0.5

1.1K 98 54
                                    

"Bakın hanımefendi size bir shot daha veremem, neredeyse bayılacak haldesiniz!"

Hande, yerinden kalkmaya hafifçe yeltendi ama sonra belini saran uzun kollar sayesinde yere düşmekten son anda kurtulmuştu.

"Arabasının anahtarını ve diğer eşyalarını siz valeye bırakın gerisini ben hallederim."

Adam kafasını sallayarak hızlı adımlarla ilerlediğinde Tolga'da kollarındaki kadını tabureye oturtarak yüzünü elleri arasına aldı.

"Hande? Beni duyuyor musun Hande?"

Yoklarcasına hafifçe elleri arasında kaybolan yanaklarını sıktığında Hande'de sanki irkilmişcesine yarı kapalı gözlerini açtı

"Ben kimim? Beni duyuyor musun?"

Hande, gamzelerini çıkartırcasına kocaman gülümsediğinde Tolga'da gülüşüne gülümsedii.

"Uzaydaki mavi gözlü çocuk.." deyip büyük bir kahkaha patlattı ve gözleri beş saniye sonra geri kapandı.

"Deli kız.."

Tolga, Hande'yi tek hamlede kucağına aldığında Hande'nin ne kadar hafif olduğunu hissetti. Hande son zamanlarda çok kilo vermişti ve Tolga'da haberlerini sosyal medya üzerinden okuduğu için biliyordu. Yavaş adımlarla sonunda Hande'nin arabasının olduğu yere geldiklerinde barmenden kapıyı açmasını rica etti.

"Buyrunuz, size kapı açmak benim için şereftir."

Tolga, barmene hafifçe gülümsedive sonra açık olan kapıdan yavaşça Hande'yi yatırdı. Hande,sanki uzun bir uykuya gidecekmişcesine yattığı yere o kadar sindiki kaldırmak çok zoraki bir an meselesiydi.

"Sizden bir ricada bulunsam?"diye sordu Tolga barmene doğru.

"Ne isterseniz, şuraya öl de öleyim öyle seviyorum sizi."

"Teşekkür ederim sevgin için. Senden sadece Hande'nin bu akşamki halinin kayıtlarını magazincilere vermemen. İstersen sana pa-"

Tolga tam cebine doğru uzanacaktı ki barmen elini tutarak sözünü kesti.

"Merak etmeyin efendim ben den gık çıkmaz."

Tolga, barmenin bu olumlu tarafına sevinmiş olacak ki büyükçe gülümseyerek adamın omzunu tekrar sıktı. Bu zamanda sahi böyle adamlar kalmışmıydı?

.....

Evin anahtarını zar zor deliğe sokmayı başarabildiğinde sonunda kapıyı açabilmişti. Kucağında ki Handeyle o merdivenleri nasıl çıktığını hatırlamıyordu Tolga. Tek bildiği çok yorulduğuydu. Hande'yi yavaşça içeride ki koltuğa yatırdı ve tam gitmek için yeltenecekti ki Hande'nin bir anda kolunu tutmasıyla Tolga olduğu yere çivilendi.

"Gitme.."

Fısıltı koptu Hande'nin dudaklarından ama Tolga'nın bu andan yararlanmaya ihtiyacı yoktu. Sonuçta Hande şu an da yarı baygındı ve ne dediğinden habersizdi. Yeniden gidecekti ki Hande bu sefer iki eliyle Tolga'nın koluna yapıştı.

"Eğer gidersen yine ölürüm. Sana çok ihtiyacım var, gi-t-mm-e.."

Kesik kesik söylemişti bu sefer ve apaçık herşeyin farkında gibiydi. Tolga daha fazla dayanacağını düşünmeyerek yavaşça Hande'nin yanına kıvrıldığında Hande'de çok gecikmeden kollarını adamın belini doladı ve sonra başını göğsüne yasladı.

"Sakın.." dedi Hande uykuya dalmadan önce. "Bir daha asla gitme."

....

Sabahın erken saatlerinde çalan alarm Tolga'nın gözlerini aniden açtığında homurdanarak boşta kalan koluyla alarmın sesini kapattı. Bir kaç kez gözlerini ovuşturarak nerede olduğuna baktı. Hande, hala mışıl mışıl Tolga'nın göğsünde uyuyordu. Tolga bu eşsiz manzara karşısında dudaklarını dişledi. Hande'yi uyurken yakalamak ve izlemek eskiden en sevdiği şeylerden bitanesiydi. Tıpkı şu an da olduğu gibi. Ellerini, kızın yüzüne dağılmış dalgaları geri iterken buldu. Teni bir an da o kadar yumuşak gelmişti ki oturup uyurken bile beleren elmacık kemiklerini öpmek istedi. Gözleri bu sefer ok gibi dizilmiş uzun kirpikleri ve dudaklarına kaydığında artık nasıl içlendiyse Hande 'de bir kaç saniye sonra gözlerini açabilmişti. Hande, gözleri yarı açık bir şekilde etrafı incelerken bir anda yanı başında ona bakan mavileri gördüğünde o anki şaşkınlıktan olmuş olacak ki Tolgayla beraber koltuktan yere yuvarlandı. Tolga'nın kolları Hande'nin beline öylece sarmalanmış, aralarındaki mesafeyi sadece Hande'nin saçları kapatırken Hande bir kaç kez kafasını yukarı kaldırdı.

