0.9

608 45 39
                                    

"Kahveni sütlü mü istersin sade mi?"

Dudağını bükerek yarımca güldü.

"Bilmiyormuş gibi soruyor musun birde?"

Bi an gerçekten düşündüm. Tolga'nın kahvesini her zaman sütlü içtiğini nasıl unutabilmiştim ki ben?

"Tabi ki sütlü içiyorsun. Bu aralar çok çalışıyoruz ya unutmuşum ben."

"Kıyamam ben sana." deyip oturduğu yerden öpücük attığında elimi kalbimin üzerine götürdüm.

Şu an kalbim öyle atıyordu ki bunu hiç kimse anlayamazdı, o bile.

"Ben kahveleri yapmaya gideyim."

Lafı fazla uzatmadan hızlı adımlarla mutfağa doğru ilerledim. Hala çok hızlıydı ve geçmesi için sanırım bir kaç dakika beklemem gerekti. Bu bir hastalık olabilirmiydi? Kendi kendime saçma bir şekilde güldüm ve ketıla sıcak suyu koyarak beklemeye başladım. Tam kahve kavonozuna doğru uzanacaktım ki üst rafta öten telefon sesiyle kafam hemen o tarafa döndü. Merakla telefonu elime aldığımda bu benim telefonuma hiç benzemediği için yüzde yüz Tolganındı. Ona vermek için gidecektim ki telefonun büyük sesi yine öttü kulaklarımda. Merakla ekranı kaydırdım ve kimin yolladığın baktım. Ekrandaki Zeynep yazısı çarptı önce gözüme. Kaşlarımı çattım. Onun tanıdıkları arasından daha önce bu isimli hiç kimseyi duymamıştım. Peki ya bu kız kimdi? Dayanamayıp mesaj panelini açtığımda gördüğüm yazıyla beraber bir kaç saniye sonra  tek hissettiğim telefonun yere düşüp parçalar haline bölünmesiydi.

"İkimizi bi arada yönetmeye daha ne kadar devam edeceksin? Sence de bu intikam işi fazlasıyla uzamadı mı?"

.....

2 Gün Sonra..

"Hocam yarın ki seti iptal etsek? Kendimi çok rahatsız hissediyorum ve geleceğimi de sanmıyorum. Pekala hocam çok teşekkürler. Çarşamba günü görüşürüz.."

Lafı çok uzatmadan telefonu kapattığımda rahatça arkama yaslandım. Kendimi toparlamam için bir gün daha dinlenmem gerekti. Henüz hiçbişeyi sindirememiştim ki ben. Gözlerimi kapattım ve bir kaç saniye kendimi dinlemeye çalıştım. O günün üstünden koca bir iki gün geçmişti. İki gün içinde ne Tolga'yla görüşmüştüm ne de aramalarına cevap vermiştim. Kapıma dayanması an meselesiydi. Tek Tolga'nın da değil kimsenin aramalarını açasımda yoktu. Çıkmaz bir boşlukta gibiydim sanki. Zeynep kimdi? İntikam niyeydi? Hiçbir sorunun cevabını bulamıyordum ve sanırım onunla konuşmadan bulamayacağım da.. Yerimden hafifçe doğrularak komidinin üstünde duran telefonumu aldım ve direk instagrama giriş yaptım. Tolga'nın profiline girerek biraz göz gezdirdim. En son aylar öncesinden çektiği bir manzara resmini paylaşmıştı. Zaten o ne zaman sosyal medyayı aktif olarak kullanmıştı ki? Takip ettikleri kısma girerek koca harflerle ZEYNEP yazdım. Tek çıkan isim Zeynep Mayruk adında biriydi. Garip bir korku belirmişti içimde. Bu o Zeynep olabilir miydi? Dayanamayıp profiline girdim ve bir kaç dakika profilini inceledim. Yeni gördüğüm isimlerdendi ve bir modacı olduğunu da şu an görmüştüm. Orta yaşlı tipik bir kadındı işte. Tolgayla ne alakası olabilirdi ki? Sinirle telefonu kapatarak karşı koltuğa fırlattım. Tolga'yı parçalamak istiyordum o gözlerini oyup eline vermek..

"Mavişmiş nolcak!" diye bağırdım tüm gücümle.

Uyumak için yeltenecektim ki kapının koca zilini duymamla oflayarak yerimden kalktım. Ablamdan başka kim gelebilirdi ki?

"Ne var abla? Ne istiyo.." diyerek kapıyı açmıştım ki karşımda bana bakan mavilerle sözüm bir an da kesiliverdi.


"Tolga?"

Sersemce gülümsedi ve konuşmama izim vermeden içeri girdi. Kapıyı o kadar çok sert çarpmıştı ki bu ses ürkmeme neden olmuştu.

