-10

79 12 2
                                    

O gün, okul için çıkmadan önce erteleyip durduğum çamaşır yıkama işini halletmek için erken kalktım.

Her şey olağan şekilde başlamıştı.

Kahvaltıyı hazırladım, o sırada uyanan kız kardeşimi okul için giydirdim. Ve her zamanki gibi bir şeyler yediğinden emin olana kadar sofradan kalkmadım.

Evden beraber çıktık. Cebine koyacağım harçlığı kavanozdan almayı unuttuğum için kapıda Asya'yı biraz bekletmek dışında rötarımız olmamıştı.

İlkokulun kapısına vardığımızda öğrenciler hala bahçedeydi ve zil henüz çalmamıştı. minik ellerini bırakıp onunla göz teması kurmak için eğildiğim sırada, Asya'nın huzursuzluğunu görene kadar her şey diğer günlerle aynıydı en azından.

Benim küçülmüş hırkamı giyiyordu. Düğmeleri yine yanlış iliklediğini görünce gülümsedim. yüzündeki ifadeyi düşünürken onu hallettim. Aslında sormasam bana söylemezdi. Beni kendi küçük sıkıntılarıyla boğmamak için elinden geleni yapan bir küçük hanımdı o.

"Paranı öğle yemeği için ayırmayı unutma tamam mı?" Dedim tatlı bir sesle, bunu her gün tekrarlardım. Monotonluk bizim için diğer şeylerin yanında sorun bile değildi.

Tatlıca başını salladı. "Unutmam."

Derin bir nefes aldım. "Bir şey mi var?"

Başını sağa sola salladı. Eski botlarına bakıyor ve diğer günlerin aksine bana günümü güzel geçirmemi sağlayacak bir gülümseme vermiyordu. Omuzlarından tutup bana bakmasını sağladım.

"Bir şey var." Dedim, artık emindim. "Anlat bana Asya?"

Minik ayakları yeri sabırsızca dövüyordu. Ona zaman vermek isterdim ama kendi okuluma geç kalma riskini göze alamadım.

"Asya hadi!"

Yutkunup bir anda konuşmaya başladı. "Bir gezi var. Hayvanat bahçesine."

Fısıltısı canımı sıkmıştı. Diğer günlerden farklı olarak, bu kötüydü.

"Evet?" Dedim temkinli bir sesle. "Bu gezi ne zaman peki?"

Benimkinin tıpkısı olan Zümrüt gözleri anlayışla parladı. "Önemli değil abla, gerçekten. Sadece sen sorunca..."

"Bu önemli bir şeye benziyor."

Minik çenesini yukarı kaldırıp mahcupça sağa sola salladı. "Gerçekten, özür dilerim. Yeterince sıkıntımız var. Önemli değil. Sonra beni götüreceğine söz verirsen?"

Ve bugün farklı olarak kalbim onun minicik bedeninin aldığı sorumluluk yüzünden daha da ağırlaştı. "Bana ne zaman olduğunu söyle Asya'm?"

"Bu cuma." Dedi sonra tekrar itiraz etti. "Gerçekten önemli değil, seninle... yani sonra paramız olunca gidebiliriz."

Gözlerimi sımsıkı kapatıp ellerimi omuzlarından çekerek ayağa kalkmadan önce zorla gülümsedim.

"Ücreti ne kadarmış?"

"Abla-"

"Asya geç kalıyorum güzelim, hadi söyle lütfen."

Yine ayakkabılarına bakıyordu. "Elli liraymış. Bu çok para."

"Hayır. Halledemeyeceğim bir şey değilmiş," ördüğüm saçlarını okşarken kıkırdamaya çalıştım. "Beş dakikadır beni bunun için mi kıvrandırıyorsun Asya? Senin yüzünden derse geç kalacağım."

KokarcaHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin