O kadar umut verici bakıyordu ki bana, birazdan pat diye yere düşüp bayılabilirdim. Gözlerim beklentiyle beni saran ellerine kaydığında derince yutkundum.
"Nasıl olucak? Yani biz onca şeyden sonra, yeniden?"
Yere doğru eğilen suratımı yavaşca yukarı kaldırdı ve yumuşak bir öpücük bıraktı.
"Kimseye söylemeyiz hatta gerekirse kendimiz bile saklarız birbirimizden. Yeter ki sen evet de.."
Burukça gülümseyerek bu sefer ben onu öptüm. Niyetimi anlamış olacak ki tam bana sarılacakken aniden gerileyerek durdurdum onu.
"Ya bizimkiler? En ufak bi şeyden bile bi çıkarımda bulunan bir kitle var arkamızda. Onları nasıl göze alacağız?" diye sorduğumda hafifçe gülümsedi.
"Şu aralar bana çok kızgınlar bunu öğrendim bir kaç gün önce. Merak etme eğer bir hareketlilik sezerlerse senden değil benden alırlar. Affettirmem lazım artık onlara kendimi. Eski Tolga nerede şim.. "
"Eski KöfteTolga demek istedin heralde?" deyip kocaman gülümsediğimde hafifçe gözlerini kıstı.
"Bakıyorum da hiç bir şeyi unutmamışsın."
Burnumu sıktığında bu sefer daha büyük güldüm.
"Fandom sağolsun."
.....
"Abla sence bu mu yoksa kırmızı olan mı?"
İki tane karar veremediğim elbiseyi tuttum ablamın karşısına. Birini seçmem gerekti yoksa gerçekten geç kalacaktım.
"Hayırdır, sen nereye böyle, ne bu hazırlık?" diye sorduğunda sahte bir şekilde sırıttım.
"Nereye olucak tabiki Burcuyla biraz dışarı çıkacağız. Yoksa ben nereye gidebilirim ki?"
Ona elbiseleri sorma işleminden vazgeçip bu sefer ben aynanın önüne geçtim. Sanırım kırmızı olanı giyecektim, çünkü bu diğerine göre daha iyi duruyordu bende. Daha önce giydiğimden biliyordum.
"Burcu bu akşam ailesiyle yemeğe gidecek. Yalan söylüyorsun bari düşünerek at."
Dudağımı dişleyerek suçlu bakışlarla döndüm ona.
"Bir arkadaşımla buluşucam işte anlarsın ya." deyip yarımca güldüğümde heyecanlı bir şekilde ayağa kalktı.
"Ihm.. Kimmiş bu arkadaş?"
"Herşeyi bilmenize gerek yok Gamze Hanım. Öyle bir arkadaş işte."
Konuyu kapatmam için oldukça sert konuşmuştum çünkü yapacak başka bişeyim yoktu. Gidipte Tolgayla akşam yemeğine çıkacağız diyemezdim ya?
"Pekala öyle olsun." deyip yerine tekrar oturduğunda derince bir oh çektim.
Eh en azından bugünüde böyle atlatabilmiştik...
....
20 dakika sonra..
"Ben geldim. Seni bekliyorum."
Mesajına büyükçe gülümsedim vakit kaybetmeden gezdirdim klavyede parmaklarımı.
"Beş dakikaya yanındayım."
Tam telefonu bırakacaktım ki aniden cevap verdiğinde yeniden durmak zorunda kaldım.
"Beş saniyeden bile daha az sabrım kaldı. Çabuk ol özledim."
İçimin öyle eridiğini hissettim ki kalbimde aynı oranla müthiş bir şekilde hızlanmıştı. Ah, bu adam benim karşıma çıkmakta neden bu kadar geç kalmıştı ki? Daha fazla oyalanmamak adına hızlıca ayağa kalktım ve son kez süzdüm kendimi. Seçtiğim kırmızı elbiseye o kadar içim sinmiştiki bununla uyumayı bile düşünebilirdim. Tek sorun fazla dar olmasıydı ama bu da taktığım şeylerden biri değildi. Arkadan dağınıkça topladığım saçlarımı da son kez düzelltikten sonra sadece allık ve rımel sürdüğüm suratıma baktım sonra. Gerçek Hande'nin asla makyaj yapmadığını az çok tahmin edebiliyorsa bu gece içim rahattı. Kendimi süzme işim sonunda bitebildiğinde hızlıca tek koluma çantamı asarak ablama gözükmeyen evden çıkabilmiştim. Hah, beklediğimden de kolay olmuştu.