"Sana girebilirsin dediğimi hatırlamıyorum."

Keskince çıkmıştı her kelime ağzımdan. Kırgınlığımın sesime yansımasını asla istemediğimden beni sinirli olarak görmesi gerekti. Kaçışım yoktu çünkü.

"Ben de girmek için senden izin almam gerektiğini hatırlamıyorum."

Onun sesinin benden daha öfkeli çıktığını fark ettim. Çatık kaşlarıyla bakıyordu. Ben se bir o kadar somutlaşmıştım. Dağınık saçlarımı elimle karşılayarak konuşmak istemediğim için içeri doğru ilerledim.


"Hey! Nereye gidiyorsun sen!"

Bağırışına yine takmayacaktım ki kolumdan tutarak durdurdu beni.

"Neden iki gündür benden kaçıyorsun? İstemeden seni inciltçek bir şey mi yaptım yoksa lütfen söyle. Söylemezsen sensizlikten aklımı yitireceğim ben çünkü.."

Sinirle kolumu tutan elimi çektim. Hala nasıl hiçbişey olmamış gibi takılıyordu en çok da buna kızıyordum ya...

"Zeynep Mayruk kim?"

Tak diye sormamla bir kaç adım geriledi. Bu soruyu benden beklemiyor gibiydi belkide.

"Sen onu nerden tanıyorsun?"

Ufak bir kahkaha patlattım.

"Hahaha.. İntikam oyununu senden önce ispiyonladım diye mi bu surat Tolga Sarıtaş!"

Omuzlarından tüm gücümle ittirdim onu.

"Mesajını gördüm ben senin. O kadın atmıştı. İkimizi bir arada yönetiyormuşsun ve benimle intikam için berabermişsin. DOĞRU MU BU?"

Omuzlarını tutan ellerimi sıkıca kavrayarak beni kendine çekti. İşte tüm fişlerim çekilmişti. Burnuma iki gündür mumla aradığım kokusu geldiğince gözlerimi kapatıp bu anın tadını çıkarmak istemiştim. Kendime verdiğim beş saniyelik izinden sonra onu itmeye çalıştım ama becerdiğim pek söylenemezdi.

"Bırak beni! Tolga bırak!"

"Şşş.." diyerek daha çok sardı beni kendine.

Engelleyemiyordum ki.. Hem gücüm hem kalbim buna izin vermiyordu.

"İsmimi dudaklarından duymayı o kadar özledim ki.."

Dudaklarını saçımın üstüne bastırdığında ben de usulca kapattım. Neden şu an yüzünü gözünü dağıtmak yerine bunu yapıyordum ki? Çünkü aptal Hande her zaman bunu yapar sonuç ne olursa olsun..

"Asla sen ve Zeynep'i bir arada yönetmedim ben. Sadece zamanı geldiğinde sen beni Ekin yüzünden nasıl bıraktıysan ben de sana aynısını yapıcaktım. Baştaki amacım sadece böyleydi. Ama sonra senin de bana karşı hislerine inandığımda vazgeçtim Hande. Bu sadece 3 günlük bir meseleydi. Sana aşık olmadığımı sanıyordum ya koca bir aptalmışım işte. Seni yanımda hissettiğim her an iliklerime kadar yeniden aşık oldum ben sana. Her gün bi öncekini artarak. Lütfen bu salak mavini affetsen? "

Söylediklerini bir kaç saniye idrak etmeye çalıştım. Küçük bir çocuktan farkı yoktu şu an..

"Bu işten vazgeçtiğin an ne zamandı?"

"Aylar öncesi. Zeynep o mesajı inadığına attığına adım gibi eminim. Yemin ederim SANA KÖPEKLER GİBİ AŞIĞIM BEEEEEE!"

İstemsizce bir gülümse belirdi suratımda. Hangi saçma bir an bu kadar güzel olabilirdi ki?


"Gel buraya mavi salağı.."

.....

Aylar öncesinde yazdığım bir bölümdü. O yüzden bu kadar kısa. İnanın yazmaya yazmaya gidişatı nasıl ilerletmeyi bırak cümle bile kuramaz hale gelmişim. Vakit kaybetmeden maalesef ki final bölümü gelecek. Ve daha sonrası Psikopatik Liseli'ye bir bölüm ve ona da güzel bir final.. Sanırım buraları bırakmak için fazla geç kalmışım... :)

Yayımlanan bölümlerin sonuna geldiniz.

⏰ Son güncelleme: Aug 10, 2019 ⏰

Yeni bölümlerden haberdar olmak için bu hikayeyi Kütüphanenize ekleyin!

Bal GibiHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin