Efsanevi Savaş 4

9.Sezon 5.Bölüm Da Leo Wayne

Kumsalda sırt üstü yatan beyaz gömlekli adam gözlerini açtı. Sakalları hafif hafif uzamaya durduğu belliydi. Tıraş olalı pek uzun zaman olmamıştı. Belinden bağlı olan kahverengi çantasını açtı. İçini kontrol etti, ne kaybettiğini görmek istiyordu. Karaya vuran gemi enkazına baktı sonrada. Hala yaşayan birileri olabilir miydi? Düşüncesinin cevabını az sonra aldı. Gemi enkazına sıkışmış durumda olan biri bağırıyordu. Bu bir siyahiydi.

"Bay Wayne!" dedi siyahi genç.

"Hey, hey!" Dedi ayağa kalkan Da Leo Wayne.

"Bay Wayne, lütfen yardım edin efendim! Sıkıştım..."

"Geliyorum, bir saniye dayan!"

Bay Wayne, çantasını özenle kapatmayı ihmal etmemişti. Gemi enkazına doğru koştu. Bu sırada ayağı suda yalpaladı ve kaydı. Suya gömülen Bay Wayne, hızla kalktı ve çantasını çırparak koşmaya devam etti. Geminin yanına geldiğinde, adamın tahtaların arasına sıkışık olduğunu gördü. Büyük ihtimalle mobilyalardan birine, dümen düşmüştü. Bay Wayne, etrafta arandı biraz. Az sonra eline geçen büyük kalın kütükle, dümene alttan bir kaldıraç gibi baskı uygulayarak kaldırdı. Dümen az kalsın üstüne düşecekken, kenara kaçtı. Dümenin suya düşmesiyle püskürttüğü deniz suyu etrafa yayıldı. Bay Wayne, siyahi genci çekip kurtardı. Kıyıya doğru sürükledi ve yanına oturdu.

"İyi misin?"

"Evet iyiyim, Bay Wayne üzgünüm." Dedi Siyahi.

"Başka hayatta kalan var mıdır?" Dedi Bay Wayne, tütün maddesini kuruluğunu teyit ederken.

"Alison ve Jackson. Bizden olanlardı efendim."

"Senin adın nedir ?" dedi Da Leo Wayne.

"Mike efendim. Bildiğinizi sanıyordum!" dedi Mike alıngan tavrıyla.

"Şey, biliyorsun kafam biraz karışık Mike." Dedi Da Leo Wayne.

Da Leo Wayne, 1.80 m boylarında, geniş omuzlu, kırklı yaşlarının başında yakışıklı bir adamdı. Bir arkeolog olan Da Leo Wayne, kendi adına kiralanmış olan bu gemiyle araştırmalarını sürdürüyordu. Yanına da aldığı gençlerle hem geleceğe ışık tutmaya çalışıyor hem de bilim adına çalışmalar yapıyordu. Da Leo Wayne, aynı zamanda bir maceraperest, haritacı, ve gök bilimiyle ilgilenen çok yönlü bir adamdı. Bilim dallarının hemen hemen hepsinden anlardı. Arkeologluğun ötesinde, Jeoloji bilimine de hakimdi. Mısır gibi yerlerde kazılar yapmış, lanetli yerlere girmiş biriydi.

Mike ise yirmili yaşlarında, bilime merakı olan bir zenciydi. Ancak, insanların ırk ayrımı yapmasından dolayı çok aşağılanmış, geçmişinde denizcilikle uğraşmıştı. Bu yüzden de Bay Da Leo Wayne'in gemisine katılmıştı.

"Bay Wayne, burası neresi biliyor musunuz?" dedi Mike.

"Şuan için gördüğüm tek şey, ağaçlar ve deniz Mike." Dedi Bay Wayne pusulasına bakarken. Daha sonra kendi çizimi olan haritalardan birine baktı. Ardından asıl haritaları karıştırdı.

"Mike..." dedi. Ancak devamını getirmedi. Mike heyecanlı gözlerle Bay Wayne'i süzüyordu.

"Mike!" dedi tekrar Bay Wayne.

"Evet efendim!" dedi Mike yüksek bir sesle. Ancak sesindeki yükseltinin tek nedeni heyecandı.

"Gemiyi bir araştırmaya ne dersin Mike? Geriye kalan erzak, ve ya hayatta kalan birkaç kişi? Ha ne dersin dostum?" dedi Bay Wayne.

"Elbette Bay Wayne!" dedi Mike. Hızla gemiye doğru koşturdu.

Bay Wayne çantasının içindeki küçük diğer bir çantayı çıkardı. İçinde para ve değerli mücevherler vardı. Gülümsedi. "Bu işimizi görür gibi." Dedi. Arkasından Mike'a baktı. Ancak denizin ortasında iki kişinin suya kendilerine bırakmış şekilde kıyıya doğru geldiğini gördü.