Eren'le ormanda bir o tarafa,bir bu tarafa doğru koşuyorduk. Her taraf o şeylerle doluydu. Nihayet çıkılabilecek bir ağaç bulduğumuzda o ağaca tırmanmmaya başladık. İlk önce Eren çıkıyordu, ben ise o çıkarken ona saldırmalarını önlüyordum. Ama ben çıkarken ne olacağı belli değildi çünkü hem bana saldırmalarını önleyecek biri yoktu,hem de o şeylerin sayısı gitgide artıyordu. Eren tutuncak bir yer bulduğunda ben çıkmaya başladım. Yukarı çıkarken ayağımı çekiştiriyorlardı. Onlar beni çekiştirdikçe ben daha çok çaba sarfediyordum. Eren'in yanına ulaşmama az kalmıştı. Ama o hastalıkle şeylerin sayısı az öncekinin iki katına çıkmıştı. Eren'in yanına tam ulaşmışken elim kaydı. Avazım çıktığı kadar bağırıyordum,ama düşmüyordum. Gözlerim kapalıydı. Gözümü açtığımda ise Eren'in beni tutmuş olduğunu gördüm. Rahat bir nefes aldım ve Eren'in yanındaki dala oturdum. Eren " Çok kormuş görünüyordum dostum." dedi ve gülmeye başladı. Ben de " Mal herif sus bir,şuradan nasıl kurtulacağımızı düşünelim." dedim. 20 dakika kadar öyle kaldıktan sonra aklıma telsizler geldi. Hemen telsizi çıkartıp Eren'in kız arkadaşına seslendim. "Hey! Orada mısın? Yardımına ihtiyacımız var! Hey!" diye bir süre konuştum. Ardından cevap geldi "Evet buradayım. Neredesiniz gelmem mi gerekiyor?" dedi. Ben de ona camı açıp bir kaç el ateş etmesini,sonra hemen geri içeri girmesini söyledim. O da " Tamam,hemen yapıyorum." dedi...
Çok uzakta olmadığımız için tüfek sesi duyuldu. Sesi duyan et yiyicilerin bir kısmı (evet onlara artık et yiyiciler diyorduk) arabaya doğru gittiler. Altımızda 5-6 tane et yiyici kalmıştı. Cesaretimizi topladıktan sonra aşağıya atladık. Üstlerinde atladığımız için yere düşmüştük. Onlar bizden daha yavaş oldukları için Eren'le hemen ayağa kalkıp onlara vurmaya başladık. Ama ölmüyorlardı! Göğüs kafeslerini ve enselerini paramparça etmiştik. Ölümsüz olduklarını sanmaya başladık. Bu yüzden tekrar o ağaca çıktık. Biz çıkarken onlar da bizi yakalamaya çalışıyorlardı. O telaşla Eren çekicini düşürdü. Çekicin sivri kısmı yüksekten düştüğü için bir tanesinin kafasına girdi ve et yiyici yere yığıldı. Ölümsüz değillerdi! Tekrar aşağıya atladık. Ben levye ile kafataslarını paramparça ederken Eren'de tornavidayı gözlerinden içeri sokuyordu. Hepsini öldürdükten sonra Eren çekicini geri aldı ve benzinliğe doğru yola koyulduk.
Benzinlikte umduğumuz gibi bir sürü bidon vardı. İkimizde 2şer bidon doldurduk ve tekrar arabaya dönecektik. Arabayı görebilecek kadar yakına gittik. Etrafında 40 kadar et yiyici vardı. Eren'e saklanmasını,benim onları çekip benzin istasyonuna kadar gideceğimi ve onlarında o sırada beni almak için yola çıkmalarını söyledim. Eren "Saçmalama! Kfayı mı yedin sen?! Tek başına ölebilirsin!" dedi, ben de ona "Peki ya bunu yapmazsam ne olacak? Hepimiz öleceğiz! Ayrıca benim onlardan daha hızlı olduğumu sen de biliyorsun! En azından sizi kurtarmış olurum..." dedim. Eren saklandıktan sonra olduğum yerden çıktım ve "Siz oradakiler! Buraya bakın! Taze et var! Hadi bekliyorum sizi p*ç kuruları!" diye bağırdım. Bu sefer çok etkili olmuştu sanırım,hepsi bana doğru geliyordu. Eren'e doğru gidenler de oldu ama Eren onları sessizce öldürdü. Ama artık ne Eren vardı,ne kız arkadaşı vardı ne de araba vardı. Sadece peşimde 40 tane et yiyici ile beraber ormanda "elim sende" oynuyordum...
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Salgın
ParanormalÇiçeği burnunda bir avukat olan Mehmet,bir anda kendisini kıyametim ortasında bulur.Vereceği yaşam savaşına birçok kayıp verecek,birçok yeni dost kazanacaktır.