"Ben neredeyim?" diye sordu Hande şaşkınlıkla.

Tolga, önce kızı yavaşça üstünden kaldırarak hafifçe yerinden doğrulmaya çalıştı.

"Önce bi kendine gel herşeyi anlatacağım."

"Kendime sonra da gelirim! Benim burada ne işim var!" diye bağırdığında Tolga sersem adımlarla yanına ilerleyerek hafifçe omzunu sıktı.

"Temiz havlu ve kıyafetler banyoda var. Ben kahvaltı hazırlarken sen de duşunu al. Hadi Hande!"

Tolga, kızın konuşmasına izin vermeyip yanından gidiverdiğinde Hande'de lanet ederek üstündekileri çekiştirdi. Bir anda burnuna gelen iğrenç kokuyla gerçekten yıkanması gerektiğini anlamıştı.

...

Duş evresini tamalayıp sonunda banyodan çıkabildiğinde hızlıca vücudunu bornoza sardı. Vücudundaki o iğrenç koku gitmiş burnuna gelen tek koku Tolga'nın kokusu olmuştu. Hande, bu bornozu bir an hiç çıkarmamak istese de böyle bir imkanının olmadığını düşünerek kurulandıktan sonra bornozu geri çıkardı. Tolga'nın hangi kıyafetleri verdiğine bakarken aniden gözlerinin dolduğunu hissetti. Tolga'ya tam oturan ama Hande'nin ise neredeyse dizlerine gelen bu tişörtü Hande daha önce de giydiğini hatırladı. Güneşin Kızları zamanıydı ve Tolgayla daha yeni flörtleşmeye başlamışlardı. Yine böyle bir sabaha uyanmıştı ve Tolga'da giymesi için ona bu tişörtü vermişti. Hande hafiften dolan gözlerini umursamayarak tüm heyecanlığıyla tişörtü üstüne geçirdi. O zamanlar dizlerine kadar uzanan tişört şu an da kalçasını anca kapatmıştı. Şaşırdı Hande.. Gerçekten büyümüş olamazdı öyle değil mi? Saçına sardığı havluyu çıkardı ve tarama zahmetine girmeden ıslak saçlarını tek omzunda topladı. Saçları bir zamandan sonra kendi kendine taranmış gibi oluyordu zaten.

"Çıktın mı?"

Kapının dışından Tolga'nın sesini duyduğunda paniklemiş olacak ki son kez aynaya bakarak kilitli kapıyı açtı.

"Çıktım." dedi kafasını aşağı eğerken.

Tolga'nın gözleri Hande'nin giydiklerine bakarken hafifçe gözlerini büyülttü. Tişörtle bile ne kadar çekici olduğunu düşündü. Hala ne kadar güzel ne kadar alımlı olduğunu sonra.

"Bu tişört biraz kısalmış sanki.." dedi gözlerini Hande'nin açıkta kalan bacaklarına dikerken.

"Hatırlıyorsun."

Hande, Tolga'ya karşı büyük bir adım attığında Tolga'da aynı adımı attı.

"Bilirsin, hiçbir şeyi unutmam."

Hande, aralarındaki mesafeden garip hissetmiş olacak ki hızlı adımlarla içeriye gittiğinde Tolga'da peşinden ilerledi.

"Söyle bakalım, benim sabah burada ne işim vardı ve o üzerimdeki iğrenç koku niyeydi?"

"Gece bir mekanda sızmışsın ve sonra seni almam için beni aradılar. Hatırlaman çok normal çünkü ço-"

"Bir dakika!" deyip araya girdi Hande. "Neden seni arıyolar?"

Bilmezmişcesine dudağını büzdü.

"Bilmem, ama iyi ki de beni aradılar."

Hande, utancından yüzünü kapatak derin bir of çekti. Gece içtiğini hatırlıyordu ve neden Tolga'yı çağırdıklarını da. Çünkü barmene hep Tolga'dan bahsetmişti ve Tolga'da ünlü biri olduğundan anlamaları çok kolay olmuştu.

"Peki biz neden beraber uyuyorduk?"

Tolga, tam cevap verecekti ki ani çalan kapı karşısında Hande'ye beklemesi için işaret etti. Kapıyı açıp kim olduğuna baktığında gelen kişiye lanetler savurduğunu hissetti.

"Partner kahvaltısı yapalım dedim, kötü mü ettim?"

.....

Selam! Uzun bi ara oldu farkındayım ve neden hiç yazmadığımın da farkındayım. Hikayeye şöyle bir bakayım dediğimde bir sürü 'yb' yorumu vardı ve ben de çok gecikmeden bölümü yazıp attım. Okullar kapandığından bundan sonra bölümler uzatmadan gelir tabi ilgiye de bağlı :)

Bal GibiHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin