İntikam zamanı
Hayatımda ilk defa okulun açılmasını dört gözle beklemiştim. Çünkü bütün hafta sonunu evde sinir krizleri geçirerek geçirmiştim.Annem de sürekli neyim olduğunu sorup durmuştu ona belli etmemek için bin takla atmıştım.,la
O hesap kime aitti bunu mutlaka bulacaktım. Ve bunu yapan kişi bunu ağır ödeyecekti ve şuanda gözündeki tek şüpheli öküzdü ondan başkası yapmış olamazdı.
Ama neden?
kızgın olan bendim, intikam alması gereken de bendim peki bu neydi şimdi.
Herşeyden ötesi ben bir genç kızdım bu kadar onur kırıcı birşeyi yapması için beyin özürlü olması gerekirdi.Sabah beni okula murat amca getirmişti.
Bugün kendim gidebilirim diye itiraz etmediğime çok şaşırmıştı neredeyse rutin haline getirmiş olduğum bir alışkanlıktı inatçılık.Okula geldiğimizde sessizce kapıyı açıp arabadan indiğim gibi okula girdim murat amca mutlaka nasıl olduğumu canımın neden sıkkın olduğunu soracaktı ve söylediğim 'iyiyim' yalanına asla inanmazdı bu yüzden en doğrusu göz temasından kaçmaktı.
Okula girdiğimde herkesin gözü üstümdeydi bana bakıp fısıldaşmaya başlayan kızlar, atılan iğrenç laflar , ve o aşağılayıcı bakışlar.İçimi suçluluk duygusu kaplamaya başlamıştı bile. Olduğum yerden hareket edemiyor insanların dediklerini duymamazlıktan gelemiyordum. Sınıfa gitmek hızlı adımlarla okulun içine girdim koridorda ki küçük gruplar ve o ezikleyici bakışlar içimi yine o tuhaf korku sararken kolumdan çekilmemle irkildim. Karşımda Barış'ı gördüğümde çok mutlu olmuştum sanırım bu okulda bir arkadaş edinebilmiştim.
" Yağmur iyi misin? " Barış'ın haberi yoktu galiba olsaydı o da diğerleri gibi yargısız infaz yapar mıydı acaba?
"Evet"dedim gayet iyi görünmeye çalışarak. Sonuçta bu benim meselemdi ve bunu kendim halledecektim.Barış'ı karıştıramazdım.
Barış iyi olduğuma inanmışa benzemiyordu ortamın havasını dağıtmak için "hadi sınıfa gidelim" dedim hevesle o sanki okulu çok seviyormuşum gibi barış'ta bana öyle olsun bakışını attıktan sonra
" Hadi gidelim" dedi gülümseyerek.
Gülümsemek bir insana bu kadar mı yakışır? Aman ne diyorum ben ya konumuz bu değil.
Barış'la birlikte sınıfa doğru ilerlerken yanımıza Sude ve Göksu geldi. İkisiyle de kısa zamanda samimi olmuştum daha doğrusu onlar benimle arkadaş olmak istediler eski okulum da herkes benden köşe Bucak kaçarken Sude , Barış ve Göksu benimle arkadaş olmaya çalışıyorlardı.Okula ilk geldiğim gün Sude dayak yerken onu kurtardığım için Göksu da beni sevmişti oda kavgacı bir tipti ve kısa zamanda iyi arkadaş olmuştuk." Günaydın" dedi Sude sevecen bir ses tonuyla sinirimi saklamaya çalışıp gülümsedim. Ve aynı şekilde "Günaydın" diyerek karşılık verdim. Göksu ' ya baktığımda yüzünde hiçbir ifade yoktu.
Yapısı gereği hep sakin duruyordu. Barış ve Sude Selamlaşırken Göksu'nun bana baktığını fark ettim. Sanki birşey söylemek istiyordu ama çekiniyordu." Bana birşey mi söyleyeceksin Göksu?" dedim hüzünlü bir sesle. Barış ve Sude de muhabetlerine ara verip bizi dinlemeye başladılar.
" Kim yapmış bunu nasıl bu kadar sakin durabiliyor sun?" Diye sordu çok ciddi bir ifadeyle.
Ama konuşmalarında bir suçlama veya yargılama yoktu. Keşke herkes böyle düşünebilseydi. Belli ki benim öyle fotoğrafları paylaşmayacağımı anlamıştı. Tabi anlar dışardan bakınca çok masum durduğuma emindim." Bilmiyorum. Ama bulacağım ve ona bunu ağır ödeyeceğim." Dedim kararlı ve soğuk kanlı görünmeye çalışarak. Allah kahretsin!
Barış konuştuklarımızı duyup ,
" kim ne yapmış? " diye sordu kuşkulu ve sinirli bir ses tonuyla. Göksu ile bir anlık bakışmamızın ardında Göksu'ya,
'sakın söyleme' bakışımı atsamda Göksu da benim gibi inatçı birine benziyordu. Oda kafasını olumsuz anlamda sallayarak,, bana 'hayır söyleyeceğim' bakışını atmasının ardında
"Birileri yağmur'un uygunsuz fotoğraflarını paylaşmış bütün okul bunu konuşuyor" bunu tek bir nefeste söylemişti bile. Barış'a baktığımda sinirden alt dudağını dişleyerek bir küfür savurduğunu duydum ondan hiç beklemediğim bir küfürdü.Gerçi ondan küfür beklemiyordum.
" Yağmur " diyip beni omuzlarımdan tutarak kendine çevirdi. Bu duruma çok fazla sinirlenmişti daha yeni tanışmıştık ama Sude , Göksu ve Barış beni koruyorlardı. Bana inanıyor ve yardım etmeye çalışıyorlardı bu çok garip bir duyguydu benim iki yıldır hiç arkadaşım olmamıştı olanlarda benden uzak duruyorlardı haklı olarak çünkü ben çevredeki herkese zarar veriyordum. Ölümü kaç kere denememe rağmen yapamıyordum beceremiyordum.
Barış telefonunu çıkartıp bir kaç saniye kurcaladıktan sonra sinirle telefonu duvara fırlattı. Bu durumu cidden garipsemiştim ama etrafındaki herkes acımasız olunca iyi birilerinin karşıma çıkması gerçekten en çok ihtiyacım olan şeydi.
" Bunu kim yaptı" diye sordu Barış otoriter bir tonda.Kafamı kaldırıp yüzüne baktım sınırını bastırmaya çalışıyor gibiydi başımı olumsuz anlamda sallayıp," Bilmiyorum" dedim utanarak barışın o fotoğrafları görmesiydi aslında utanmamın sebebi.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
PARANOYAK
Ficção AdolescenteDoğruluk mu cesaret mi? Doğruluk deseydi ne olacaktı? Paranoyalar ,acılar olmayacak mıydı Zamanında verdiği cesaretlik sözü Onu acıya götürdü ve acı Ona aşkını verdi. Şimdi hata mı yapmıştı zamanında söylediği acı söz olmasa gerçek aşkı bulabilirmi...