hunt.♣️

669 104 68
                                    

Hayatta bazı anlar vardır. Yeni başlangıçlar ve bu başlangıçların getirdiği avantajlar. Eğer Yoongi'in şirketine daha erken gelseydim büyük ihtimalle işe alınacaktım fakat bu kez de ev arama derdine düşecektim. Çünkü üniversiteyi başka bir şehirde okumuş, sanki Seul'e bir daha dönmeyecekmişim gibi ailemden kalan evimi satmıştım. Oysaki şimdi yine bu lanet şehirdeydim. Ama yine de şans bu kez tarafını benden yana seçmiş, karşıma aktör Kim Taehyung'u çıkartmıştı. Yoongi ona şuan bir evim olmadığından bahsederken tereddüt etmeden "Benim evimde kalabilirsin." demişti. Onun kişisel asistanı olduğum için sürekli dibinde bitmem gerekecekti. Bu yüzden ben de sorgulamadan bu teklifini kabul ettim. Hadi ama, benim yerimde olmak için can atacak birçok kız tanıyordum. En yakın örneğiyle, üniversitedeki arkadaşlarımdan Hyun. Kendisi tamamiyle ünlü kişilerle kafayı bozmuş bir kızdı. Kim Taehyung'u da onun sayesinde tanıyordum. Her dizisini ve filmini nefessiz bir şekilde izler, bana da zorla izlettirirdi. Hoş, yetenekli adamdı da aptal kurgulu dizilerini biraz izlenebilir kılıyordu. Şimdi ise buradaydım işte. Büyük siyah valizimle Kim Taehyung'un tabiri caizse saraydan farkı olmayan iki katlı evinin önünde. Kaldığım pansiyona özel arabasını gönderme nezaketinde bulunduğu için ona teşekkür etmeyi aklımın bir köşesine not ederek zile bastım. Çok geçmeden oldukça bakımlı genç bir kadın kapıyı açtı ve geçmem için kenara çekildi.

"Bay Taehyung birazdan burada olacak." diyerek beni büyük bir odaya yönlendirip aksi yönde yürümeye başladı. Sanırım burası misafirlerini ağırladığı odaydı. Az ama oldukça gösterişli eşyalarla donatılmıştı.
Odanın içinde yavaş adımlarla turlarken açılan kapıyla birlikte arkamı döndüm. Taehyung, yarı çıplak bir şekilde karşımdaydı. Bacaklarını saran siyah pantolonu dışında hiçbir şey giymemiş olması beni rahatsız etmişti. Sonuç olarak ilk izlenimler önemliydi ve bu rahatlığı bana göre pek hoş değildi.

"Hoşgeldin. Ben de seni bekliyordum." dedi samimi bir sesle. Daha sonra bej rengi koltuklardan birine oturup benim de oturmamı işaret etti.

"Hoşbuldum." dedim ve gösterdiği yere oturdum.

"Öncelikle birbirimizi tanımakla başlayalım. Sonuçta kişisel asistanım olacaksın ve benim hakkımda her şeyi bilmen gerek. Daha önemlisi, benim de senin hakkında her şeyi bilmem gerek."
Gayet rahat bir şekilde konuştuğunda "Özel hayat dışında her şeyi." diye karşılık verdim. Fakat kaşlarını kaldırarak "Yanlış. Özel hayat da dahil." dedi.

Özel hayatımı neden bilmek zorundaydı ki? Sonuçta burada kişisel asistan olan bendim, o değil.

"Neden özel hayatımı bilmek zorundasınız ki?" diye sordum. Yaslandığı yerden doğrularak dirseklerini dizlerinde birleştirip öne doğru eğildi. Bir elini dağınık siyah saçlarından geçirip daha da dağıttı ve samimiyetten bir hayli uzak gülümsemesiyle bana baktı.

"Bilmem, merak." diye mırıldanıp ukala bir şekilde sırıttı. Tanrı şahidim olsun ki daha önce hiç kimsenin suratına yumruk atmak için bu denli büyük bir istek duymamıştım.

Benim sessizliğimden yararlanarak ilk sorusunu sordu.

"Hangi üniversitede okudun?"

"Hwarang."

"Hangi bölüm?"

"Konservatuar."

"Neden konservatuar?"

"Sesim iyiydi."

"Şarkı söyle."

Tekrar soru soracak sanıp cevap vermeye yeltenirken söylediği şeyle birlikte durakladım. Şarkı söylememi mi istiyordu? Neden?

"Neden böyle bir şey istiyorsunuz?" diye sordum merakıma yenilerek.

"Çünkü konservatuar okuyacak kadar iyi bir sese sahip misin, bilmek istiyorum."

MR.SANDMAN | TaeJinHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin