-7

60 10 2
                                    

Yağmur evin çatısını döverken, karanlıkta el yordamıyla Asya'nın saçlarını bulup okşamaya başladım. Sesler onu ürkütsün istemiyordum.  Garip bir şekilde uykum yoktu. Garipti çünkü, gün içindeki faaliyetlerim hasebiyle yatağa her zaman bilinçsizce düşerdim.

Asya'nın okul gezisinin, erzaklardan kısmamla halledilebilecek bir bütçe açığı olmadığı anlaşılmıştı. Aykut hocanın bana ayarladığı burslar, sadece bu küçük evin kirasına ve faturalara yetiyordu. Yeliz abladan her gün aldığım şekerlerden elime geçenler ise bizi kıt kanaat geçindirirken, Asya'ya elli lira vermem buzdolabını hiçliğe doğru sürüklemişti.

Ama bunlar benim her zamanki küçük fani problemlerimdi. Beni asıl düşünüren şey dün Özgür'lerden ayrıldıktan sonra Asya'yla aramda geçen ufak sohbet olmuştu.

Otobüste giderken, cebinden çıkardığı küçük bir şeyle oynamaya başlamıştı. İlk başta önemsememiş dışarıyı seyretmeye devam etmiştim. Sonra göz ucuyla bakınca bunun minyatür bir araba olduğunu gördüm.

"Oda nereden çıktı?" Dedim sesimdeki paniği gizlemeye çalışmadan, böyle bir şeyi kardeşimden beklemezdim ama hataya düşüpte, bunu Seyhun hanımın evinden aşırdıysa çok ciddi problemlerim olabilirdi.

Elindeki minik sarı arabayı havaya kaldırıp gülümsedi Asya, tepkime dikkat etmiş görünmüyordu.

"Çok güzel değil mi abla?"

Derin bir iç çekip ellerini avcumun içine hapsettim, gözlerine bakarak sakince konuştum. "Onu Özgür'ün evinden almadın değil mi Asya'm?"

Söylediğim şeylerin ne anlama geldiğini anlayabilecek olgunluktaydı kardeşim, çabuk büyümek insana bazı şeyleri kavrama yeteneği veriyordu.

Gözleri dolarken, daha çok panikledim. "Hayır abla, onu bana Özgür abi verdi. Bu günün anısına ufak bir hediye, ablana belki kendimizi böyle affettiririz dedi hatta." Ellerini benden kurtarıp dışarı baktı. "Gerçekten abla, gerçekten böyle dedi."

Özgür benden uzakta bile kafamı karıştırmaya devam edecekti anlaşılan, Asya'ya inanmıştım ama Özgür'ün ona söyledikleri çok tuhaftı. Affedilecek ne vardı ki ortada?

"Özür dilerim meleğim, özür dilerim." Onu kucağıma çekip saçlarından öptüm. "Tabii ki böyle bir şey yapmazdın. Ben sadece arabayı görünce şaşırdım o kadar."

Neyseki affedilmiştim. Asya gülümseyerek arabasıyla oynamaya devam ediyordu.

"O iyi biri," diye fısıldadı arabaya gülümseyerek bakarken. "Ve çok komik, beni çok güldürdü."

İyi biri miydi bilmiyordum. Komik olmaya çalıştığıda bi gerçekti ama komik miydi orasıda tartışılır.

"İyi vakit geçirmene sevindim."

"Oraya tekrar gidecek miyiz?" Diye sordu umutla. "Özgür abi Tuğra'yla beni tanıştırmak istediğini söyledi abla."

Başımı olumsuz şekilde sallayınca dudakları yerleri süpürecekti. "Ama niye? Niye gidemiyoruz ki?"

Asya'nın biraz olsun her şeyin mümkün olabileceği bir dünyada yaşadığını sanması hoşuma gidiyordu. En azından çocukluğundan bir parçanın hala içinde var olduğunu böyle anlayabiliyordum.

Haline gülümsedim. "Çünkü biz Özgür'le arkadaş değiliz."

"Ama o öyle olduğunuzu söylemişti." Dedi mızmızca. "Hatta şimdi artık evine geldiğimiz için daha yakın arkadaş olduğunuzu ve bu arabayı almamda bir sakınca olmadığını söyledi."

KokarcaHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin