HÜZÜN

5.1K 310 20
                                    

Medya: Foy Vance - Make it Rain

"Bizi görenler sarılıyoruz sanabilirdi oysa o tüm hüzünlerime sahip çıkıyordu..."


-... Böyle işte. Ve ben değiştim. Her şeyi değiştirecek gücüm kalmadığında... Sadece kendimi değiştirdim. Olması gereken haline, olması gereken kişiye bir saniyede dönüştüm. Ne yıllar sürdü. Ne zaman aldı. Hepsi bir andaydı. O anı sonsuza kadar kaldı.

Gözlerim Poseidon'u buldu. Bu sözlerim onaydı. Anlattıklarımdaki her bir iğneleme her bir ima onaydı. Lakin o bakışlarıma karşılık vermeyi geçtim yüzüme dahi bakamaz bir haldeydi. Sahi ne olmuştu o heybetli Poseidon'a? Neden acımasızca bakmıyordu gözlerime? Yoksa bir kalbe mi sahipti? Alayla güldüm ve masanın etrafında yürürken konuşmaya devam ettim.

- Gittiğim her yere götürüyorum şimdi. Kendi kuzey yıldızını bulan her insan gibi... Asıyorum tavana uyuduğum evlerin. Beni, o halimi, tüm hallerimi bilen bir anne gibi ve sadece iyiliğime edilmiş dua gibi tutuyorum baş ucumda. Bu olabiliyorsa...

Göz göze gelmiştik. Kızaran gözlerle baktı bana. Duymuş muydu o gün yüreğimden kopan figanları? Neden ağlamak üzereydi şimdi? Peki ya Zeus? O neden soğuktu bana böyle? Ares'in bakışlarından bile soğuk... Hades'in olmayan şefkatinden bile az şefkatli bakıyordu bana. Gözlerimi ayırmadan bitirdim cümlelerimi.

- Herkesin mucizesi kendinde saklıdır. Aydınlandıysan bir kere öncesi karanlıktır.

Hera'nın sıcak sarılışını hissettiğimde ona karşılık verdim. Poseidon, Zeus ve Ares dışında her biriyle kısa süreliğine özlem giderdim. Poseidon'a kafa sallamakla yetinmiştim. Elimde olsa onu bile yapmazdım fakat Zeus'un dediklerine uymak zorundaydım.

Yalan söylemiştik. Yani söylemiştim. Kaçma nedenimi, başıma gelenleri... Zeus ben konsey odasına girmeden önce bana yalan uydurmamı emretmiş ve öylece bakıp gitmişti. Ne değişmişti yokluğumda. Oysa Hades'in ülkesine gelirken duymuştum onu. Hala önemsiyor gibiydi beni. O zaman sebebi neydi? 

Vücudumun karıncalaştığını hissedince Hades'in bakışlarının üzerimde olduğunu fark ettim. Bu masadaki herkesten farklı bir şekilde bakıyordu gözlerime. Sanki biliyordu her şeyi. Sanki ruhumun derinliklerini keşfe çıkmıştı da yalan söylemenin verdiği tutsaklığı hissediyordu o da. Derin bir iç çekerek ayırdım bakışlarımı.

Ares huysuzca homurdanıyor diğerleriyse kendi aralarında konuşuyordu. Posedion bakışlarını benden çekmek bilmiyor Zeus başının ağrıdığını her halinden belli ediyordu. Göz ucuyla pencereden dışarıya baktım. Zifiri karanlıktı. Konsey süresi dolmuş olmalıydı ki Zeus ayaklandı.

- Bugünlük bu kadar yeter. Herkes krallığına.

- Ama Akhi...

- Ares! Herkes. Krallığına!

Çene kemiklerini birbirine bastıran Ares hışımla salondan çıkan ilk kişi oldu. Ardından hepsi birer birer çıkmaya başladılar. Ben kapının sol tarafında herkesle vedalaşırken Hades sağ tarafta duvara yaslanmış sıkılgan tavırlarla herkesin bir an önce çıkıp gitmesini bekliyordu. Kolumu sarmalayan kemikli parmaklarla irkilirken Poseidon'un deniz mavisi gözleriyle karşılaştım.

- Özür dilerim.

Fısıldayarak dilediği şeyle vücudum tiremeye başlarken. Anılar bilincimi ele geçirmek üzereydi. Kolumu hızla parmaklarında kurtardığımda tek yapabildiğim şey yüzüne öylece bakakalmak oldu. O bende ne görüyordu bilmiyorum ama ben onda hiçbir şey göremiyordum. Hades bir şeyleri sezmişçesine bize yaklaşırken gözlerimden akan sessiz yaşlara hakim olamadım. Poseidon yüzüme dokunmak için elini havaya kaldırdığında hızla başımı iki yana salladım. Lanet olsun neden karşısında dik duramıyordum!

BEDA KENTİHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin