Bölüm 6

341 13 2
                                    

İçerisi et yiyici kaynıyordu! Hiç bu kadarını görmemiştim. Kapıya doğru yöneldik ama oradan da gelenler vardı! Biz ne yapacağımızı düşünürken üstümüzden birisi"Hey! Buraya gelin! Çabuk olun!" diye seslendi. Nasıl çıkacağımızı da bilmiyorduk. Üst kata giden merdivenleri de büyük eşyalarla kapatmışlardı. Aklıma bir fikir geldi ve İzel'e "Şu an açıklayacak zamanım yok,ama bir fikrim var." dedim.Onunla birlikte eşyaların taramadan geçtiği bölümün tepesine çıktık. Levyemi çantaya koydum ve onun üst kata geçmesine yardım ettim. Tam ben de çıkıyordum ki, üstünde durduğum tarama kısmı büyük bir gürültüyle yere düşmeye başladı! Hızlıca düşünmem gerekiyordu! Ne yapacağımı bilemiyordum. O sırada karşıda alışveriş merkezinin giriş kapısının üstünü gördüm. Kocaman bir platform vardı. Hemen oraya atladım,sesi duyan alışveriş merkezindeki bütün et yiyiciler ise benim olduğum yöne doğru geliyordu...

Ne kadar öyle bekledim bilinmez,o girişte seslenen çocuk tekrar sesleniyordu,ama kısık bir sesle. "Hey! Beni görebiliyor musun?" dedi. Uzun siyah saçlı ve uzun boylu bir çocuktu bu. Biraz daha dikkat edince onu tanıdığımı farkettim. Anıl'dı bu,ilkokul arkadaşım! "Anıl?! Sen ne hal etmeye..." diyordum ki "Konuşma faslını sen kurtulduktan sonraya bırakırız." dedi. Ben de başımı aşağı yukarı sallayarak cevap verdim. "Bu tarafa doğru iki metrede bir olan kolonları görüyor musun?" diye sordu. Kafamı biraz aşağıya doğru eğdim ve kolonlara baktım. Ortalarına ellerimle tutunabileceğim genişlikte taşlar dizilmişti. Onun lafını kesip "Tamam ne yapacağımı anladım." dedim ve aşağıya doğru atladım. Eğer kollarıma yeterince yüklenemezsem et yiyicilerin ortasına düşecektim...

Bir,iki,üç... derken 3 kolon daha kalmıştı. İki kolonu da geçtikten sonra,kollarımı hissetmiyordum. Son kolona gelmiştim. Ama yukarı nasıl çıkacağımı bilmiyordum. Eğer hemen yardım etmezlerse, açık büfedeki ana yemek gibi beni yemek için izdiham çıkaracaklardı. Anıl tekrar seslendi,bu sefer sesi kafamın üzerinden geliyordu. "Elini uzat! Çabuk ol!" diyordu. Bir elimi tam kaldırmış ve Anıl'ın elini tutmuştum ki,sırtımdaki çantanın ağırlığını omuzlarımda hissettim. Diğer elim de kaydı ve Anıl'la beraber aşağı düşmeye başladık...

SalgınHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin