Arkadaşlar öncelikle 4 aylık gecikmem için özür dilerim! Umarım yeni bölümü beğenirsiniz.Bundan sonra düzenli olarak bölüm yazmaya devam edeceğim. Yorum ve votelarınızı eksik etmeyin :)
Alışveriş merkezinden ayrılalı iki saat olmuştu. Bu süre içinde ailemin yaşadığı bölgeye gelmiştik.Ortalıkta çok fazla et yiyici yoktu,ama her yer çok değişmişti. Çocukluğum geldi aklıma... Koşuşturduğum,düşüp birçok kez canımı yaktığım sokaklar,şimdi çok sessizdi. Kasabanın eski canlılığı yerini karanlığa bırakmıştı. Karanlık demişken,hayatlarına son verdiğim iki insan geldi aklıma. Birini ben öldürmeseydim şu an ben ölmüştüm belki de. Ama ya öteki? Oyuncak filli,gözleri korkuyla bakan kız... "İşte bu hiç hoş bir manzara değil!" Düşüncelerimi Anıl bölmüştü. Kamyonetin kasasında ayağa kalktım ve arabanın önüne baktım. 4 kadar et yiyici bir ineği yol ortasında parçalamış yiyorlardı. İğrenç bir görüntü çıkmıştı ortaya. Sessizce kasadan atladım ve hepsinin kafalarında çok fazla oyuk açmadan,sadece küçük bir yarıkla işlerini bitirdim. Ardından Anıl'a yan koltuğa geçmesini ve benim de sürücü koltuğuna geçeceğimi söyledim. Ailemin evine gitmeliydim.
Nihayet oraya ulaştığımızda arabadan indim. Yüksek duvarlı siteye baktım. "Belki de hiç içeri girmemeliyiz." dedi Anıl. "Belki de onlar da Eren gibi birer et parçasında dönüşmüşlerdir." diye karşılık verdim. "Ama onları o sonsuz açlık içindeki bedenlerde mahsur bırakamam." dedim. Büyük demir kapıyı açmak için davrandım. Sonra boynuma iğne veya onun gibi bir şeyin saplandığını hissettim. Çıkarmaya çalıştım ama elim kıpırdamadı. Yere düştüm. Sadece gözlerimi hareket ettirebiliyordum. İki kişi kafama siyah bir bez parçası geçirdi. Hareket ediyorduk. Belki şu anda bizi paketlemiş götürüyorlardı,ama eğer yanımda kalan son kişiye de zarar verirlerse bunu onlara ödeteceğime emindim.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Salgın
ParanormalÇiçeği burnunda bir avukat olan Mehmet,bir anda kendisini kıyametim ortasında bulur.Vereceği yaşam savaşına birçok kayıp verecek,birçok yeni dost kazanacaktır.