordum. Aradan 10 yıl geçmesine rağmen hala yakışıklıydı. Hayat ona acısını, gamını vurmamış hala karizmatik bir şekilde hülümsüyordu. O çarpık gülümsemi ise hiç değişmemişti. Yıllar sana yaramış tabiri bu adamın bedeninde hayat bulmuş gibiydi.
Bana yönelen bakışlarla ne diyeceğimi bilmiyordum. Bir yanda Jacob her şeyden habersiz elimi tutarken, bir yandan Fernando'nun bakışlarının altında eriyordum. Onun gözlerinde gördüğüm şey şaşkınlık yerine öfke belirtisi oluyor. Neden öfkelendiğini bilmiyordum. Ne yapacağımı bilemez halde kendimi toparlamaya çalıştım. Jacob'ın ellerinin arasından ellerimi kurtardım ve onun gözlerinin içine doğru aktım.
O:Fernando, sen de nereden çıktın böyle?
F:Seni görmek ne büyük sürpriz Olesya, dedi bakışlarını bir an olsun benden ayırmayarak.
İkimizde gözlerimizin içine bakıp ne yapacağımızı bilmeyen bakışlarla birbirimizi gözetiyorduk. Aramızdaki bu sessiz çekim Jacob'ın sesiyle bölündü.
J:Merhaba. Ben Olesya'nın nişanlısı Jacob, dedi karşısındaki rakibin meydan okuyarak.
Jacob'ın ona doğru yönelen elini tuttu ve hafifçe sıktı. Gözlerinde gördüğüm derin şey katıksız öfkeydi.
F:Bende Fernando. Aile dostları sayılırım. Bütün çocukluğumuz birlikte geçti. Öyle değil mi Olesya!
Sesinde hissettiğim itaatkar ton söylediklerimi onayla dercesine çıkmıştı. Ama ona boyun eğmeyecektim. Yıllar sonra karşıma gelip bana böyle davranamazdı. Bu tavrını anlayamıyordum. Bende kaçıp, Fransalara kadar giden adam kendisi değilmiş gibi davranıyordu.
O:Evet öyle. Eski bir dost, dedim onu sinir etmek istercesine.
F:Evet oldukça eski, dedi bu kez kalbimi yeniden kırarcasına.
Bu tavrımdan deliye dönmüş olduğunu gözlerinden anlamıştım. Ama istifimi bozmadan devam ettim.
O:Neyse bizde kalkıyorduk değil mi, aşkım. diyerek Jacob'a baktım. Şu an bu durumdan beni kurtarmasına öyle ihtiyacım vardı ki...
O da durumumu anlamış olacak ki başıyla onayladı ve ayağa kalkıp bana elini uzattı. Bana uzattığı elini tutup yanındaki yerimi aldım. Gitmedn önce son kez Fernado'ya bakıp gülümsedim.
O:Seni görmek güzeldi. Kendine iyi bak, dedim ve cevap vermesine fırsat tanımadan Jacob'ı kolundan tutup dışarıya doğru sürükledim.
Dışarı çıktığımda derin bir nefes aldım ve Jacob'ın sorularına fırsat tanımamak için hızlı hızlı konuştum.
O:Lütfen bana soru sorma. Kendimi hazır hissettiğimde sana anlatcağım, dedim o ise bana sevgiyle gülümseyip alnıma sıcak bir öpücük kondurdu.
Bütün dengem alt üst olurken arabaya bindik ve hiç bir şey düşünmemeye çalışarak başımı cama yaslayıp gözlerimi kapadım.
#
Bu yaptığı tam bir kabalıktı. Beni görmezden gelmesi, hiç bir şey olmamış gibi davranması canımı sıkmıştı.O cam yarması gibi yanında duran adamdan da nefret etmiştim.