12. bölüm

6 3 0
                                    

Sabah dünyanın en güzel sesiyle uyandığımda (!)alarm çalıyordu. Başta uyanmamak için dirensem de birazdan yürüyen ve tehlikeli bir alarm geleceğini bildiğim için ve  tabi olmazsa olmaz silahını, yani terliğini de unutmayalım.

İsteksizce yaşama sebebim olan yatağımdan kalkıp banyoya girdim kısa bir duşun ardından bornozumu giyip dolabıma ilerledim bana göz kırpan okul firmalarıma 'no beiby sizi gitmeyeceğim' bakışı attıktan sonra kot şort ve beyaz askılı üzerinde siyah yazıyla'bad girl' yazan t_shirt' ümü giydim uzun ve düz olan saçlarımı açık bıraktım ve dün yaşananlar yüzünden canım sıkkın olduğu için hiç makyaj yapmadım.

Tamamen hazır olduktan sonra siyah küçük sırt çantamı da alıp aşağıya indim annemle dünden beri hiç konuşmadık çünkü bana inanmadı belki bir kanıtım yoktu ama benim sözlerime inanması gerekiyordu ama o tam tersini yapmakla kalmadı birde Meral Hanımla bir olup beni kliniğe yatırmaya karar verdiler ama tabiki böyle bir şey asla olmayacak bugün babamı arayıp olanları anlatacağım hiç şüphesiz o bana inanacak.

Yani inşallah.

Kahvaltı etmeden evden sessizce çıktığım sırada murat amca beni kapıda bekliyordu "günaydın Murat amca" diyip arabaya bindim bezmiş bir tavırla.

Bir süre sonra okulun kapısının önünde durunca indim ve murat amcaya el saladığımda oda karşılık verip arabayı çalıştırdı ve uzaklaştı.

Okula kısa bir bakış attıktan sonra çaresizce okula girdim yavaş yavaş yürürken birşey farkettim. Kimse benimle alay etmiyordu oysa ki o fotoğraflar yüzünden herkes benimle dalga geçiyordu.
Peki ya şimdi. Şimdi ne değişti?
Bu durumu garipsemiş olsam da şuanda daha büyük bir derdin olduğu için buna 'seninle sonra ilgileneceğim' bakışımı atıp yürümeye devam ettiğim sırada banka oturmuş olan Sude ve Göksu' yu yeni farketiğim de onlar bana el sallıyordu. Yanlarına gidip selamlaştıktan sonra sessizce yanlarına oturdum.
Kızlar bana  ne oldu diye sorarcasına bakınca 'yok birşey ' bakışımı atıp önüme döndüm onlar da birinin dedikodusunu yapmakla meşguldüler arada benide dahil  etmeye çalışsalar da sonuçta yeniyim bu okulda kimin hakkında konuştuklarını bilmiyordum daha doğrusu ilgilenmiyordum mübarek herkesin dedikodusunu yapıyorlardı.

Aklım karışıktı hem de çok
ne yapmalıydım ?.
İçimden derin bir offf çekip arkama yaslandığım anda duyduğum tanıdık sesle kafamı kaldırıp gelen kişiye baktım.
Buse.
(Hatırlatma ;Buse, Emir'in kuzeni ve onun tayfasından)

" Yağmur" dedi üzgün bir şekilde.Yaslandığım yerden bir sinirle dogruldum " Efendim Buse birşey mi söyleyeceksin?" Dedim mesafeli bir tonda sonuçta öküzün kuzeni belli olmaz ne zaman karşılaşsak beni tehdit edip sonunda dayak yiyip gidiyordu.

" Be.. ben nasıl söyleyeceğimi bilmiyorum daha önce hiç yapmamıştım " sesi çok bitkin geliyordu sanki işkenceye maruz kalmış gibi bir hali vardı hayırdır inşallah.

"Söyle ne söyleyeceksen "kendini toparlayıp konuşmaya başladı tabi bizim kızlar dedikoduyu bırakıp merakla bizi dinliyordu. O sırada Göksu kavgaya hazırlanıyordu.

" Ben daha önce hiç kimseden özür dilemedim  toparlaman gerekiyor." Bu konu ilgimi çemeye  başladı. Ve devam etti,

"Ben çok üzgünüm beni affet . lütfen beni affetiğini söyle yoksa beni öldürür" dedi endişeyle bak şimdi heyecanlanmaya  başladım  ben Buse ye anlamaz gözlerle bakarken açıklama yapmaya başladı.

"fotoğrafları ben paylaştım"tek seferde gözeleri kapalı söylediği şeyle şok geçirirken bir yandanda onu öldürmemek için kendimi  zor tutuyordum.

"Sen... Sen ne dedin" bu sefer gözlerini açıp gözlerimin içine bakarak söyledi.

"Evet o fotoğrafları ben paylaştım gizli bir hesaptan sadece bizim okuldakileri ekledim ve paylaştım." Dedi utanarak ve sözlerine devam etti "lütfen beni affet"  gerçekten pişman gözüküyordu. Ama bu yaptığının cezasız kalacağı anlamına gelmez. Seninle de hesaplaşacağız Buse.

PARANOYAKHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin